Miniciktir. Hastadır zaten o miniğiniz. Biliyor olsaniz dahi, yine de her an başinda beklersiniz. Belli eder zaten öleceğini, kaçar gider, uzak durur. O sırnaşık hareketleri yok olur o andan önce. Yanındaki diğer kedi saatlerce yalar yalar tuylerini, nefes aldirmaya calisir o miniğe. Ölmüştür artik, ama hala inanmazsiniz. Siz de, diger kedi de. Caninizdan can kopar o an. Sadece ağlarsiniz, etrafta oyuncaklari, yataği hep o gelecek gibi geldiginden durur. Kaldiramazsiniz. Can gider sanki. insan degildir tabi, ancak her an yaninizdaki minik meleginizdir. Masum meleğiniz...
Zordur.
ufacık bir hayvan. şirin mi şirin. öyle canı da var. kedi de ayrıca senin değildir lakin bakan arkadaş o kadar ilgi gösterir ki bilirsin değerli ve ciddi değer gördüğünü. en çok da '' bişiyi yoktur yaa yarına düzelecek zaten'' diye eğlenmeye gittiğin c.tesi akşamı ve arkanda bıraktığın arkadaşının o öldükten sonra haberini aldığın psikolojik durumudur. ne denebilir ki... çok koydu lan ciddi almamak. yüzü kızartıyor bu durum.
minik kızım 16 aylık kısa hayatı boyunca 3 kez 5. kattan düştü 2 kez yoğunbakımda hayat mücadelesi verdi felç kalır uyutalım dediler izin vermedim. engelliydi ama toparladı atlayıp zıplar hale geldi. kısırlaştırma ameliyatı geçirdi. ne badireler atlattı. hayatta en sevdiğim canlıydı en sevdiğim. annesi ile kaldık başbaşa :( psikolojim iptal. ağlamaktan helak oldum. uzaktan gördüm küçük bedenini,bakamadım bile. komşumun söylediğine göre biri öldürmüş. acımın ve öfkemin tarifi yok ama o şerefsizi bir bulursam yapacaklarımdan ben bile korkuyorum. ne ister insan o kadar masum bir canlıdan. hem komşum hem ben aynı kişiden şüpheleniyorumuşuz ama delil yok elimizde. çok acı çekti mi o küçük bedeni? mutlu mu gittiği yerde? en azından kimse rahatsız etmiyordur değil mi?
yaşamayan bilmez ama kimse yaşamasın.
o küçücük cansız bedeni gördüğünde hıçkıra hıçkıra ağlarsın. çünkü o bu rezil dünyada hayatı yaşanılır kılan masum bir melektir. daha iyi bir yere gittiğini umarsın, elinden birşey gelmez...
Kedidir sadece diyenleri anlamakta güÇlük Çekiyorum . Sanki insan öldüğünde üzülmüyor mu zannediyorsunuz . Onu ancak kedi besleyen kedisini kaybeden biri anlar. Bu arada Çok kediniz olsun acısı az olur kaybın düşüncesi de yanlış. Her birinin ayrı yeri oluyor. Aynı üzüntüyü yaşıyorsunuz.
Sokakta buldum onu. Annesi kabul etmemişti.Daha bir günlükken annesiz kalmıştı. Titriyordu ellerime aldığımda, bir daha hiç bırakmadım.
12 yıl,7 ay,13 gün hep beraberdik. Eve geldiğimde hemen kapının önüne dikilir beni karşılardı. Yemyeşil gözlerinin içi gülerdi beni görünce. üzerime sıçrar, türlü oyunlar yapardı. Çok seviyordum Figo' yu çok.
Yerle bir oldum, yıkıldım. 187 cm boyundaki koca adam ben ağlamaktan helak oldum. 3 saat önce kaybettim onu. Figomun bana oyunlar yapan bedenini toprağa verdim.
Neden öldün ki Figo? Neden? Şu siktiğimin dünyasında neden sen? Neden sen? Neden sen?
Büyük bir parçamı kaybettim, seni hiç bir zaman unutmayacağım Sevgili dostum.
2 sene öncesine kadar kedilerden hiç haz etmeyen, sevgilim tarafından defalarca duygusuzlukla suçlanan beni bu gece ağlattı ağlatacak olan beslediğim sokak kedisinin ölmesi. valide çok sever kedileri, oturduğumuz yerin önündeki parka kedilere sürekli yemek bırakırdı, ben de kızardım. sonra ismini sarı koyduğum bir yavru kedi doğdu 2 sene önce. böyle bir sevdim onu, evin önündeki kedilere isim koymaya başladım. süreyya, pamuk, tırmık, gri, sarı.. süreyya vardı , tombul mu tombul, tüm kediler korkudan 2 metrelik duvara zıplarken, o kaçamazdı bir yere, bir yerlere gitti, gelmedi bir daha. tırmık, yavru geçen ay bir arabanın altında kaldı. pamuk, bu yaz yan apartmanın tavan arasında kaldı, her gece acı acı bağırması üzerdi beni, her akşam gidip yemek su koyardım, yakalayamazdım kaçardı, sonra kurtuldu, yok o da 3-4 gündür. şimdi ise sarı gitti. her gün besledim bu kedileri, gerek salamla gerek mamayla, gerekse kalan yemeklerle. yeri geldi komşularla tartıştım, yeri geldi köpeği ile kedileri koşturan ibneleri keserim o köpeği diye korkuttum. her eve geldiğimde, kapının önünde bacaklarıma dolanırlardı. onları hala sağ salim gördüğümde ben de sevinirdim. siz çok şımardınız diye kızardım da arada. bu akşam yemekten arta kalan kemikleri vermeye gittim, ilk o koştu yine, içlerinde en akıllısıydı. 15-20 dakika sonra sigara içmeye çıktığımda, yolun ortasında kanlar içerisinde gördüm onu ve şok oldum. 2 senedir ellerimle beslediğim, büyüttüğüm sarı da bir arabanın altında kalıp gitmişti, lanet olsun dedim. koca adam, ağladım ağlayacağım. nerede 2 sene öncesi, nerede şimdi. elveda sarı ve diğerleri. https://scontent-b-fra.xx...940f495e3&oe=54CB9942
okurken bile gözyaşlarımı tutamadım. her şeyden önce bir can onlar hem de masum küçücük. ne yazık ki ölüm var ama ecelleriyle ölsünler araç altında kalıp ya da zulüm görüp değil. Allah yaşatmasın. kedim benimde öldü tahminimce, öldüğü anı göremedim. görsem daha kötü olurdum sanırım. boncuğum benim.
çok üzendir. kediler aynı insanlar gibi, hepsi farklı. kimi tembel kimi cana yakın. benim oğlum 5 yaşındaydı. çok farklıydı. şimdi iki tane daha kedim var ama o başkaydı işte. 5 yıllık arkadaşımı kaybettim lan.
Geçen başıma gelmiş olaydır. Motorla gidiyorduk, tam o sırada yola beyaz bir kedi atladı. Acemi olduğu belliydi muhtemelen terkedilmişti. Durduk, alıp karşıya geçirmek istedik ama trafik feci akıyordu. Neyse bağırdık geç geç çabuk diye ama kedi bu anlar mı dilimizden ? Tam karşıya iki metre kalmıştı ki son hızla gelen bir arabanın altında kaldı. Otuz saniye kadar can çekip öldü. Tek avuntumuz fazla acı çekmemesiydi. Bari ölüsünü rahat bıraksınlar diye cesedini yol kenarına geçirecektik, herifler az kalsın bizi eziyordu. Bir kedi rahatlıkla iki yüz metre uzaktan görülebilir. Otuz saniyelik bir gecikme ile ezilmekten kurtulur. Ama insanlık için otuz saniye bir candan daha önemli işte. Nasıl bir yaratıksa artık bunlar altlarına araba alınca kendini her şeyin efendisi sanıyor. Yayaya saygı yok ki hayvanların yaşam hakkına olsun.
Çok kötüdür. Dışarıda ölmüştür sabaha karşı bakarsınız hareketsiz yatıyor yapacak birsey yoktur cevredekilerin söylemesiyle tahta gibi bastırsan kırılacak kadar kurumuş kollarından tutup çöpe götürürsünüz içiniz acır iki tane çöp vardır dolu olanına atayımda pat diye çarpmasın diye düşünüp dolu olan çöp tenekesine atarsınız. içler acısıdır.
Her zaman Stephen King'in Hayvan Mezarlığı romanındaki zombie kılıklı kedi Churchill'i aklıma getirir. Yolda tır çarpan Churchill'i babası küçük kızına kedisinin öldüğünü söyleyemediği için gider büyülü mezarlığa gömer ve kedi bir gün sonra tekrar evdedir...ama değişmiş, kötüleşmiş, ruhsuzlaşmış olarak...merdivenlere basamaklara yatar ki gece tuvalete kalkan biri takılıp düşsün boynunu kırsın diye.
Her zaman merak ederim, böyle bir mezarlık olsa kaç kişi kedisini oraya gömer? Kaç kişi geri gelen kediye sevinir? Daha sonra daha beter bir soru var tabi: Kaç kişi hayatını kaybeden oğlunu/ kızını oraya gömecektir? Ölümle nasıl başa çıkılır? Ölenin ölü kalması mı daha iyidir gölgesinin hala yaşayanların hayatına uzanması mı?
Bir kac ay once gorsem cidden sallamayacagim durumdur. Eve aldigim minik kedi icin simdi bunun ne kadar kahredici bir sey oldugunu biliyorum. Cok kotu lan.
kabullenememek kavramını da öğrendim bu sayede. bebeğim ben öğrenmeden 1 hafta önce veda etmiş. şaka olduğunu sandım, kendimi tokatlayarak uyandırmaya çalıştım. ne birisi şaka olduğunu söyledi, ne de gözümü açtığımda karşımdaydı küçüğüm. odamın kapısını hafifçe ittirip yatağa uzandım. kapıyı öyle kapatmama sinir olur, ittirip açardı ne zaman bunu yapsam. yine ittirip açar belki diye bekledim, kapı açılmadı ben açana kadar. balkondan düşmüş canımın parçası, söyleyememişler bana. oysa ki iki hafta ayrı kalacaktık onunla sadece. özlemiştim, sarılıp koklayacaktım, gece birlikte uyuyacaktık can dostumla. ve ben ona oynar diye en sevdiği oyuncağını getirmiştim.
kediler 9 canlı derlerdi. benim bebeğim 9 canını bir kerede harcayacak kadar acı mı çekti yani? o şokla birlikte hissetmemiştir değil mi? acılar içinde ölmüş olamaz benim küçüğüm değil mi? kediler iyi bakımda 20 yıla yakın yaşar demişlerdi bana. yaşatacaktım onu 20 yıl. en uzun ne kadar durabilirse yanımda, o kadar duracaktı. ama şimdi adını söylediğimde olduğu yerden koşup üstüme atlayan bir şey yok. benim 4 ayaklı küçük adamım artık yanımda değil. dayanamıyorum, oğlumu özledim, oğlumu istiyorum ben. birisi olsa bana bebeğimi geri verebilecek, ayaklarına kapanırım onun.
eceliyle öldüyse bir nebze katlanılabilir fakat yavşağın biri gaza basıp o hayvana çarpıp gidiyorsa işte bu koyar adama. böyle orospu çocukları çok var ülkemde... yavaş gitsen ölürsün sanki onun bunun evladı..