Saat 23:00 civarı tam yatıcam ulan dedim yatmadan önce şu zilliyi bi seveyim öyle yatayım. Lan aradım taradım kedi yok. Evin içinde bakmadığım yer kalmadı. Bildiğin koltukları filan ters çevirdim, dolapları, gardolapları döküp saçtım. Çoluk çocuğu kaldırdım yok. Acaba dedim kapı açıldı da aşağı mı indi. 8 kat aşağı indim yok. 4 kat yukarı çıktım yok. Sitenin grubundan kedim kayboldu ahan bu da fotoğrafı olur da birinizin evine gelmiştir. Söylemeyip kediye çökenin taallukatını sikerim lan dedim. Konu komşu da bi tedirgin oldu durduk yere. indim kapıcıyı kaldırdım güvenlik kameralarını izliyorum yok. Dışarı çıktım arabayla yakın siteleri geziyorum gözlerim ağlamaklı yok. Artık kediyle geçirdiğimiz güzel zamanlar filan geçiyor gözümün önünden. Yol kenarına çektim bi sigara yaktım kaldırıma oturdum Bildiğin iki gözüm iki çeşme salya sümük ağlıyorum. O sırada polisler geldi. Ne geziyon bilader bu saatte dediler. Hıçkıra hıçkıra ke kek kedim kayboldu diyebildim. Fotoğrafını gösterdim. Boğazım düğümlendi. Başım döndü, gözlerim karardı, dizlerimin bağı çözüldü lan. Amma insaniyetli adamlarmış anons etttiler lan. 3 aylık gri kedi kaybolmuştur, sarı gözlü gri kedi tesbit edilmesi halinde ivedi Bilgi dediler. 3-4 ekip kedi aradı lan adamlar. En son artık iyice umudu kestim boynum bükük Eve döndüm. Oyuncaklarına filan bakıyorum. Elim titreyerek çıngırağını aldım. Tam o sırada arkamdan ayaklarıma sürtündü. Bi sevindim bi sevindim. Ağzını yüzünü gözünü öpüyorum kızımın. Dünyalar benim oldu resmen. Neyse şu an saat 03:00. Tam 4 saattir kedi arıyorum. Kuzumu koynuma koydum beraber yatıyoruz. Elleşmeyin.
evdeki bireylere sövmeye sebep olabilir. amk salakları sanki ağustos sıcağı var camı sonuna kadar açıp uyuyolar üssten açsan ne oluyordu amk. sabır sabır. şu evde yaşamaktan katil olacağım . iş güç de yok ki defolup gideyim.
neyse ki kedinin sonunda bulunacağı hikayenin ilerleyişinden anlaşılıyordu da bizi de ağlatmadı. çok geçmiş olsun.
--kamu spotu--
yaz da geldi camlarınıza kedi sinekliği taktırın kapıya dikkat edin kaçarlarsa paramparça oluruz.
lütfen gitmez kaçmaz atlamaz düşmez diye kedilerinize güvenmeyin. kediye güvenilir mi zaten saçma.
--kamu spotu--
Kedimi bir gün yıkamaya karar vermiştim çünkü odama sıçarken yakaladım tekmik atayım derken kendi bokunun üzerine düştü malum heryeri bok oldu neyse ben bunu götürdüm banyoya girince anladı hayvan mouvvv mouvvv diğe bağırmaya kucağımdan sırtıma çıkıp kaçmaya çalışıyor o hırsla küfür ediyorum hayvana, banyonun kapısını kapadım açtım fıskiyeyi (su ılık) ver Allah suyu ver sabunluyorum suyu basıyorum, sabunluyorum suyu basıyorum fıskiyeden kaçmaya çalışıyor zor nişan alıyorum her yer su oldu ibnenin yüzünden neyse kuruladım ibneyi gittim salona koydum (bir hayvanın s.kicekmiş gibi sana bakmasına o zaman şahit oldum) banyoyu topladım yemek yedim geldim hayvan yok evi dolaştım yok pisi diyorum yok açık pencere falanda yok hayvan kayboldu ben bunu 2. derece aramaya başladım (yorgan araları çekyat altları) yok aradan 3 saat geçti salona geldim oturuyorum düşünüyorum sonra tıkırt diye ses geldi çekyatın altından kaldırdım baktım meğersem battaniyenin arasına girmiş titriyorum pişmanlık saldı her yerimi aldım bunu aspirin verdim bir daha kuruladım koltuğum üzerine battaniye ile kundaklayıp koydum düzel bir kaç saat sonra ibne gene beni deli etmeyede devam etti.
Ilk seferinde çok korkmustum. Pencerenin kolunu vura vura açmayı oyun gibi görmüş. Sonra da aşağı düştü. Onu yerde kipirdamadan gördüğüm anı unutamam. Kürek kemiğinin arasına bir şey saplandı.
Bir sabah uyandığımda kedimin olmadığını fark ettim. Tüm evi, koltuk altlarını arkalarını, dolap içlerini delirmiş gibi aradım. Evde olmadığını anlayınca apartmanın içine koştum, misafirliğe gitmeye bayılırdı, çaldım tüm kapıları, yoktu. Kendimi sokağa attım, saatler sonra yollarda onun adını söylerek ama ağlayarak geziniyorum. 16 yaşından sonra annem ve babam bile görmemiş ağladığımı, kolumu bacağımı koparsınlar ağlamam insanların karşısında ama öyle bir acı çekiyorum ki artık durduramıyorum kendimi. Böhühühü kedimi gördünüz mü diye elimdeki telefon ekranını insanlara uzatıyorum, yok. Artık akşam olunca giriyorum eve, oturup hiç susmadan ağlıyorum. gök gürültüsü duyunca yanıma sokulurdu çok korkar o sokaklarda ya köpek parçaladıysa, ya açlıktan ölürse. Neler neler getiyorum aklıma, aklıma bunları getirdikçe de daha çok ağlıyorum. Eve sıçardı, yemeğimi onunla paylaşır aç kalırdım, yüzüme oturup uyurdu diye düşünemiyorum o an. Elimde ayağımda oluşan tırmık izlerini bile görmüyor gözüm. sonra bir gece o olay oluyor. Arka bahçeden sesi geliyor, gece vakti kaçıp gidiyor. nikah masasında terk edilsem bu kadar koymaz.
derken ertesi gün kapımın önünden geldi çıngırak sesi, karşımdaydı. ağzında bir karış çamur, tüm vücuduna yapışmış garip bitkiler eşliğinde farklı bir canlıydı artık. kilosu 20 tl olan mamaya bile burun kıvıran piç kurusu gidip çamurlu şeyler yemişti.
iyi yönleri de var elbet. kumunu beğenmeyip şımarıklıktan evin ortasına sıçmaz mesela kediniz. ayy onu yemem demez, peynir, pırasa ya da menemen falan ayırmaz yer bir süre. olgunlaşır piçler.