öncelikle, bir liderin en mühim görevi, yönettiği insanların canının, malının, sağlığının emniyette olmasını sağlamaktır; onları, ne idüğü, kime yarayacağı müphem davalar peşinde heder etmek değil... ha, tabi, insanlar birilerini sırtlarına bindirmeye bu kadar hevesli olurlarsa, binen bulunur elbet. sen salak olduktan sonra, lider saydıklarına görev ve sorumluluklarını hatırlatmak yerine, ne isterlerse, ne yaparlarsa, neyi batırırlarsa batırsınlar alkış tuttuktan sonra, canını da isterler, malını da, özgürlüğünü de...
yahu türkiye dünyanın en güçlü 8. ordusuna sahip bir ülkedir. elinde böyle bir ordu varken, vatandaşlarını koruyamıyor, memleketin "beka sorunu" yaşadığını iddia ediyor, yurttaşları "kefen giymeye" davet ediyorsan, bir marifet yapmıyor, acziyetini, beceriksizliğini, basiretsizliğini, ehliyetsizliğini itiraf ediyorsun! daha önce dediğim gibi, asıl sorun bunu itiraf edende değil, itiraf edene, sanki bir taktir edilesi bir şey söylemiş gibi alkış tutan akıl fukaralarında!...
ikincisi, bu ülkede kefeni sırtında şunca insan var:
üçüncüsü, sucukçu muhasebecisi tarihte ölüm güzellemesi yapan ne ilk kişidir, ne son... salamanca üniversitesi rektörü miguel unamuno'nun kendisine benzer birine verdiği cevap aşağıdadır. hoş, kefen meraklısı mallar unamuno'nun kurduğu cümleleri anlayacak kapasitede değiller ama yine de takdim edeyim.
not: bu başlık, kendime tanıdığım, "aşırı sinirlenme" hakkı kapsamında açılmıştır. maksat, yazayım, içimi dökeyim, o kadar... kefen meraklısı gerzeklere laf anlatabileceğim hayali içinde değilim. beter olun ulan!...
