bağlanmayacağım der hatta bağlanmaktan korkar, elinize fırsat geçse bile bir tanesini dahi eve sokmazsınız.
sırf ölürse üzülürüm, acı çekmek istemiyorum diye kaçarsınız...
aç kalanını görmezden gelir, yolunuzu değiştirirsiniz her seferinde.
ve bir gün;
annesinin terk ettiği yavruyu bulursunuz;
bilirsiniz anne terk etmiş ve götürdüğünüzde kabul etmemişse yavrunun öleceğini anlamıştır anne,
yavru doğum kusurludur.
Ama bu sefer bırakamazsınız.
eve alır bir ay boyunca veteriner veteriner gezip yaşatmaya çalışırsınız.
başında beklediğiniz bir gece yarısı yavaşça son nefesini verir yavru...
sabaha kadar ağlarsınız.
bu yaşınıza kadar acıdan kaçmanız artık son bulmuştur. yüzleşirsiniz.
ve yavruyu defnettikten sonra barınağa gidip, terk edilmiş bir anne ve 3 yavruyu da alıp eve gelirsiniz
birer birer sahiplendirip, birini kendinize bırakırsınız.
işte böyledir yavru kedi sevmek.
bazen hayatın gerçeklerinden, yaşamanız gereken şeyleri yaşamaktan, kaçamayacağınızı
bir kedi yavrusundan öğrenirsiniz...