artık insanların rahat rahat içki içemeyeceği endişesine kaptıran haber. hürriyet'in verdiği habere göre içki satan büfeci metin şahin içki sattığı için zabıtalarca tekme tokat dövülmüş.
enteresan bir şekilde hükümet tarafında kimsenin pek tepki göstermediği olay. olay, büfenin güvenlik kameraları tarafından kaydedilmiş ve televizyonda gösterildi. akşam vakti, büfeye 2 tane el sopalı organizma giriyor ve büfeciye dalıyorlar. ve bu adamlar zabıta görevlisi ve hala görevdeler. hükümette, devlette bu cesareti nereden buluyorlar diye sorgulayan yok. sadece chp uğraşıyor.
ve olaya yeni enteresan bir boyut daha ekleniyor bugün. amerikan büyükelçiliği konuyu incelemeye almış. ne alaka bilmiyoruz, hatta sanane demek istiyoruz ama diyemiyoruz. belki bizimkilerin de uyanmasına vesile olur diye umuyoruz.
abd'li yetkililerle görüşen chp'li yılmaz ateş'in alkışa değer tespiti ise şöyle:
"...Bana, Türkiye'deki insan hakları derneklerinin konuyla ilgili bir açıklama yapıp yapmadığını sordular. Ben de, onların ilgi alanının türban ve bölücü faaliyetler olduğunu belirttim..."
tipik bir hürriyet haberi.
tezkip konusunda rekorlara doymayan gazetenin acziyetini gösteren haber.
keçiörenden oturuyorum her akşam içiyorum.
hürriyete selam göööözzzzlerinden öperim.
hastane raporuna göre görevliler metin sahin'e çivili sopalarla saldırmış. bazı arkadaşlarımız belkide haklı bir tepki olarak efendim biz sabah akşam içiyoruz keçiörende diyebilir fakat sorun sizin içki içmeniz için satış yapan bir işyerinin saat 22.45'te (ki izmirde içki satışı sabahlara kadar olur)açık diye işyeri sahibinin dayak yemesi. dayak atan zihniyet zaten belli. onlar için insan hakları türban konusu, bu kadar. eğer biz içki içmeye devam etmek istiyorsak metin beyin arkasında durmamız gerek.
akp hükümeti ise herzaman olduğu gibi sessiz. dayak yiyen kişi bir alevi, dayak atanlar şeriat gelecek bütün alevilerin kökünü kazıyacağız diye bağırıyorlar.
bu memlekette hoşgörüden, insan haklarından ve düşünce özgürlüğünden, ne yazıkki inanç özgürlüğünden bile bahsetmenin anlamı yok. çünkü bu saydıklarımın hiçbiri yok.
olmaması dogal, ne trajik ki bunlar olmadığı için seslerini yukselten bir halkta yok benim meleketimde. bu ülkede ne yazıkki siyaset faşizm, aşırı milliytcilik, barbarlık üzerinden yapılıyor.
ne yazık, hepimiz ermeni olduk, papaz olduk, kürt olduk, alevi olduk, türban olduk onu olduk bunu olduk fakat bi türlü insan olamadık.
insanların olayın içki kısmına yoğunlaşmasıyla beni bir kez daha dumur eden olay. nedeni ne olursa olsun. zabıtalar bir esnafa sopalarla dalmışlar ve kimse tınmıyor.
(bkz: aloo)
(bkz: kendinize gelin)
bu zabıtaların mesleği neydi? sorusu aklıma geldi. ne zaman görsem adam dövüyorlar. onların görevi mahallenin huzurunu sağlamaya yardımcı olma diye biliyordum ben. pazarda, caddede her yerde adam dövmekle meşguller. içki içmedim ve asla içmem ama içki satana da içene de saygı duyarım. banane ister satar, ister içer, isterse nefret eder. ankara'da teksas'tan hallice yani. başa geçmeye çalışan silaha davranıyor tabi onlar öyle olunca elemanlarının sopaya başvurması çok normal.
tüm siyasi ve sosyal durumları bir kenara bırakarak, büfeciye dayak atma hakkını kendinde gören 2 şerefsiz itten bahsedilmesi gerekiyor. zira o 2 yaratığın yaptıkları hiç bir akıl ve mantığa sığmaz. içki satıyormuş, saat kaçmış, bunun haklılık veya haksızlılığından çok öte bu durumdur bu. o adam gece saat 9'da kapatmak zorunda olabilir ve içki satışı yasak da olabilir, değildir öyle ama olabilir, gene de hiçbir durum o itlerin davranışlarına anlam vermez.
ülkenin göz göre göre nasıl bir rejime sokulmaya çalışıldığının göstergesidir.akp'ye oy verenlerin bir kez daha düşünmesi gereken olaydır demek geliyor içimden fakat onlar oy verirken de düşünmedikleri için boşuna bir çabaya girmek istemiyorum.