genelde cok hizli konusan insanlarda meydana gelir. ayni anda 3-4 seyi soylemek
isterler o yuzden kelimeler birbirine girer * yada heyecanlandiginizda basiniza gelir *
konuşma kaslarının anormal kasılması sonucu oluşur..kelimeleri birden söylemeyip baş seslerini birkaç defa tekrarlayarak güçlükle söyleme hastalığıdır..
insanların çok büyük korkular yaşadıktan sonra veya da genetik yani anadan doğma dediğimiz, iyileşmesi uzun ve kolay olmayan bir hastalıktır. Yaşadıkları en zor anlar ise : insan ilişkileri ve iş yaşantısıdır.
asla dalga gelde geçilmemesi gereken bir durumdur.
benim de bir arkadaşım vardı ve genelde siiiiiiiiiiiiiii siiiiiiiii siiiiii si diye takılırdı. hoş değildi ama gülerdik. ayıptır.
Konuşma esnasında konuşmanın düzenli bir şekilde ilerlemesini bozan duraklama, bazı ses ve sözcükleri yineleme ya da bir heceyi uzatarak söyleme ile giden ve bazı kişilerde sosyal ortamlardan kaçınmaya yol açıp, kaygı ve üzüntü konusu olan bir bozukluktur. % 3 oranında görülmektedir. Erkeklerde kadınlara göre 3-4 kat daha çok görülmektedir.En çok 2-7 yaş arasında görülmekte olup, ortalama başlangıç yaşı 5 yas civarıdır. **
esasında öyle garip bi olay ki bu kekemelik. uzun süre unutursunuz kekeme olduğunuzu bile, ki şunca yıllık yazarlığımda şu başlığa hiç bununla ilgili şeyler yazmadıysam sakladığımdan değil, önemsemediğimdendi. gecikmeli oldu ama sanırım kekemelik bu yazıyı haketti benden.
küçük yaşlarda başlar, zamanla aşılır. üzerine gitmek çok önemlidir. şöyle ki: siz kaçtıkça o büyür, ne kadar az konuşmaya çalışırsanız o kadar çok kekelersiniz. ama aslında zorlu rakip değildir, siz onu kendinize rakip gördükçe büyür, çünkü o sizsinizdir. siz ne kadar büyümeye çalışıp onu gölgenizin içinde eritmek isterseniz o kadar büyür o da. ilginç kısmı ise yıllar sonra "ben buraydım unutma beni" diye karşınıza çıkıverir, öyle de pis bir huyu var(mış).
sanırım kekemeleri ve kekemeliği tarif edebilecek en güzel tasvir "acemi şöför"dür. manuel vitesle araba sürme olayında acemi olanlara benzerler. sürekli akılları debriyajdadır. debriyajdan ayak biraz açılsa motor stop edebilir. bunun korkusuyla yolda önlerine bakamazlar. aslında kaza da yapmazlar. ama motor durmasın diye akılları hep debriyajdadır ve o motor da hep durur. o önüne değil de ayaklarına baktıkça da durmaya devam edecektir.
telefon açtında alo diyememek yada ismini sordukları zaman söyleyememektir. küçük yaşlarda pek önemli değildir de insan büyüdüğü zaman hayatı çekilmez hale geliyor.
yeni geliştirilen bir uygulamayla yüzde 80 e varan oranlarda engellenebildiği söylenen rahatsızlık. ilk aşamada ilgili şahıs 15 gün hiç konuşmuyor; ardından belli bir süre, kendine verilen bilgisayar destekli programı uyguluyor. kekemelik büyük oranda atlatılıyor; fakat bu sefer de ağır konuşma baş gösteriyor. tedavinin ileri aşamalarında bunu da önlemek mümkünmüş.
kalıcı ve geçici olarak ikiye ayrılır. Kalıcı kekemelik ses, hece ve kelimelerde uzatmalarıdır. Geçici kekemelik ise küçük yaşlarda başlar ve motor gelişimle birlikte desteklendiği taktirde ilerleyen yaşlarda geçer. Örneğin; 'r' harfini söyleyememe. Kekemeliğin nedenleri nörolojik, kalıtsal, psikolojiktir.
ilköğretim öğrencileri arasında eğer kekeme bir öğrenci varsa sabırla dinlmek gerekir .bir de derslerinde başarılı ise desteklemek ,söz almasa bile söz vermek gerekir.
idda ediyorumki üstesinden gelinecek bir sorundur.
ilkokula başlarsınız ve en arkada sessizce oturan herkes birbiriyle tanışıp alışmaya başlarken hiç sesini çıkarmayan biri vardır ve öğrenirsinizki kekemelik diye bir illet varmış oda, o masmavi gözleriyle insanın içini ısıtan bakışları olan o küçük kızı kendine esir etmiştir.üzülürsünüz pekte anlamazsınız yaş itibariyle.yıllar geçer liseye aynı okulda devam edersiniz ve birde bakarsınızki o 6 yaşında nasıl sessiz nasıl o kadar mülayimse aynı görünümünü sürdürmektedir.gene üzülürsünüz ama bu sefer yardım etmeliyim dersiniz kimseyle arkadaşlık kuramayan o kocaman mavi gözlü kıza.yanına gidersiniz konuşmaya başlarsınız çekinir ama samimiyetinizi anladığında içinin ne kadar dolu olduğunu anlatmaya başlar uzun sürer anlatması ama dinlersiniz birşey belli etmeden beklersiniz bir kaç kez konuşma bozukluğu merkezine gittiğini ve yararını göremediğini anlatır üzgündür küçük bir araştırma yaparsınız kekemelik hakkında sosyalleşen, kendine güveni olan kişilerin büyük oranda yendiğini görürsünüz bir kaç başarı öyküsü bulursunuz anlatırsınız heveslenir gözleri dahada mavi olur mutluluktan sizde sevinirnisiniz ve atağa geçersiniz telefonla sipariş yaptırırsınız utanır ama başarma umuduyla yılmaz bazen sinirlenir bırakır yapamıyorum olmuyo kahretsin der ama bu çöküş anlarında o başarı öykülerini bir kez daha alırsınız elinize ve onlarca kez okursunuz gene parlar mavi gözleri ''başarıcam'' der.dışarı çıkarsınız muhabbet edilen ortamlara girersiniz sokakta orda burda herkesle konuşturursunuz ve yapar.karşınıza alır eline bir kitap verir yüksek sesle okutursunuz epey yol aldığını görünce en az onun kadar mutlu olursunuz.aradan 2 yıl geçer ciddi bir şekilde aşmıştır korkusunuda o kekemeliğide okul 2.si olur bir konuşma yapması gerekir biraz tedirgin olur ama bilirki üstüne gitmesi gereken bir düşmanıdır kekemelik onun konuşma metni hazırlanır prova yaparsınız ve ogün gelir bütün okulun önünde çıkar ve okur bir yerde duraksar ve orayıda usta bir şekilde kamuflaj eder başını kaldırdığında o metinden size bakar gözleri hiç olmadığı kadar mavidir birazda nemli alkışlarsınız ama okul 2.ligine falan degil aldığı yolu azmini ve başarısını.ve şuan hukuk okuyan ilerinin bir numaralı avukatı olucak bir başarı sahibidir o herkesin dalga geçtiği kekeme.
burda bir yazarın kekeme olması -ki ben öyle olabilirim- ilginç bir durumdur.. ben ki genellikle t 'lerde takılarak bir türlü teşekkür edemeyen bir insansam başka kekemeler diğer harflerde takılarak ne büyük eziyetler çekiyordur kim bilir...
kişiyi sosyal açıdan zora sokan bir rahatsızlık türü.
eminim zordur, kekeme olanlar alınmasınlar fakat kekeme insanları genel düşüncenin aksine oldukça çekici buluyorum. "he tabi lan gel bi de bana sor" demeyiniz; gözlem sadece.
korku, ciddi bir travma, ateşli bir hastalığın ardından baş gösterebilecek bir durumdur. Kişinin kendisine, çevresinin de kişiye güven aşılaması ve sabır göstermesi şarttır diye düşünüyorum.
nörolojik bir problem olduğu kanıtlanmıştır fakat doğuştan gelen bu nörolojik sorunu psikolojik bir neden tetiklemezse ortaya çıkmaz. tedavisi imkansız değildir.
sevdiğine sevgi cümleleri kuramamaktır.
Kekelerim diye "seni seviyorum" demeye korkmaktır.
Çok iyi bildiğin konularda, karşıt fikirde ve senden daha bilgisiz insanlara yenilmektir.
Kısacası boktan bir durumdur.
insanı asosyalleştirir.