binlerce insan kaçan gol sonrası dövünürken, üzülürken olaya daha farklı bir açıdan bakarak bizleri düşünmeye sevk eden kişilerdir bunlar, hayatımızın her hangi bir döneminde kaçırdığımız fırsatlar sonrası ağlayıp zırlamadan hemen önce aklımıza gelmesi gereken insan tipidir bu forvetler.
ülkemizde sayıları az olmasına karşın yutdışında sayıları oldukça fazladır. hatta yurt dışında gol attıktan sonrası kızgın bir surat ifadesiyle koşan forvetler bu durumu daha ironik bir hale sokmaktadır. hatta bu olayın altı kazındığında şike iddalarına doğru bir yol almamız dahi söz konusudur.
(bkz: yok artık lebron james)
çimlere secde vaziyetinde kapanıp 10-15 saniye beklemek ve akabinde ağzına çimlerin arasından solucan kaçmış gibi bir yüz ifadesiyle yerden kalkıp kendi yarı sahasına doğru ağır tempo koşu yapmak gibi klişelerden sıkılmış, saha içersinde rahat, rahat olduğu kadar da kaşar topçu kişisidir.
takımı sekiz sfır önde olup, tek golü bile bulunmayan forvettir. içinden onun bunun çocukları, defans bile iki gol attı ben hala atamadım, ananızı... gibi şeyler geçirir.. ahh neler yapacaktır, bir gol atsa.
sahte bir gülümseme yapmıştır. neden sahte? çünkü sadece ağız kasları hareket eder. gerçek bir gülümsemede ise gözler de hafif kısılır. nasıl ki soğuk bi espiri yapıldığında "ha ha" diye ağır bi alaycı gülüş oluşuyorsa burda da aynı durum geçerlidir. kişi kendisiyle hesaplaşıyor, düştüğü durumun acizliğini düşünerek istem dışı bi hareket yapıyor.
beşiktaş' ta oynarken feyyaz uçar' a beşiktaş taraftarı ilk yıllarında çok kızarmış, çünkü feyyaz gol kaçırdıktan sonra hiç üzgün görünmezmiş. sonraları, tepkiler artınca, başını ellerinin arasına almaya, yüzünü ekşitmeye başlamış ama ilerleyen yıllarda açıklama yapmaktan da geri kalmamış: ' forvet dediğin kaçırır da atar da, kaçırsam da her an atabileceğimi bildiğimden üzülmüyordum. '
önündeki gol fırsatlarının farkında olduğu için üzülmeyen forvettir.