- oyuncak olan fare ile deli gibi oynayıp, sonra da aynı fareden aynı hızla korkup kaçması.
- kendince bir takım siluetler görüp kovalaması ve tabi onlardan korkup kaçması.
- pencere pervazına büyük bir ustalıkla koltuğa zıplayıp çıkması ama dönüşte aynı yoldan geri inememesi.
- kucağıma oturunca elimi sevmek için sırtına değdirir değdirmez, 'ha, sen miydin!' diye irkilmesi.
- balkona çıkınca kuş cıvıltılarını duyup, onları göremediği için delirmiş gibi hareketler yapması.
daha çok var, geri döneceğim.
büdüt 1: aradan çok zaman geçti, daha da garip şeyler oldu.
- silkinmek için kafayı ve gövdeyi sallarken* sehpanın bacağına çenesini vurması, akabinde kal gelmesi.
- banyodaki dekor amaçlı ufak taşları tek tek pati darbeleriyle aşağı indirmesi.
- mutfak kapısını açayım diye içeriye oyuncağım kaçtı numarasını yapması. patisiyle kapının altından içeriye ufak oyun kağıdını mütemadiyen ittiriyordu yahu*.
- yaş mama için on saat yırtınarak bağırması, ama gıcıklığına iki dil alıp bırakması.
- patisini suya daldırması, sonra da o patiyi yalayarak su içmesi.
- poşetlerin içine girip sanki dünyanın en rahat yeriymiş gibi orada uyuması.
- alakasız anlarda hafıza kaybı yaşıyormuş gibi gelip sizi koklaması.
- özenle yaptığınız yuva dışındaki her yerde uyuması, özellikle de sizin yatağınızda.
- kendisine gizli bir yer belirleyip, aşırdıklarını ( çoraplar, kola kapakları, çikolata paketleri.. ) oraya taşıyıp stoklaması.
- elinize aldığınız her şeyi illa gelip koklamak istemesi, her yediğinize ortak olması.
- kahkahalarla gülmenize sebep olan yüz ifadeleri ve takındıkları tavırlar; ortalıktan kaybolmuştur ve siz seslenirsiniz ismiyle. evin garip bi köşesinden uykulu mahmur bir ifadeyle gelir, karşınıza geçer ve "yine ne var aq bi uyutmadınız yaw" ifadesiyle size bakar. yaşadıkça anlıyorsunuz. tüm gariplikleri onları daha candan sevmenize sebep olur.
evde sandalye kavgası yapıyoruz küçük hanımla. o sandalyede ne var bilmiyorum ne zaman ona otursam sırt kısmına tırmanıyor ve beni patilemeye başlıyor, resmen itiyor. kalkıyorum sandalyeden kendisi yayıla yayıla yatıyor üzerine, "burası benim" bakışı atarak. sandalyenin yerini değiştirdim, yine aynı şekilde davrandı. cidden garip. *
10 yıl bahçemizde beslediğim kedimin gariplikleridir.
benden başka hiç kimseye güvenmez ve yaklaşmazdı.
doğum yaptığı zaman yavrularının yanına kimseyi yaklaştırmaz, yaklaşana tıslayarak saldırgan bir tavır alırdı. sadece benim yavrularını sevmeme izin verirdi.
geceleri yattığım odanın penceresine sıçrayıp orada yatardı.
ne zaman çağırsam nerede olursa olsun, sesimi duyup koşarak yanıma gelirdi.
merdivenleri çıkarken benimle yarışır, beni hep geçerdi.
balkonda bıraktığım ayakkabılarımın üzerinde yatmayı çok severdi.
karşımda oturur, benim konuşmamı sessizce dinlerdi. konuşmam bittiği zaman tek bir miyavlamayla bana cevap verirdi. ona şarkı söylerdim keyifle dinlerdi.
bir keresinde bahçede bir fare yakalayıp önüme koydu, onunla kendisi gibi oynamamı istedi. böyle yapmaması için ona çok kızdım ve bağırdım. bir daha asla böyle bir şey yapmadı.
sonunda yaşlanıp öldü ve ölümünü benden gizledi...
annemin kedime karşı gariplikleri: kedimi hiç sevmezdi. ona ''pissi'' diye ad taktı. kedimi ve yavrularını benden uzaklaştırmak için her yolu denedi. ama başarılı olamadı. yavrulardan birisi elimi tırmaladığı için beni kuduz aşısına bile götürdü.
babamın kedime karşı gariplikleri: kedime leblebi yedirmeye çalışırdı. söylediğine göre çocukluğunda kendi kedisi leblebiyi çok severmiş. ayrıca kedimi aniden korkutup onun havaya sıçramasından pek keyif alırdı.
mahalle çocuklarının kedime karşı gariplikleri: kedimin yavrularını önce sever sonra onlara eziyet ederlerdi. yavru kedilerimi kaçırırlardı. ben de daha sonra doğan yavruları evcilleştirmeyip vahşi yetişmelerini sağladım. böylece sorun çözüldü.
komşularımın kedime karşı gariplikleri: komşu kadınlarda kedimi hiç sevmezdi. kedimi fare tutması için ödünç isteyenler bile olurdu. kedimin doğum yapacağını onlar benden önce farkedip benimle dalga geçerlerdi....
- zıplayarak koşması
- kalkınca koltuguna oturması, inatla hemde.
- pc ekranındakı imleci yakalamaya çalışması, yakalayamayınca da sinirlenip ekrana vurmusı
- tuvalette birisinin olduğunu anlayınca kapı altından elini sokması, amacın ne?
- hızla koşarak gelip bacağına atlaması tutunamayınca düşüp aynı hızla geri kaçması.
gelip vurup vurup kaçması, eli de ağır lan *
okuduğunuz gazetenin/ kitabın üzerinde gelip oturması
kapı koluna iki patisiyle asılı kalması
kendini odaya kapatması, almak istediğimizde gelmemesi*
evin kapısını açık bulduğu an çıkacakmış gibi yapıp paspasın üzerinde gezinip gelmesi
bulduğu her kutunun içine girip oturması
şaşırınca kafayı yamultup bakması
23-24 yıldır ailecek kedi besliyoruz. hacı abiler en piskopat kediyi bile yola getiririm en arsızını umursamazını bile arkadaş ederim kendime o kadar hakimimdir. lakin bu arkadaşlar bazı geceler (1 i depreme denk gelmiştir) içlerine şeytan girmişçesine karakter değiştiriyor. ömrü hayatımda 30dan fazla kedi baktım 5 tanesi bütün yasamları boyunca yanımızda kaldılar. o karakter değişimlerine 3-4 defa şahit oldum. hayatımda hiç bu kadar korkmadım. depremin olduğu gün evde 3 kedi var koridor epey bir uzun gecenin 3 ü falan kediler birbirine kitlendi bakışıyorlar sadece hırlama yok 30-40 saniye bakıştıktan sonra 3 kedi birbirine öyle bir girdi ki ben arada gazi oldum çıktım. kediler anne - yavru - torun şeklinde normal zamanda aşırı sıcak kanlı kuyruğuna bassan gıyk bile demeyecek kediler. o gece sağ bacağımı az daha sakat bırakacak şekilde parçaladılar. bildiğiniz sağ bacağımın üstünde 3 lü savaş yaptılar bi tanesinin dişi etimin içinde kalmıştı. etimin içinden çıkan 4-5 tırnağı iplemiyorum bile. o gece 3 kediyi zorlukla 3 ayrı odaya kitledim sabahı anca ettik. ertesi günü tırsıyoruz evde gene harp çıkacak diye saldık bunları (her yerleri kan revan içinde bu arada) birbirlerini yalıyor şerefsizler. olan bize oldu iyi mi?
her hapşırdığımda miyavlayan bir kediye sahibim.
ben "çok yaşa" dediğine yoruyorum.
şahit olan kuzenime göre ise "yavaş ol hayvan uyuyoz burda" diyormuş.
hiç de bile öyle demez benden daha mı iyi bilecek.