Öyle güzel rakı koktu ki burnuma, dayanamadım açtım zeki müren', ince ince " şimdi uzaklardasın " diyor. Şimdi rakı içseydim eğer, sen gelirdin aklıma. Gözlerin, saçın, elin, benden sakındığın tırnakların. Biraz göbeğini, biraz tenini; ucundan bucağından hatırlardım güzel günlerimizi. Ben şu an rakı içseydim eğer, kızardım sana. Biraz biraz, çokça. Büsbütün olmasa da, ufak ufak kızardım sana. Kızarken kıyamazdım ama. Açardım resmini karşıma, tokuştururdum kadehi resmine. "Masada olmayanların şerefine" der alırdım bir yudum. Yanında da beyaz peynirim, haydarim, zeytinyağlı yaprak sarmam.
Senin yapacağın sarmalar gibi güzel olmaz tabii ki, gurbet eldeyiz; bilirim yanında olsam sen sarardın. Hem de o sakındığın tırnaklarınla. Zaten gurbette olmasam, rakı içmek de istemezdim. Sen olurdun yanımda. Gerek kalmazdı. Sabahlar böyle gecikmezdi.
Ben şimdi rakı içiyor olsaydım, ufak ufak ağlardım senin için. Çaktırmadan ama. Erkekliğe sığmaz ağlamak. Yakardım bir sigara küfrederdim sana. Küfrederdim dediğim; kızardım, kızar. Salak derdim, Aptal derdim. Sebebi de olmazdı, sadece öyle olduğun için derdim. Yanımda olamadığın için. Sabahları senle uyanamadığım için. Geceleri senle yatamadığım için. Bana bunları yazdırdığın için.
Sonra bir fırt daha alırdım sigaradan, çaktırmadan 1 damla daha akardı gözlerimden. Kızardım kendime; " Sen neden onun yanında olamadın " diye. Hep sana kızarken aslında kendime kızdığımı farkederdim. Farkedince huysuzlanır sakalımı kaşır, inceden gülümserdim. Gülüşün gelirdi çünkü aklıma. Gülüşün aklıma gelince mutlu olurum - Bilirsin
Öncelikle eskilerden bahsetmek lazım eğer hayat hakkında konuşacaksak.
Ben de yumurta ve patates dolu beslenme çantasıyla başladım ilkokula. başlarda korkmuştum sizler gibi, yendim ama bunu. sonra bir kızla tanıştım; ilk aşkım koydum adını. mavi gözlü sarışın bir şeydi, ağzımın tadını bilirdim o zamanlar. şaka şaka.
ödevdi yıldızlı pekiyidi geçti gitti o yıllar.
baktık ortaokul olmuşuz, sınıfları doldurmuşuz. gerçi elinde cetvelli bir hoca vardı; şebnem. hiç sevmezdim, döverdi. beni dövemezdi gerçi bilirdi ailemi, ama orda arkadaşlarıma ödev yapmadığı için vurduğu cetveli benim götüme sokuyorlarmış gibi acı çekerdim.
baktık bu böyle gitmiyor, aga bir sınav heyecanı başlasın falan dediler, lise yerleştirmesine çalıştık. dershanede pilav yer sohbet eder, çaktırmadan bir kız ayarlamaya çalışırdık. ilk öpüşmem de bu yılda oldu, 8. sınıftım. buse diye bir kızdı. az buçuk hatırlarım, şimdilerde yoldan geçene vermeyeceğim sikindirik öpücüğü zafer kazanmış gibi vermiştim kıza. mal olmuştu salak. babasına falan söylemesin diye çıkmıştım kızla da..
liseye yerleştik. ''olm büyüdük lann'' derken büyüyen tek şeyin bizim ufaklık ve koltuk altı kıllarımın olduğunu öğrendim. biraz pahalıya patladı bu öğrenme. çünkü sizler gibi, herkes gibi bir lise aşkım vardı. çok çirkin değildi, çok güzel değildi. sadece benim olması güzeldi. kalın bacakları, henüz çıkmamış göğüsleri ya da günde 3 öğün sevişmek pek de ilgimi çekmiyordu o zamanlar. sevdik işte vesselam. adına sevgi koyduk hatta aşk dedim daha doğrusu. 3 gün 5 gün derken 1. yılı devirdik. vay babam vaay, neler neler derken 2. yıl hediyesi aramaya başlamıştım bile. gerçi hayat güzeldi. 3, 3.5 , 3.45 falan diye dalga geçerken 4. yılımız geldi ve işte bu sefer de üniversite sınavı "naber yarram" dedi. eyvallah çektik oturduk. o beni ben onu gaza getire getire çalıştık. ama o salaktı. gram kafası olsa böyle olmazdık, ders mi alsın kafası. sonra kavgalarımız başladı.
kambersiz düğün, kavgasız ilişki olmaz. * artık tak etmişti bir o iki ben üç o derken bombayı patlatıp çocuğu koydu; siktir git.
gene eyvallah dedik ama hep ileri baktık. çok mutsuz olduk çok yıldık. çok pişman olduk. hep ''biz'' eki kullanıyorum çünkü ben ve yalnızlığım farklı olduk büsbütün. o yüzden "biz"
sokağa çıkan ben, gülüp eğlenen ben;
gece iki kadeh içerken karşımda eşlik eden yalnızlığım.
artık tam bitti derken, sınavlar açıklandı. zaten sevmezdim amına koduğumun istanbulunu, gittik bir yerlere olduk bir şeyler.
o da gitmiş bir özele, bir şeyler olmaya çabalamış.
hayırlısı dedik.
hep biz en iyisini diledik. en büyük küfürün içine bile "özledim" sıkıştırdık. çaktırma sözlük ama; neyse . anladın.
nereye bağlayacağımı bilmeden ve nerden geldiğimi hatırlamadan bitiriyorum yazımı. kusura bakmayın kafam güzel.
ama sizin gözleriniz kadar güzel olamaz arkadaşlar! sevin, sevişin. hatun, erkek farketmez; sana sözüm, ordaki!
eğer karşı cinsinden etkilendiysen vücudun senin. git seviş. erkeksen de kadınsan da bu böyle.
seviyor musun? aç kalbini.
ypamayın oğlum böyle. üzmeyin beni.
Bilgisayar Mühendisidir kendileri. Uzun süreden sonra sözlüğe girmeme vesile olandır. Derslerden kafasını kaldırdığında coderlik yapar.
Belki de en sevdiğim özelliği olan üstün algoritma yeteneğinden bahsetmem lazım. Adam tamamen bilgisayar için doğmuş. Eline fizik veriyorsun C'yi zor alıyor millet algoritmada sıçarken kendisi A'yı sınavdan 20 dakika erken çıkarak alıyor.
ohhh tatil matil ne iş diye soruyorum sana ey yazar, keyifler harbiden yerindeymiş, ben it gibi çalışırken söylenecek şey mi bu yahu.. neyse kızamıyorum sana hoşgeldin.
tesadüfen denk geldiğim bir entrysinden sonra , yazdıklarına hayran olduğum yazardır. inanılmaz bir ifade edici dili vardır. ağlamasın. zamanın eli yok ama sarar yaraları. dostoyevskinin de dediği gibi gözyaşları kurur.