şu an hem karadeniz'in doğusunda hem de türkiye'nin genelinde hangi siyasi görüşten olursa olsun herkesin sevdiği ve iyi andığı birkaç insandan biri. kendisi bir solcuydu, bir devrimciydi fakat buna rağmen ülkücüsü de dincisi de ulusalcısı da bilumum solcusu da onda birleşebiliyor, onun şarkılarıyla hüzünlenip onun şarkılarıyla coşabiliyor. kazım'ın da dediği gibi bir şey üretti, adı da sevgiydi herhalde insanlar da o sevgiyi paylaştı, paylaşıyor, paylaşacak.
bu kadar pis bir dünyada fazla temizdi demek ki erkenden aldılar bu dünyadan ama 34 yıllık kısacık ömründe bile insanlığa güzel şeyler bırakabildi.
Vakitsiz gide. Söylüyor musun o güzel sesinle ordakilere de?? Ama kızgınoz sana!! Biz hak etmedik mi seninle birlikte yürümeyi, birlikte söylemeyi. Acısı eksilmeyen hafiflemeyen insan.
bugün ölüm yıl dönümü olan güzel insan. ölümünün üzerinden 10 yıl geçmiş. tam 10 yıldır eski şarkılarını hiç bıkmadan dinletebilen nadir insanlardan. karadeniz müziklerini sevdiren, kendi tarzını kabullendiren değerli abimiz. keşke ölüm seni bu kadar erken yakalamasaydı, keşke yeni doğacak şarkılarına bu kadar erken veda etmeseydik. ve 10. yıl anısına ;
halkevleri tarafından "yaşamı ve doğayı savunmak için yeryüzüne şarkılar" başlığıyla ve kazım koyuncu anısına düzenlenen etkinlik, 26 haziran'da istanbul maçka'daki küçükçiftlik park'ta yapılacak. katılımcılar;kardeş türküler, bulutsuzluk özlemi, ilkay akkaya, marsis, bayar şahin, pilli bebek ve burcu yeşilbaş dayanışma göstererek sahne alacak.
kazım koyuncu anasına bir başka etkinlik ise 25 haziran akşamı (bu akşam) abbasağa parkı'nda yapılıyor. park içinde konserler, film gösterimi, forum, takas şenliği yapılacak, yeryüzü sofrasında iftar açılacak.
ve kazım'ın muhteşem bir sözü ile cümelerime son veriyorum;
--spoiler--
bu arada; hiç başımızdan eksik olmayan gökyüzüne, günün karanlık saatlerine, ara sıra kopsa da fırtınalara, bir gün boğulacağımız denizlere, eski günlere, neler olacağını bilmesek de geleceğe, kötülüklerle dolu olsa bile tarihe, tarihin akışını düze çıkarmaya çalışan tüm güzel yüzlü çocuklara, donkişotlar 'a, ateş hırsızlarına, ernesto "çe" guevara'ya, yollara-yolculuklara, sevgililere, sevişmelere, sadece düşleyebildiğimiz olamamazlıklara, üşürken ısınmalara, her şeyden sıcak annelere, babalara ve tadını bütün bunlardan alan şarkılara kendi sıcaklığımızı gönderiyoruz. kötü şeyler gördük. savaşlar, katliamlar, ölen-öldürülen çocuklar gördük. kendi dilini, kendi kültürünü, kendisini kaybeden insanlar, topluluklar gördük. yanan köyler, kentler, ormanlar, hayvanlar gördük. yoksul insanlar, ağlayan anneler, babalar, her gün bile bile sokaklarda ölüme koşan tinerci çocuklar gördük. biz de öldük. ama her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik. teşekkürler dünya."
bir cumartesi tatil gününün vermiş olduğu rahatlıkla sabahın öğlene yakın geç saatlerinde uyanmış, karadeniz kanallarından birinde kazım'ın artık en derin uykuya daldığı haberini acı bir şekilde almıştım 25 haziran 2005'te.
kazim'ın ruhumuza işleyen melodileri eksik kalacak, haklı isyanlarından da mahrum olacaktık artık.
bu duruma alışmak kolay olmasa da kazım'sız geçen 10 seneden sonra memleketin hala onun isyan ettiği düzensizliklerle dolu olduğu, onun belki de kaderini değiştiren çaycı bakanlar gibi aptalların günümüze modernize olmuş halleriyle geleceğimizi belirlemeye yönelik kararlar aldığı gerçekliğine dayanarak çekip gitmenin ne kadar güzel olduğu fikrine kaptırıyorum kendimi. ama bu düşünce kazim burada olsa bir ''savaş'' halini alacak ve o'nunla pes etmenin değil mücadelenin ruhunu ortaya koyacaktık. işte kazim bu ruhu ortaya koyabilecek incelikte ve dirençte bir insandı. son anına kadar bütün bu saçmalıklara karşı koydu. olduğu gibi yaşadı.
Bugün 17 yaşındaki gençler kazım bu dünyadan göçerken 7 yaşında birçok şeyi, en azından Kazım'ı, bilemeyecek yaşta idi. ama bugün kendileri Kazım'ı tanıyor, melodilerine kulak veriyor, dünya görüşünü benimsiyorsa Kazım'ın genç yaşına rağmen ortaya koyduğu bu duruş yıllar geçse de karşılık buluyor demektir.
işte yaşayacak olan kazım'ın şarkılarıdır. kazım'ın fikridir. Kazım'ı yaşatacak olanlar ise onun yolunda olanlardır.
Engin hepileri'nin başrolünü oynadığı yağmur:kıyamet çiçeği kazım koyuncu'nun hayatını anlatıyor.güzel ve etkileyici bir film olmuş.baktığı her yeri para olarak gören insanlar yüzünden insan sağlığı ,hayatı beş para etmiyor.çernobil yüzünden karadenizde her ailede mutlaka bir kanser hastası var.kazım koyuncu bir tanesi sadece.ölüm yıl dönümü vesilesi ile izlenebilir.