onur
onursal
onur ödülü
onur konuğu
onurlu
onursuz
onur, fransızca honneur kelimesinden dilimize aktarılmış mühendislik harikası ibretlik bir kelime. malum fransızcada bildiğim değil duyduğum kadarıyla bazı bazı ilk harf yutulur. şimdi bizim mühendisler h'yi atmış, geri kalanını da sözde ses uyumlaştırıp; honneur dan "onur" kelimesi çıkarmışlar; ne sihirdir ne keramet.
onur, kişinin kendine saygısı, izzetinefis. bir kavram. her insanda olan bir hassa. insanın varlığını kendinde hissettiği, ondan alınamayacak; ona verilemeyecek özellik. bu bağlamda insan onuru sadece ve sadece kendisi tarafından ayaklar altına alınabilir. bir kişi, merci insana onur veremez, çiğneyemez. maksadı ve haddi aşan bir paye dağıtımı, kendinden menkul bir yücelik yabancılaşması. al sana falanca falanca "onur" ödülü. devlet sanatçısı komedisini aşan bir acayiplik. neyse.
mustafa sarıgül. siyasete chp de başlamış, meclise ilk girdiği yıllarda meclis başkanlığı katip üyesi olmuş, sonra ne olmuşsa chp den bağı kopmuş-koparılmış-kopartmış; hangisiyse bir siyasetçi.
şimdi istanbul büyük şehir belediye başkanlığı sevdalısı, hatta chp genel başkanlığını gönlünde saklı tutar gibi ama "gülüşünde" saklamayan-saklayamayan bir adam.
bu haliyle çok normal bir insan. ama adeta istemem yan cebime koy edasıyla etrafında üretilen bildik efsanelerden gülüşü kulaklarına varmış garip bir adam. bu garipliği yaratan aslında bize sinmiş; tipik alaturka siyaset tarzı. benzeri de, gezi günlerinde iş makinelerine kafa tutan, tank fatihi yeltsin mukallidi bir zatı muhteremin yine istanbul adaylığında yaratılan toz pembelik.
siyaseti kişiler yapar; ama bir bakarsınız o kişiler uçmuş yerine; yerde mi gökte mi belli olmayan pırıltılı-yaldızlı efsanevi ruhi yansıtılan gölgeler almış. ve hep bir ağızdan aman ne müthiş adam. belki hayat böyle bir şey; bilemedim.