ölmüş yazar. yazık olmuştur adama. üzüldüm gerçekten. ahmet çakar'a da üzüldüm. şimdi ne yapacak kankasız. yazık lan. bir dönemimize damga vurmuş herkes yavaş yavaş gidiyor. ahmet çakar, kazım kanat, bir eleman daha vardı adını unuttum spor programlarında kapışırlardı falan hem eğlenirdik hem de futbolla ilgili birşeyler öğrenirdik. gitti yazık adam. toprağı bol olsun. renkli adamdı. kuru bilgiden ziyade eğlendirici şeylerde anlatırdı. çok üzüldüm.
ne diyorum lan ben?
hiç ölmeyecek sanılan insanlar vardır ya. işte o kazım kanat tı benim için. bir kaç kez aynı ortamda bulunup sohbet etme imkanı yakalamıştım kendisiyle. beşiktaşlı bir yazar olduğu için çoğu kez yaşadığı haksızlıkları ve alçaklıkları anlatıyordu o zamanlarda. mütevazi, alçak gönüllü, düşünceli ve ne yaptıysa beşiktaşı için yapmış bir adamdı. allah rahmet eylesin. allah o'nu baba hakkılara, şeref beylere kavuştursun.
hani derler ya; hakkında bu kadar entry girilince öldü sandım diye.. aynen o duruma düşüyorum şu an...
bugün ne internete, ne tv ye, ne de sözlüğe bakabildim doğru dürüst. aha bunları yazmadan 5, bilemedin 10 sn. önce öğrendim öldüğünü. huzur içinde yatsın. kendisi türkiye'de üslubunu kabul ettirmiş sayılı yazardan biriydi. konuşmaya başladığı an herkesi kabuğuna kaçırtan ahmet çakar'a muhalefet olmasıyla kalbimde ayrı bir yere sahipti. lan televizyon ekranı işte, göt olmayayım düşüncesiyle ahmet hocaya çıkış yapamayan eziklerin yanında dobra dobra konuşan adamdı. her yazısının sonuna dikkat! çekerdi, dikkat ederdik. bazen lafı gediğe koyar, esas duruşa geçerdik. kendine "ben yarım adamım" derdi bazen, nerdeyse öyleydi zaten.. ama sağlık sorunları yüzünden, karakterinden değil. hoşçakal kazım baba... ruhun şad, toprağın bol olsun..
her cuma günü ilk yaptigim is, sabah'in sayfasina girip yazilarini okumakti. bir besiktasli olarak severdim kazim abiyi. artik cuma günlerimin ritüeli degisti ve yazilari yayinlanmayacak ve eksikligini hissedecegim biliyorum! allah rahmet eylesin ve mekanini cennet eylesin...
sanırım ölüme karşı lance armstrong ile en fazla direnci göstermiş kişidir kazım kanat. futbol yorumlarını pek beğenmesem de kendisinin ayrı bir sempatikliği vardı. allah rahmet eylesin beşiktaş'lı değilim ama beşiktaşlıların özleyeceğini düşünüyorum. son olarak ölüme karşı gösterdiği direnç için
Allah rahmet eylesin. Herkesin futbolcuları büyük, küçük diye adlandırdığı zamanlarda o soyadlarıyla konuşurdu. Futbola ve içerisindekilere saygı duyardı. Allah taksiratını affetsin.
en beğenilen entrymin konusunu oluşturan kazım baba, hep o kadar iyi ve hayat doluydun ki hastalığın hiç aklımıza gelmezdi yıllardır. huzur içinde uyu.
hakkında bu kadar entry girilince öl.....
korktuğum başıma geldi evet. kanser gibi bir hastalığı yendikten sonra zatüreden ölmesi... diyecek pek te birşey yok aslında. tam anlamıyla bir yorum adamıydı. allah rahmet eylesin diyor, ailesine sabırlar diliyorum.
heralde en çok biz beşiktaşlılar kızmışızdır kendisine renkdaşımız olmasına rağmen. evet kızdık, sövdük ama hiç bir zaman beşiktaşlı samimiyetinden, iyi niyetinden şüphe etmedik. toprağın bol olsun, umarım bu sene şampiyon oluruz ve sana hediye ederiz kazım abi. *
hayatta ben en çok babamı sevdim.
karaçalılar gibi yerdenbitme bir çocuk
çarpı bacaklarıyla- ha düştü, ha düşecek.
nasıl koşarsa ardından bir devin,
o çapkın babamı ben öyle sevdim.
bilmezdi ki oturduğumuz semti,
geldi mi de gidici hep, hepp acele işi!.
çağın en güzel gözlü maarif müfettişi,
atlastan bakardım nereye gitti,
öyle öyle ezber ettim gurbeti.
sevinçten uçardım hasta oldum mu,
40'ı geçerse ateş, çağ'rırlar istanbul'a.
bir helallaşmak ister elbet, diğ'mi, oğluyla
tifoyken başardım bu aşk oy'nunu,
ohh dedim, göğsüne gömdüm burnumu.
en son teştifine çıkana değin
koştururken ardından o uçmaktaki devin.
daha başka tür aşklar; geniş sevdalar için
açıldı nefesim, fikrim, canevim.
hayatta ben en çok babamı sevdim.
kolay değil tam 9 yıldır bir çok kişi için umudun ismi olmuş kişiydi. belki de kimsenin savaşamayacağı kadar çok savaştı bu illetle. adeta dalga geçti, umursamadı ona yaptıklarıyla. sonra o kanser tek başına deviremediği adamı yenmek için adam toplayıp geldi. ne kadar savaşırsa savaşsın çoğu kişi için sorun olmayacak zatürre zayıflamış vücudu için son darbe oldu. biri gelip bana bir spor yazarının arkasından ağlayacaksın dese ona götümle gülerdim. siyah beyaz renklere gönül vermememe rağmen canım acıyor. mekanın cennet olsun kazım abi.
türk spor basını gökkuşağının renklerinden biriydi. şimdi o gökkuşağının bir rengi söndü. sevimli, içten bir insandı. olaylara değişik açıdan bakabilen, futbolla ilgilenenleri farklı yönlerden düşünmeye teşvik eden bir yazardı. yakında ciner grubunun çıkaracağı gazete'de yazacak olduğunu fatih altaylı'dan öğrendim. fatih altaylı demiş ki: " ya kazım erken vefat etti, ya da biz geç kaldık " .
yüreğime su serpen tek şey kanserden dolayı değil, zatürreden dolayı vefat etmiş olması. çünkü o kadar mücadeleden sonra kansere yenilmesi çok daha üzücü olacaktı. kansere yakalandıktan sonra şöyle birşey demişti: " ben kanseri çok yendim. ama artık galibiyet almaktan yoruldum " . buradan ne kadar çok mücadele ettiğini anlayabiliryoruz.
yaptığı iş kolay değildi, futbol yazmayı demiyorum. o en kolayı.
kendisine pek az ömür biçilmesine rağmen azimle ve inatla savaştı adi hastalıkla. bir yere kadar yetti nefesi. büyük mücadelesiyle moral ve inancın bu hastalıkla mücadeledeki yerini çok güzel anlattı türkiye'ye. kazım kanat bu hastalıkla mücadele ederek gardını düşürmeyerek ayakta alkışlanmayı hak eden insandır.
kendisine Allah'tan rahmet ailesine sabır dilerim. Kazım Kanatla ne kadar gurur duysalar azdır.
inatçıydı, hani keçi gibi adam derler ya, o tam olarak öyleydi. gıcık olurdum bazen, beşiktaşlıydı çünkü, yukarda allah var, bazen acaip sallardı. çok spor yazarına küfür etmiştim en ufak bir fenerbahçe eleştirisinde, ama kazım kanat'a hiç küfür etmedim. severdim çünkü, hayata bakışını severdim, canının istediğini yapabilmesini severdim.
99 da kansere yakalanıyor. dalağı, böbreği, ciğerlerinden biri, karaciğerinin 4/5 i alınıyor. altı ameliyat geçiriyor. her seferinde, deplasmanda olmasına rağmen hayatı yeniyor. en son kalan ciğerine de sıçrıyor kanser. birçok eksikle gittiği son deplasmandan da galip dönüyor. lakin hayat... şike yapıyor. zatürre ye bağlı akciğer yetmezliğinden aramızdan ayrılıyor. ne kadar inatçı bir insan olduğunu anlattığı, ayşe arman ın roportajından bir bölüm;
--spoiler--
Ben tembel bir öğrenciydim. Düşünün matematiğim 1, liseyi bitiremiyorum. Matematik hocamızın adı Molla Bey di. Bir gün elinde kırmızı boya okulun duvarına, "Bu okulun en aptal öğrencisi Kazım Kanat" yazdı. Kendimi nasıl kötü hissettim, anlatamam. Ama sağ olsun beni seven arkadaşlarım vardı, gece gündüz çalıştırdılar, matematikte okul birincisi olarak mezun oldum. Molla öğretmen, "Eğer sen bu okulu bitirebilirsen, ben bu yazıyı dilimle silerim" demişti. Bütün okul adamın bunu yapmasını istedi, çıktı sadece dilini değdirdi. Ama o da bir şeydi. Ben Molla Öğretmeni öldürmek için planlar yapmıştım. Motosikleti vardı, gizlice frenlerini boşaltacaktım ya da dinamit bağlamayı düşündüm, motoru çalıştırdığında havaya uçacaktı. Ama sonra fark ettim ki, o öğretmenin o yazısı, benim için hayatımın dönüm noktası oldu. O gün anladım, bir şeyi başarmak istiyorsan, çalışacaksın. Armut piş ağzıma düş yok
--spoiler--
sonralardan gelen edit: eksi veren değerli yazar arkadaşım. neden eksi verdiğini özel mesajla iletirsen, varsa yanlışlarımı görmeme neden olur. ama "gıcık olurdum, beşiktaşlıydı çünkü" kısmı için eksilediysen, hiçbir şey demiyorum. . fanatikliğin bu kadarı da olmaz ya. koca bi yazıyı beşiktaşı sevmememden ötürü eksiliyosan ne diyim ben sana.