çırılçıplak olur her biri. anadan üryan. zangır zangır titrerler. bir ayrılık arefesinde, aşti'de aşkını hiç söyleyemeyen şu bünyenin tüm kelimeleri o sabah, ankara'nın ayazında, kıyafetsiz kalıp donarak can verdi. şimdi, her biri ölü...
En çok kendi olabildikleri andır. Süreksiz sert sessiz ayrılıklar arayan ömür, satır aralarında ulama yoluyla harfleri seviştirir. Ve her kelime de bu sevişme için bir parçasını ödünç verir. Sevişilen ortamın temizlenmesi zaman alabilir; zira satır araları kan gölüne dönüşür. Dokunduğunu zannettiği iplere sarmalanmak isteyen dizeler de cümlelerin devrilmesiyle öznesini kaybeder. SAğda, sola, 4 bir yanda o meşhur ism-i fâiller aranır durur. Aynı bunun gibidir; hayatları lekeleyen ve mutlu tabloları bozmakla yükümlü görevliler de gong sesinden önce zaten allak bullak etmiştir her yanınızı. Kitabınızı, defterinizi, harflerini, ulandırdıklarınızı, ötenizi, berinizi, üstünüzü, başınızı, yatağınızı... Ama siz yine de kelimelerinize güvenirsiniz, biriktirmiş olduğunuz yeni sevişmeleri de yeni öykülerin, yeni satır aralarına saklarsınız; kabuk bağlayan yaraların kurcuklanacağını bile bile...
cok uzun zamandir istediğiniz, yapmak istediğiniz hatta bunun için ruhunuzu bile satmaya hazır oldugunuz bir olguda basarili oldugunuzda lan ben simdi ne bok yiyeceğim hissiyatidir. basarili olsanben ne bok yiyeceğim deyip boslukta sallanan sarkaç misali sallanirsin. basarisiz olsan full arabesk takilirsin hayal kırıklıgından. önün yokus arkan yokus, eee o zaman ne yapacaksin... işte onu anlatamiyorum arkadas en iyisi bir şise soza marka seftali aromali sodayi soguk iceceksin.
sevgilinizin başını omzunuza dayadığı andır. öyle bir andır ki o hiçbir kelime yetmez anı anlatmaya. sadece türkçe'de değil hiçbir dilde tarifi yoktur.*
bu başlıkta olduğu gibi başlığı doğru dürüst okumayan yazarların başlığa "cenaze, şehit haberleri" diye entry girmesiyle kelimeler kiyafetsiz kalır. Münasip bir şekilde giydirilir. Yazarlara değil tabii ki kelimelere.