ligin ikinci haftasında maldonado'nun asistini alıp sol ayağıyla kazım kazım'ın gol attığı andır. böyle yüz gol atsalar yüzünde de kelimeler yetersiz kalır.
sevdiğin birinden sonsuza kadar ayrıldığın andır. acın romanlaştıracak, şiirleştirecek kadar büyüktür; hatta o kadar büyüktür ki seni hareketsiz bırakır. karnında sanki bütün iç organların alınmış gibi bir ağrıyla günlerce dolaşırsın. sanki sevdiğinden değil de içinde ne var ne yoksa hepsinden ayrılmışsındır. çektiğin acı gözünü öyle kör eder ki işte tam o anda bir köşeye geçip yavaş yavaş ama acısızca kendini ölüme teslim etmek istersin. ama yaşamak ne olursa olsun hala duyumsayabilmek cezbedebiliyorsa insanı işte o zaman her şeyden sıyrılıp devam edersin yoluna; yoksa acıyla yaşamayı öğrenip her gün biraz daha ölürsün.
enfes bir manzara karşısında sadece resim çekebildiğin ancak kimseye tarif etmeyi beceremediğin,
en mutlu olduğun,
en mutsuz olduğun,
sözden çok hareketlere ehemmiyet verdiğin,
ağlamaktan için dışına çıktığı bir anda "neyin var" diye sorulduğu
ya da belli etmek istemezken sen boğazında düğümlenenleri, bakarken yukarı ağlamamak için, söylemek istediklerin çıkamadığında ağzından,
seni sevindiren bir olay karşısında teşekkür ettikten sonra hala mahçup hissettiğin,
konuşmak istediğin ama izah edemeyeceğine inandığın,
izah edebildiğin ama karşındakinin anlamayacağın bildiğin,
o güne kadar hiç başına gelmemiş bir olayla karşılaştığında, şaşkınlıktan mütevellit dilinin tutulduğu,
tarif etmek istediğin bir duygunun tanımını dahi yapmayı beceremediğin,
anlarda yetersiz kalır kelimeler bazen. hiçbir kelime sığmaz o cümlelerin içine neden çünkü hiçbir cümle ifade edemez gönlünden, aklından geçenleri.
futbol bazen en çok sevenine bile anlamsız gelir. sevdiklerinizi son yolculuklarına uğurlarken, savaş içindeki ülkesinde annesini kaybeden çocuğun feryadını televizyondan dinlerken... biri size bu anlarda, futbol dese bi siktir git dersiniz. en nihayetinde bir oyundur futbol. ama öyle bir oyundur ki futbol, insan onunla büyüdüyse ve hayatında böyle anlar yoksa, bir an onsuz yaşayamaz. her daim güzel anların anısını düşünür, güzel olacak anları... euro 2008'de öyle bir an vardı ki kelimeler gerçekten hiçbir anlam ifade etmiyordu. hırvatistan türkiye maçının 120+2. dakikasının ilk saniyelerindedir bu an. spiker de ifade edemiyordu zaten. ağzından çıkan tek kelime semih'ti, semih semih semihh diye tekrarlıyordu bu kelimeyi.
hayalindeki şeye ( her neyse artık onu sen bilirsin. ) ulaştığın anda hissedilen, suratta hafif bir sırıtma, gelecege ümitle bakış, midende kelebek sürüsü uçuşması hissiyatı gibi beirtilerle içinde bulunduğunu anlayabileceğin anlar.
güzel bir duyguymuş sevmek,hele hele,
aşık olmak:
duyguların en güzeli,
tarifi olmayan.
yapılamayan anlatılamayan.
kelimelerin cümlelerin,yetersiz kaldığı,
tek şey;
aşık olmak...