Kedi beslemek çok meşakatli bir eylemdir. Kedinin maması ayrı, suyu ayrı, kumu ayrıdır. Bunlar masraflıdır da. Surekli ilgi de gostermen lazim. Bir de mutfaga girmesin!
kedi sahibi olunmuyor. he sen cok icselleştirip olduğunu sanabilirsin. öncelikle burayı foruma çevirdiğin için teşekkür ederim.
hiç bir zorluğu yok sadece o can sana emanet ve canının istediğini söylemiyor ya da bir yeri ağrıyorsa anlamayabilirsin vicdanlı ve dikkatli olduğun sürece hiç bir zorluğu yok.
kumu kokuyormuş ulan tuvaleti kullandıktan sifonu çekmezseniz tabi kokar. her sıctıgında o bok çiş ya da alınacak.
pahalı mama kaliteli değildir ne yemeli araştır uygun mama yedirirken yanına bir de besin değerine gore pahalı mamayı karıstır sankı kendınız de asırı sağlıklı beslenmıyorsunuz.
dışarıdan insanların size pis bakacağını unutmayın, evinize gelmek yemek yemek istemeyecekler karşılıksız sevemeyen insan cok da umrunuzda olmasın anasını satayım.
Sabahın üçü beşi demez sıkıldıysa düşük volümlü bir miyavlamayla tepenize çıkar, patisini yüzünüze koyar, elinizi ısırır yalar vs. ve muhakkak uyandırır sizi. Sonra siz uykunun en tatlı yerinden kalkar bu arkadaşı iki sever okşarsınız ama o görevi tamamlamanın gururuyla çeker gider ya da kıvrılır uyur siz de mal gibi kalırsınız. https://galeri.uludagsozluk.com/r/1532395/+
Kulzos'ta kedi başlığı altında lake of the hell isimli yazarın entrysinden bir alıI yapacağım çünkü bu konuyu güzel açıklamış.
- sahipleneceğiniz kedi evin bir ferdi değil, evin sahibi olacak. her şeyi ona göre düzenlemek zorunda kalacaksınız. nasıl ki bir bebek doğunca o evin her yeri o bebeğin gelecekteki hayatına göre şekilleniyor, kediyi eve aldığınız andan itibaren bu da böyle olacak. iki gün sonra \"yaae kuma değil de, benim pantolonun üstüne işemiş gene\" diye zırlamayın, bunun yerine kumunu daha sık temizlemeye çalışın.
- evdeki bütün odaları, mutfağı, *koridoru ve tuvaleti tüy kaplayacak. halı yerine kilim seriyorsanız, onları da sermemeye başlayacaksınız çünkü kilimleri tüyden temizlemek oldukça zor bir iş. \"her yer tüy oldu gene yaae, sıçıcam artık böyle işe\" demeden önce oturup soluklanın ve tüyleri kısaltılabilen bir türe mi sahip olduğunuzu araştırın.
- etrafınızda temizlik delisi arkadaşlarınız varsa, evlerine gittiğinizde size mumya gibi bakacaklar. çünkü üzerinizdeki tüyleri yalnızca siz görmemeye başlayacaksınız bir süre sonra. böyle arkadaşlarınız varsa, onlarla iletişiminizi kesip kesemeyeceğini düşünün öncelikle. sonra saçma sapan kararlar alma noktasına gelmeyin (\"kediyi mi evden atsam yoksa x\'in evine gitmesem de dışarıda görüşmeyi mi teklif etsem?\")
- \"olm, çok basit lan. kumunu, mamasını, suyunu hazır ediyorsun, bu kadar\" diyen zevzeklerin sözlerine inanmayın. yavru olarak sahiplendiyseniz aşıları olacak gırla; biraz büyüyünce kısırlaştırıp kısırlaştırmama kararını vereceksiniz ve her iki kararda da masraflarınız artacak; yabancılardan hoşlanmayan bir kediniz olursa, veterinere götürebilmek bir zulüm haline gelecek; hiçbir insanla arası iyi olmayan bir kediniz olursa, tırnaklarını kesemeyecek, bütün koltukların kollarını tek tek parçalamasını sessiz sedasız izlemek zorunda kalacaksınız.
- \"kediler çok iyi huylu yaae, otur otur, kalk kalk\" diyenlerin ağzının ortasına topuğunuzla vurun. kediler çevrelerindeki insanları bir süre sonra büyük kediler olarak görürler ve otoritelerine boyun eğmek zorunda kalırlar. ama bu demek değildir ki atarlanmayacak, \"sen benim kim olduğumu biliyor musun?\" pozlarına bürünmeyecek. dakikalarca kendini sevdirdikten sonra ters takla atıp zıplayarak yüzünüzü tırmaladığında, o kediye karşı iyi duygular hissetmeyeceksiniz. aklınızda olsun.
- \"istemediğim bi\' şey yaparsa döverim, aklı başına gelir\" diyenleri kodese atmak lazım (cezaevine kodes deyince gelen özgüven). kediler sizin onlara şiddet göstermenizden etkilenmezler. büyük kedisin sen onun gözünde, otorite zaten sende. ama boşluğunu bulduğunda, senin istemediğin, her yaptığında sinirlenip bağırdığın davranışları daha sık yapmaya başlayacak. böylece kazanan gene o olacak. hem şiddet gösterenin \"gücünün yettiğine\" diye bir kıstası olamaz. bugün kedisini döven, yarın sokaktaki herkesi kurşuna dizebilir. şiddet, şiddettir. hayvana şiddet uygulayınca ismi çiçek olmuyor, gene şiddet oluyor.
- kısırlaştırmaya karar verip bunu uygulattığınızda, sorumluluğunuz daha fazlalaşacak. evdeki kedi sayısının 1\'den fazla olduğunu düşünürsek; mamayı ayrı ayrı koymak zorunda kalacaksınız. gramaj kontrolünü iyi yapmanız gerekecek. kısır kediler sık acıkır, \"mama versene lan artık kuruduk burda\" diye üzerinize atlayacaklar, gecenin köründe bağıracaklar. \"kısırlaştırmamış mıydık bunu biz ya, neden bağırıyo ki?\" diyerek salağa yatmayın. kilosuna dikkat edin çocuğun.
- \"tatile giderken ayşe\'ye ya da ahmet\'e bırakırız yaae, n\'olcak ki?\" diye düşünmek en büyük hatalardan biridir kedi sahipleri için. çünkü o ayşe ya da hakan\'ın ya bir işi çıkar ve şehirdışında olurlar ya da tam sizin tatile gideceğiniz hafta misafirleri gelmiş olur. evinizin anahtarını verip onların kediye göz kulak olmalarını istemek daha da zor bir karar. sonuç olarak; uzun süreli tatile çıkmak bir hayal olabilir sizin için. aklınızda bulundurun.
-gecenin kör saatinde kolunuzun, bacağınızın ısırılması.
-hırt hırt kum eşeleme sesleri ve odanızı kaplayan mis koku.
-ne yaparsanız yapın evdeki diğer fertleri sizden fazla sevmesi.
-kafanıza basarak diğer tarafa geçmesi ve bunu yaparken gayet rahat olması.
-bazı zamanlar evde at koşturuyormuşçasına ses çıkaran şekilde hoplayıp zıplayarak, kimi zaman bağırarak evde cinayet işleniyormuş havası yaratması...
sonu gelmez.
ama çokta güzeldir kedili bir insan olmak.
uyurken göbüşünü, patilerini, yanaklarını, kulaklarını, gıdığını her yerini öpebilirsiniz.
başınızı ağırlık yapmayacak şekilde karnına koyup çıkan sesleri dinleyebilirsiniz. çok güzel oluyor. suratını tutar ağzını öpersiniz.
banyoya girdiğinizde çıkana kadar kapının kenarında sizi bekler.
taa evin aşağısından:
-oğlum, limoooon!
diye seslendiğinizde camda kendini göstererek size miyavlar.
güzeldir yani. herkes bir gün kedilenmeli ve kalan ömrünü onunla geçirmeli.
Uzun uzun yazabilirim ama başlıkta konu ile ilgili yeterli düzeyde genel bilgi var.
Ben Kedi sahiplenme fikri olup kararsız kalan kendine güvenmeyen insanların düşüncesi için bir şeyler ifade etmek isterim.
Herkes için aynı olacağını iddia edemem ama bir gerçek var ki bir zaman sonra hayatınızı kedim ve diğerleri olarak düzenliyorsunuz.
Bunu zorla yapmıyorsunuz kedi sizi dönüştürüyor. Gerçekten önemli olan ne bunu daha iyi anlıyorsunuz.
Düşmanca davranmayan el kadar hayvandan korkan ona kötü davranan insanlarla arkadaşlık etme fikrini gözden geçiriyorsunuz zira nasıl insanlar olduklarını sorgulamaya başlıyorsunuz.
Ben iki kişi ile tanıştım ve ikisi de kediler hakkında hem cahildi hem de peşin fikirliydi. Bu anlamda ikisini de bu şekilde ele aldım.
Yanlış anlaşılma olsun istemem mesele kedileri sevmek sevmemek veya onlardan korkmak değil. Eğer bir kadın cahil ve peşin hükümlü ise benimle zaten işi olmamalı.
Son söz olarak eğer şüpheniz varsa size yolo diyorum. Bu hayatı ne için ve kimin için yaşıyor olduğunuzu düşünün. Esas mutlu olması gereken kim, onlar mı Siz mi.
yatağınızda uyumak ister.
ortalıkta yiyecek birşey bırakılmaması (özellikle mutfak tezgahında dolanır) düzenli olmanız gerekiyor.
evin, özellikle oturma odasının en güzel köşesine o oturur.
haberiniz yokken durduk yere size salvolar atar.
en önemlisi uzun süreli bir yere gitmeniz gerektiğinde onu da götürmek zorunda kalırsınız yada birilerine rica etmeniz gerekir. öyle göründüğü gibi kolay bir sorumluluk değil.
kedi sahibi olmak bir evcil hayvan sahibi olmak isteyenin en rahat seçeneğidir.
misal, köpeğin hem gezdirme hem yıkama problemi var, balığın suyunu değiştirme sorunu var ki kum değiştirmeden kat kat daha zor bir iş, kuş vb hayvanların ses ve kafesi açtığında oraya buraya sıçma sorunu var, kafes temizliğini saymıyorum bile vs vs...
ama kedi öyle mi, arada bir kumunu temizle, iki haftada bir kum değiştir. maması suyu bittikçe koy yeter.
tabii yavruyken oraya buraya tırmanıp minik, incecik tırnaklarıyla canınızı yakması, tüy dökmesi, evin kralının o olması gibi zorlukları da var ancak kucağınıza alıp sevdiğinizde o mırıldanması ve bütün gerginliğinizi alması her şeye değer. hele ki bir de kış aylarındaysanız tadından geçilmez.
