bu adamın başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmemiştir muhtemelen.
küçük yaşlarda babası tarafından terk edilmiş.
dört kez lise değiştirmek zorunda kalmış; fakat hiçbirinden mezun olamamış.
ilerleyen senelerde eşi düşük yapmış.
birkaç yıl aradan sonra da eşini trafik kazasında kaybetmiş.
tüm bu olumsuzluklara rağmen işine odaklanmış ve seviyesini hiç düşürmemiş bir aktördür.
bizim gereksiz ünlülerden biri onun yaşadıklarının çeyreğini yaşasaydı, katıldığı her programda salya sümük ağlayıp insanların duygularını sömürürdü.
bu dünyaya ait olmadığını düşündüğüm, çocukluğumdan bu yana her zaman ilgiyle takip ettiğim, hayalimin nirvanasındaki aşık olduğum erkek tipi olmasının yanında, Masum,yumuşacık bakışları ile her daim iç ısıtan, yaşına rağmen oyunculuğu ve karizmasından bir şey kaybetmeyen,salt oyuncu kimliğiyle kendi hayatının çok acı dönemlerini mütevaziliği ve hayata bakış açısıyla atlatabilmiş nadir insanlar biri kendisi.
bunca şöhreti ve acıyı aynı anda gayette dengede tutmaya çalışarak kariyerine hala başarılı devam edebilmesi de cabası...
Kısacası etkilendiğim tek insan kendisi.
Ayrıca söylemeden geçmeyelim. bu adamın hiç yaşlanmadığına dair rivayetler var. geçen onca yıla rağmen nasıl bu kadar karizma olabiliyor anlamış değilim.
(bkz: sinan engin) ile aynı yaştadır.
tıpkı johnny depp ile ahmet çakar'ın yaşıt olduğu gibi.
tıpkı brad pitt ile mustafa avkıran'ın yaşıt olduğu gibi.
dünya garip bir yer valla.
yürüyen karizma mına kodumun evladı.. bi yaşlanmadı gitti. mütevazılık desen almış başını gidiyor.. gel de sevme şu adamı. gelin dostlar bugün bu adamı övme günü ilan edelim ve herkes keanu reeves hakkında ufak entry girsin.
"Erkeklerin eşlerini el üstünde tutmak yerine fahişe gibi giydirdiği,
Haysiyet ve onur kavramının bulunmadığı,
Verilen sözlerin tutulmadığı,
Kadınların çocuk, erkeklerin aile istemediği,
Züppelerin babalarının parasını yerken kendilerini başarılı saydığı ve biraz güce sahip bir babanın size hiçkimseymişsiniz gibi hissettirdiği,
insanların elinde shot bardaklarıyla Tanrı'ya inandıklarını söylediği ve din anlayışının bir nebze bulunmadığı,
Kıskançlık kavramının utanç kaynağı sayıldığı ve alçak gönüllülüğün dezavantajlı olduğu,
insanların aşkın ne demek olduğunu unuttuğu ancak buna rağmen en iyi partneri aradığı,
insanların hiç para ve zaman biriktirmeden arabalarının en küçük çiziğini tamir ettirdiği,
Değer yoksulluklarını ancak pahalı bir arabanın saklayabildiği,
Oğlanların paralarını gece kulüplerinde harcadığı ve bu yüzden kızların onlara aşık olduğu,
Kadınların ve erkeklerin artık tanınamaz olduğu ve buna seçme özgürlüğü denildiği ve farklı bir yol izleyenlerin yobaz olarak adlandırıldığı dünyanın bir parçası olamam.
Ben yolumu seçiyorum ancak aynı anlayışa sahip olmayı en çok dilediğim insanlardan bunu görememek çok acı..."