Ülkede olup bitenlere olanca şiddetiyle hassasiyet gösteren ama bu göstergeyi yazıya dökemeyen yazardır. Etki alanını farkeden, bu farkındaligi bir yazar olarak elini-kolunu bağlayan kişidir. Ama bir taraftan da, Midas'ın sırrını taşıyan berber gibi bir tarafları şişmektedir, ne yapsın ki yazacaktır.
Gün gelir devran döner diye geri zekalılara hazırlanan haber ve bilgiler yazdım, türettim, yine yazdım. Da ne oldu? Ülkedeliler akıllanıp önüne bakacağına, işleri yoluna koyma yolları arayacağına daha da gerzekleşti, tam aptallaştı.
Boş bıraktığım buralarda daha derinlik aradım; daha tro1, daha cahil, daha format dışı, daha bayağı yazılar okudum.
Daha önce sözlükteki gelişimi konusunda kendi başlığı altında birşeyler karalamış, bununla beraber yazarlığında radikal değişikliklere gitmesi gereken yazar. Aslında intihar eden yazar.
Durun durun gerçek bir intihar değil bu * fiziken birşey yapma niyetim yok ama bu altbenliğim olan yazar nickimi tarihe gömme kararım üzerine bu entry i yazıyorum.
Olmadı, aydınlanmayı buradan yürütemiyorum, etki alanım kesmedi. Istiyorum ki yazdığıma değsin, birileri beni beğensin, bir yazayım bir sürü paylaşılsın falan. Yok olmuyor işte, olamadı. Bu arayış içerisinde bir yazarlık kar etmedi, siyasi gündemi takip edeyim dedim kar etmedi, vurucu denemeler yazayım dedim kar etmedi-istemedim. An itibariyle de kendimi gömmeye karar verdim.
Ya aslında müziği bırakıp geri dönen teoman kişisine ne hakaretler ettim, insan ve müzisyen olarak yok saydım. Ama galiba birşeyleri beceremeyip mağlubiyeti kabul edince, bir süre sonra o aklına yatmayıp tekrar oynamaya başlayıp yine tatmin olamayınca, yine işlerin boktan olunca teoman olunuyor onu gördüm şimdi. Çünkü aklımda şu dönüyor, aklıma takılıp bir siyasi analiz yaparım. Onu da feysbuk hesabıda paylaşmak yemez buraya yazarım diyorum. Ama yok ya! Muhalifim tamam, ama muhaliefet partisi olanlara daha muhalifim artık. O yüzden gelip hükümeti itin götüne sokan birşeyleri tek başına yazasım gelmiyor. Daha ağırlarını muhalefete yazmak istiyorum. Yani toplumsal yaralara ve sistematik hatalara parmak basacağım. Onu da kelkeshoze yapmasın be. Tadında bırakalım, okuyalım rahmeti. Arada anarız ama tekrar vücut bulmak anlamsız sanırım.
O yüzden intihar ediyor kelkeshoze. Tebrikler el birliğiyle gömdünüz garibi. Fuat avni yi takip ettiniz de kaderinizi mi değiştirdiniz? Ahmet hakan ı okudunuz da muhalefet mi yapabildiniz? Akp yandaşı oldunuz da çevrenizin kaderini mi tayin edebildiniz? Farklı birşey mi söylediniz, bilgi mi üretebildiniz?
Bunların milyonda biri sözlük yazarı olarak beni ihya edebilirdi ama olmadı. Bakıyorum kendimle ilgili yazdıklarıma da hep bir beni beğenin isteği var. Yok arkadaşlar. Beğenmeyin beni. Zaten sözlükte iyi hissettirecek tek şey karma puanı, o da ben yazdıkça değil yazmadıkça daha hızlı yükseliyor. Bunun haricinde çok da anlam aramaya gerek yok. Puanıma beğenime bakar çıkarım. Hadi eyvallah. Kalın sağlıcakla.
Olursa Ekime olmazsa skime kadar düsturunu benimseyen birisi olarak Ekim ayı değerlendirmeleri içinde tekrar kendi nick altı entry sine döşenen 3. Nesil yazardır. Şairler sevdiklerini öldürürler ya, ben de kendi sözlük varlığımı öldürmek istedim olmadı. 321 gün önceki nedenlere bakıyorum beni beğenmiyor musunuz tadında gitmiştim ve bugüne bakıyorum. Elbette bir beğenilme dürtüsü var ama belli ki kolay erişilmiyor. Kendimce sağlam bir tespiti ortaya koyar koymaz herkes bana hayran olsun gibi bir beklentiyi neye dayanarak yarattım kendimde bilmiyorum. Diğer taraftan, bir avuç da olsa insanların beğenilerini almak her seferinde mümkün olmuyor. Evet seviyeden şikayet edilebilir, yazılardaki ortalama zeka düzeyinden de şikayet edilebilir. ama şükür ki hala sözlük özgür bir platform ve damlaya damlaya göl oluyor. 321 gün içinde o kadar fazla badire atlattık ki, sanırım bir sebep de bundan 1 yıl önce düzenin olduğu haliyle gideceğine inanarak umutsuzluğa kapılmak idi. Bugün daha umutluyum diyemiyorum ama şunu gördüm ki planlayarak büyük idealleri gerçekleştirmek tek başına olmuyor. Büyük idealleri büyük disiplinler yaşatıyor ve mücadele gerektiğinde aynı kararlılıkla savaşabilen kahraman oluyor.
O yüzden inadına Yazmalı. Ki en azından 5-6 yıl önce günlüğüne bir aylık maaş alıp televizyon ekranlarında konuştukları ile ilgili bugün ne yapalım kandırdılar hepimizi diye 180 derece dönüp hala utanmadan senin benim paramdan yemlenen karaktersizlere söyleyecek lafımız, olmaz ya elimize yaptırım gücü geçerse gerekeni yaptıracak dirayetimiz olur. Ve o günün ümidiyle yaşamak, ümitsizliğe kapılmaktan 10 kat iyi. Bize bu kadarlık taze havayı çok görenlere lanet olsun.
kendi kendine yolculuğa çıkan yazar. kişiliğin çok katmanlılığını, insanın farklı yaşlarda bambaşka kişilikler sergileyeceği gerçeğini insan kaynakları kariyeri içinde çoktan idrak etmişken kendi geçmişinden parçalar bulduğu andan itibaren oturup bunları detaylı şekilde başlığı altına döşenmeye karar vermiş 3. nesil doğup 2007 yılında resmi açılışı yapılan giri fabrikasıdır.
kendisi askerlik yaptığı ilgili yıldan itibaren kendisini yazılara dökerek ifade etmektedir. daha doğrusu...
not almaktadır. bünye analize odaklı, ayna nöronları fazla gelişmiştir. yanıbaşında gerçekleşene çok fazla odaklandığı için, söyledikleri çoğunlukla karşısında konuşulan birşeyi farklı paketleyip geri sunmak üzerinedir. bu kısım önemli, sürekli döneceğim buraya.
yıllar önce yaptığı yazışmalarda, karşıdakinin ne dediğine ve nereye varmak istediğine odaklanmadan, daha çok onun onayını almak için midir...
bilemiyorum, söylediklerini deşer de deşer, deşer de deşer. karşıdaki ya sen ne hissediyorsun, hayatında ne oluyor dediğinde yanıt vermez. bok yiyen geçiştirir çünkü genellikle aklı o analiz ettiğini söylediğim yerde de değildir. zaten karşıdakinin söylemek istediğini çözemediğinden midir nedir, farklı niyet ve komplo teorisi aramaya başlamıştır bile.
ha, şu farklı paketleme mevzu işe de yarar. esprileri onun üzerine kuruludur, çünkü otobüse otturgaçlı göttürgeç denmesi komiktir. bunu bilen tipin otobüse bineceğim yerine "oturtulup götürtüleceğim vasıtaya intikal ediyorum" demesi anlayabilene komiktir mesela. kötü oldu, vallahi daha iyisini yapabiliyor. ama bu kalibrede veya daha derin çok şey aklına geliyor...
geliyor da işte karşıdaki anlar mı diye endişe ettiğinden söylemiyor bile. zaten hayatının önemli bir kısmı başkalarının uygun gördüğü bir düzlem içerisinde yer almaya odaklanan bir tipten ne beklersin? böyle bir karakter ne kadar kendisini ortaya koyabilir; daha önemlisi kendisini ne kadar tanıyordur? tanısa da, hayatının çok önemli bir kısmı diğer insanların görmek veya duymak isteyebileceklerini icra etmekten ibaret birisinin kendi duyguları veya kendi düşünceleri hiç alenileşebilir mi?
bu dramı yaşayan bir yazardır işte ve yine yüzüne çarpmıştır. ama buna şu açıdan bakıyorum. karşıdakinin isteyebileceği performansa odaklanan kişi, karşıdakinin duygularını neden anlayamaz? e hani onun isteğini anlamaya çalışıyorsun, deli analitik bakış açın var ve yıllar yılı keskinleştirdin de adam burada-bu kadar boktan basit bir yerde neden çuvallıyorsun? burada alıntı yapayım mı breaking bad den? ama aklımda kaldığı şekliyle yazarım.
--spoiler--
you are probably the most intelligent man I've ever met. Yet you are so stupid to see that this man decided to kill me 10 minutes ago.
geçmişime baktığımda bunu çok gördüm. ve o kadar salaklık var ki, karşıdakinin ne düşündüğüne, belki bi bok düşünmeme ihtimaline kafa patlatmadığım ve olan biten herşeyle ilgim olduğunu düşündüğüm için varsa yoksa iltifat, alttan alma, yaranma hareketleriyle bezemişim yazdıklarımı. halbuki hayattaki hiçbirşey böyle değil. hayata dair olanlar; hayat gibi. değişken, bir gün diğerini tutmayabilir. ama kelkeshoze her ne kadar kendini eskiyle bugün arasında fersah fersah farklı görüyorsa da, duyguları anlama kıtlığı baki kaldığı için bugünlerde o zamanki tavrının 180 derece tersini sergileyip.. umursamıyor. yani yine anlamıyor salak!
ulan! hayatında bir şans var, çok büyük bir şans hem de. bu işi gerçekten çözebileceğin ve şükür ki kitaplarını da okumana rağmen falan biliyorsun sen psikopat grubunda değilsin. ama dikkat...
stairway to heaven (Ann Wilson tribute cover ı mükemmel, orjinalinden farklı bir versiyonu deneyin)
vicdanlı bir insansın, lakin bu vicdan da bolca aynalanan bir refleks olup duygusallıkla ilgili değilse o zaman vicdanlı olabiliyor musun gerçekten de? kelkeshoze lawful neutral bir karakter kesin ve net. neden kaynaklanıyor, eksiklik var. kimbilir neye ne zamana dayanıyor. çocukken, bebekken sesi çıkmaz uslu derlerdi benim için, sonra 4 yaşımda konuştuğum söylendi, ben öyle hatırlamıyorum halbuki. sen konuşurken karşıdaki anlamayınca konuşmuş sayılmıyorsun işte. lanet olası dünyanın açmazı bu arkadaş. ve konuştuklarından birilerinin anladığını düşünüyorsun ve o zamanlara özlem duyuyorsun. sonra bakıyorsun ki değilmiş.
ve daha derin ancak daha az kişinin anladığı; içerikler üretmeye başlıyorsun. hatırlıyorum çok önceden televizyonda, sadece tuvalet kağıdı rulolarını kullanarak yüzlerce kıtalık şiirler yazan bir adamı göstermişlerdi. ben o zaman için çoğunluğun anlamadığı içeriğin kıymetli olmadığını düşünüyordum. ama şimdi o deli gördüğüm adamı anlıyorum; bir yerde.
genellikle aklına iyi bir fikir gelmişken yazıya başlayıp, farklı bir detaya kaçırıp orada derine inmekten gerçekte yazacağını karıştıran bir yazardır. bu cümle de örneğin böyle birşeyi tetikleyen iyi bir örnektir. ama toparlayacağım şimdi. insanın temel değer yargıları kaskatı kalıyor, çevresel faktörler değişince de değer yargılarını genellikle farklı insanlar ve farklı çevre şartlarında, farklı yaş grupları yaşantısı ve elbette farklı sorumluluklar çerçevesinde farklı yorumlayınca.. insan farklı yaşlarda farklı karakterler sergilemiş oluyor. esası buydu. peki yazanın da arka planında bu giriye girişme nedeni neydi? kendimi anlatmak. çok acayip, bundan 10 yıl önce başkası duyar diye kendi kendine bile tekrar etmekten korktuğun birşeyi aradan zaman geçince muhatabının doğrudan yüzüne söyleyecek cesareti insan bulabiliyor.
ve hayat ince düşünmeye hiç uygun değil esasen. çünkü hayatın temelleri hareket, eylem üzerine kurulu. eyleme göre şekilleniyor herşey. ve düşünmenin, fazla düşünmenin manipülasyona kapı açtığını da eklemek gerekiyor, çok düşünen bir tipsen manipüle de kolay ediliyorsun. ve zerafetinden ortaya koymadıkların yüzünden, söz gelimi sentezi anlatan bir sanat eseri ortaya koyman beklenirken başkası gelip ortalık yere sıçıp aha sentez dediğinde senin projelendirdiğin derin eserden fazla karşılık alıyor.
bu arada geçmişe yolculuk etmek bugününden nefret ettirmiyor. tam tersine bugünkü donanımım ve deneyimimle o günü tekrar yaşasam ne keyifli olurdu diye düşünüyorsun. bazen bunu hayal etmek bile insanı gaza getiriyor yalan yok. ama farkında olmadığımız; bugünkü halimize dünü dün olduğu haliyle yaşamadan gelemeyeceğimiz gerçeğidir arkadaşlar. ve bahsettiğim hayali anlık yaşamak güzel olsa da, zihin kendini iyi hissetmek için o hayale dönmeyi sürekli arzu etmeye başladığı andan itibaren yaşamaktan, dolayısıyla eylemden vazgeçmiş oluyorsunuz. ha, 13 yıl öncesinde aklına takılan birşeyler için kelkeshoze nin bugün artık yapabileceği birşey yok zaten. bir pişmanlık veya düşüncesi de yok, sonuçta bambaşka dertleri var bugün; temeli aynı kusurlar veya yeteneklerden besleniyor olsa da. kendi kendine bazı gözden geçirmeler yapması gerekiyordu, bu değerlendirme aşamasında hayatına çok küçük bir kısmını görecek pencereden baktığını farketti ve duraksadı sadece. konu da bundan ibarettir.
son olarak; benim bir eski okul arkadaşım sosyal medya hesabından yazıyor da yazıyor. akıl almaz, bazen artık iletişimi olmayan eski arkadaşlara doğrudan hitap eder gibi. o ağır psikolojik ilaçlar alıyor da; acaba o mu kendisine haksızlık ediyor yoksa bütün bu yazılanlar mı bir anormallik göstergesi? bundan sonraki günlerde bunu ele alacağım. ama kendi kendime.