kaçıyor musun aşktan hala,
koşup insandan insana.
hayatı bırakıp tabağında,
boşver mi diyorsun kanasın.
için acıyor mu hiç bazı bazı?
cesur musun gözünü kapadığında?
sımsıkılarmı kırpıyor musun?
boşver mi diyorsun kanasın?
biliyorum artık çok zor çok!
kuracak yeni bir hikayem yok.
yine de uğraşıyorum rastgele bu eskimiş kelimelerle.
çok az insan tarafından bilindiği için de belki güzel kalmayı başarmış bir teoman şarkısıdır. ayrıca her karaoke gecesinde arkadaşlar tarafından bana söyletilir. içmeden sarhoş olan bünyemin dışa vurumu.
kaçıyor musun aşktan hala
koşup insandan insana
hayatı bırakıp tabağında,
boşver mi diyorsun kanasın
için acıyor mu hiç bazı bazı
cesur musun gözünü kapadığında
sımsıkılarmı kırpıyormusun
boşver mi diyorsun kanasın
biliyorum artık çok zor çok
kuracak yeni bir hikayem yok.
yine de uğraşıyorum rastgele bu eskimiş kelimelerle
yavaşlıyor ama durmuyor dünya,
zaman kimseden değilken yana
gitmiş herkes evleriniz bomboş
boşver mi diyorsun kanasın.
batmadık ama su alıyoruz hala
hissetmeden basıp toprağa,
tuz basmadan yaralarıma
boşver mi diyorsun kanasın.
biliyorum artık çok zor çok
kuracak yeni bir hikayem yok.
yine de uğraşıyorum rastgele bu eskimiş kelimelerle
alt üst olmuş coğrafyanda
cebinde bozuk paralarınla
kendi mezarına selam durup
boşver mi diyorsun kanasın.
Kimi dilbilimciler ve felsefeciler hala kelimelerin doğrudan dünyadaki tekil nesneleri imgelediğini anlatabilir.
örneğin köpekler, sandalyeler, ağaçlar gibi; fakat kelimeler bu işe bile yaramaz.
daha doğrusu o işi, zihnimizde bu nesneler için barındırdığımız kavramlar aracılığıyla ancak dolaylı bir şekilde yaparlar.
"Köpekler havlar" dediğim zaman hangi Köpeklerden bahsediyorum? Büyük Köpeklerden mi? Kahverengi Köpeklerden mi? Yolun aşağısındaki Köpeklerden mi? Hayır tabii. O zaman tüm Köpeklerden mi? Şart değil. Tüm Köpekler demedim ki; havlamayan bir köpek önermemi çürütmez.
Bu önermemin anlamı şu: "genel kural olarak köpekler havlar" ya da "havlamak, köpeklik mefhumunun oldukça güvenilir bir göstergesidir."
Pekala, o halde bana "köpekliği" ya da "genel kural olarak Köpekleri" gösterin.
Gösteremezsiniz, çünkü böyle yaratıklar yok.
Elimizde olan şey, bir parça muğlak da olsa, Köpeklerin neye benzediğini anlatan gayet işlevsel bir fikirdir.
Bizler de bu fikre atıfta bulunuyoruz.
Belirli bir köpeğe ya da Köpeklere atıfta bulunmak istersek, sadece "köpek" ya da "köpekler" diyemeyiz; "bu köpek", "oradaki şu köpek", "kuyruğu fır dönen o köpek" diye belirtmemiz gerekir.
Dolayısıyla, lisana ulaşma yolunda anlamlı birimlere -yani işaretlere ya da kelimelere- atıfta bulunma işi, bir şekilde somut şartlardan çıkıp dünyadaki belirli nesneler için sahip olduğunuz kavramlara kaymıştır.
Sessiz, uyuşuk ve insana ihanet eden şeylerdir kelimeler. Derinlerde biriken tortu benliğime giden dolambaçlı yolda kelimeler, labirentte olduğunuzu anlamanın önüne geçer. Ne benim kelimelerim, ne senin kelimelerin ben'e götürür, o'na götürür. Benim çarpık ikizim yüzünü sonunda gösterdiğinde, kandırılmış ve aldatılmış hissetmenin tek sorumlusu bu kelimeler. Kelimeler çok acımasız.
bir yandan bu entryi girmek istedim, bir yandan istemedim. çünkü bilindiği üzere oğuz atay ve tutunamayanlar adlı kitabı bazı saçma diziler yüzünden popüler kültür mezesi oldu. bundan dolayı çok sinirliyim ve poyraz karayel dizisinin yapımcısına laflar hazırladım, beni bulsun.
Anlamlanmamın ve anlamlandırmanın hazineleri. Ses oldukları zaman uçarlar, yazıldıkları zaman aşiyan olurlar. Az ve kıt olmaları fukaralık belirtisi olup çoklukları, halil ibrahim bereketi değmişleri bereketli bir karunilik bahşeder. Gümüş ve altında karunilik yere batırır, sözcükten karunilik göğe uçurur. Kelimeler dikey değil yatay büyümeyi hediye eder.