aylardır tamamlanmayı bekleyen bir taslak ve işte ben; rahattan hazır ola geçmiş, arz-ı dîdar etmekteyim.
2 yıldan sonra buraya uğrayan ilk kişi olarak; kendimi çok değerli bir eseri keşfetmiş gibi hissediyorum. hani bir şey bulursunuz ve -tüm bencilliğinizle- onu sadece siz bilin, siz takip edin istersiniz --entry iyice diskavıri çenıl kıvamına gelmeden devam edelim-- iş bu yazarın entry'leri ve sohbeti de, bana bunları hissettiriyor.
soğuk bir kış gecesi, yanan mesaj ışığım ve sonrasında kendimi uzun bir zamandan sonra içinde bulduğum sorgulama evreni. "birey olabilme"nin zorlukları, insan ilişkilerindeki anlamlandırılamayan detaylar, tespitler, hayata dışarıdan bakanların psikolojisi ve elbette, çok büyük bir artı puan olarak, metal müzik..
eskiden sorular "sorardım". cevaplar da arardım. sonra büyüdüm; baktım ki, sorduğum soruları bir ben anlıyorum. merakım; çevredeki insanlarca, nahoş bir atasözüne çevirilip küçümseniyor. ben de bıraktım sormayı..
noktalarımız bitmişlikleri, üç noktalarımız tamamlanmamışlıkları, virgüller nefeslerimizi, ünlemler duygularımızı belirtir ve biz de bunları hoyratça tüketirken; neden soru işaretlerine bu kadar az değer veriyoruz? soru işaretlerimiz bitmemeli.. o yüzden soralım..
yıllar geçtikçe gelişiyor muyuz, yoksa bu günleri özleyecek miyiz?
akvaryumdaki balıklar, onları dışarıdan izleyenlerden daha mı avantajlıdır?
hızla akmakta olan kum saatini yavaşlatabilecek miyiz?
ideallerimize yaklaşabilecek miyiz ya da bize teğet mi geçecek düşlerimiz?
ve en önemlisi,,
ağaçtaki elmadan daha mutlu olabilecek miyiz !?
işte üstad, bu soruların cevaplarına yaklaştığımda biliyorum ki; sizin geçtiğiniz yollara adım atacağım.
Daha önce sözlükteki gelişimi konusunda kendi başlığı altında birşeyler karalamış, bununla beraber yazarlığında radikal değişikliklere gitmesi gereken yazar. Aslında intihar eden yazar.
Durun durun gerçek bir intihar değil bu * fiziken birşey yapma niyetim yok ama bu altbenliğim olan yazar nickimi tarihe gömme kararım üzerine bu entry i yazıyorum.
Olmadı, aydınlanmayı buradan yürütemiyorum, etki alanım kesmedi. Istiyorum ki yazdığıma değsin, birileri beni beğensin, bir yazayım bir sürü paylaşılsın falan. Yok olmuyor işte, olamadı. Bu arayış içerisinde bir yazarlık kar etmedi, siyasi gündemi takip edeyim dedim kar etmedi, vurucu denemeler yazayım dedim kar etmedi-istemedim. An itibariyle de kendimi gömmeye karar verdim.
Ya aslında müziği bırakıp geri dönen teoman kişisine ne hakaretler ettim, insan ve müzisyen olarak yok saydım. Ama galiba birşeyleri beceremeyip mağlubiyeti kabul edince, bir süre sonra o aklına yatmayıp tekrar oynamaya başlayıp yine tatmin olamayınca, yine işlerin boktan olunca teoman olunuyor onu gördüm şimdi. Çünkü aklımda şu dönüyor, aklıma takılıp bir siyasi analiz yaparım. Onu da feysbuk hesabıda paylaşmak yemez buraya yazarım diyorum. Ama yok ya! Muhalifim tamam, ama muhaliefet partisi olanlara daha muhalifim artık. O yüzden gelip hükümeti itin götüne sokan birşeyleri tek başına yazasım gelmiyor. Daha ağırlarını muhalefete yazmak istiyorum. Yani toplumsal yaralara ve sistematik hatalara parmak basacağım. Onu da kelkeshoze yapmasın be. Tadında bırakalım, okuyalım rahmeti. Arada anarız ama tekrar vücut bulmak anlamsız sanırım.
O yüzden intihar ediyor kelkeshoze. Tebrikler el birliğiyle gömdünüz garibi. Fuat avni yi takip ettiniz de kaderinizi mi değiştirdiniz? Ahmet hakan ı okudunuz da muhalefet mi yapabildiniz? Akp yandaşı oldunuz da çevrenizin kaderini mi tayin edebildiniz? Farklı birşey mi söylediniz, bilgi mi üretebildiniz?
Bunların milyonda biri sözlük yazarı olarak beni ihya edebilirdi ama olmadı. Bakıyorum kendimle ilgili yazdıklarıma da hep bir beni beğenin isteği var. Yok arkadaşlar. Beğenmeyin beni. Zaten sözlükte iyi hissettirecek tek şey karma puanı, o da ben yazdıkça değil yazmadıkça daha hızlı yükseliyor. Bunun haricinde çok da anlam aramaya gerek yok. Puanıma beğenime bakar çıkarım. Hadi eyvallah. Kalın sağlıcakla.
müzik konusunda başarı kokan yazar. taksimde kendisi gitar çalarken nacizane sesimle eşlik edebileceğim, birlikte insanları koparabileceğimize inandığım yazar. komik, sevimli, iyi gibi güzellik dolu sıfatların yanına adının eklenmesi ile yerinde sıfat tamlamaları oluşturacak karakter.
öfke kotası oldukça dar iken iyilik kotası ise bir o kadar geniş kişilik, sağlam dost.
tek ders sınavıma çalıştırması için randevu aldığım yazar.
bilmiyor ki ne kadar yaramaz bir öğrenciyim. henüz caymamışken, sözleşme filan imzalatsam bari. ehe!
Olursa Ekime olmazsa skime kadar düsturunu benimseyen birisi olarak Ekim ayı değerlendirmeleri içinde tekrar kendi nick altı entry sine döşenen 3. Nesil yazardır. Şairler sevdiklerini öldürürler ya, ben de kendi sözlük varlığımı öldürmek istedim olmadı. 321 gün önceki nedenlere bakıyorum beni beğenmiyor musunuz tadında gitmiştim ve bugüne bakıyorum. Elbette bir beğenilme dürtüsü var ama belli ki kolay erişilmiyor. Kendimce sağlam bir tespiti ortaya koyar koymaz herkes bana hayran olsun gibi bir beklentiyi neye dayanarak yarattım kendimde bilmiyorum. Diğer taraftan, bir avuç da olsa insanların beğenilerini almak her seferinde mümkün olmuyor. Evet seviyeden şikayet edilebilir, yazılardaki ortalama zeka düzeyinden de şikayet edilebilir. ama şükür ki hala sözlük özgür bir platform ve damlaya damlaya göl oluyor. 321 gün içinde o kadar fazla badire atlattık ki, sanırım bir sebep de bundan 1 yıl önce düzenin olduğu haliyle gideceğine inanarak umutsuzluğa kapılmak idi. Bugün daha umutluyum diyemiyorum ama şunu gördüm ki planlayarak büyük idealleri gerçekleştirmek tek başına olmuyor. Büyük idealleri büyük disiplinler yaşatıyor ve mücadele gerektiğinde aynı kararlılıkla savaşabilen kahraman oluyor.
O yüzden inadına Yazmalı. Ki en azından 5-6 yıl önce günlüğüne bir aylık maaş alıp televizyon ekranlarında konuştukları ile ilgili bugün ne yapalım kandırdılar hepimizi diye 180 derece dönüp hala utanmadan senin benim paramdan yemlenen karaktersizlere söyleyecek lafımız, olmaz ya elimize yaptırım gücü geçerse gerekeni yaptıracak dirayetimiz olur. Ve o günün ümidiyle yaşamak, ümitsizliğe kapılmaktan 10 kat iyi. Bize bu kadarlık taze havayı çok görenlere lanet olsun.