kazım baran yılmaz kby

entry6 galeri0
    1.
  1. "Sorgulamayı anlamsız bulduğum anların toplamısın
    Nedenlerimin karşılıksızlığı, niçinlerimin karambol atışları
    cevapsızlığımsın "
    dizelerinin sahibi. Önceleri internette takip ettiğim şimdi Kırık Bej kitabını çıkaran, farklı bir tarzı olduğunu düşündüğüm ve yakın gelecekte kendisinden bolca söz ettireceğine inandığım yazar.

    *Adın ceset yüklü mazoşist bir intihar melodramı
    adın biyografimin hemen altında
    adımın üstüne düşmüş reaksiyonu radyasyon kalınımı.

    Fırlat beni gözkapaklarından
    bu intiharımın son düş çalımı...

    *Bir var oluşun, bir de olmayışın var senin
    doğuşunda birey olan tanenin
    kanalizasyonda bütüne karışması gibi
    bir gökte süzülüşün, bir de yerde sürünüşün var senin
    seni herkesten ayıran bütün farkların birleşimi gibi tek
    seni aynılaştıran tüm benzerliklerin odak noktası gibi hep.

    ...
    *Ben tüm meydanlara aynı mesafede bir ara sokağım
    deniz seviyesinden alçak batık bir ada gibi boğuğum
    çılgınlar gibi sustuğumu hiç konuşmadığımı söylerler
    doğrudur
    bu günlerde hayata biraz daha soğuğum.

    ...
    *Hiç bir lisanda tarif edemedim
    hiç bir palette bir arada değildi rengin
    hiç bir nota melodin değil
    veya tabiatın hiç bir karesi dengin.

    ayrıca "Dilruba-Yalnızken Sevilecek Tek Kadıniçe" diye bir serisi vardır tadından yenmez.
    3 ...
  2. 2.
  3. --spoiler--
    Askere gidenler bilirler, akşam içtimasında bir kişi bile eksik çıksa, o kişi bulunana kadar bütün bölük ceza alır, uyutulmaz. Peki şimdi soruyorum; bu sabah içtimasında yirmi beş eksik verdik ve bir daha da bulamayacağız. Son sekiz yılda ise binin üzerinde eksiğimiz var. Sen hala neyin uykusundasın Türkiye ?

    --spoiler--
    0 ...
  4. 3.
  5. 4.
  6. Mutsuz insan; ayağına kadar gelen şansın yanlışlıkla hep üzerine basandır...
    0 ...
  7. 5.
  8. Kazım Baran Yılmaz yani nam-ı değer KBY. Her yeni şiir, yeni bir sınır.

    Şair, Denemeci, Öykücü, Fikir Adamı. Ayrıca şuan bir yayıncı kuruluşta yayın yönetmenliği yapmaktadır.

    Kim ne söylerse söylesin KBY bence 21.yy'ın en iyi yazarı, ilerleyen yıllarda adını sıkça duyacağımızı biliyorum ve iddia ediyorum edebiyat kitaplarında adını geçirebilecek seviyede yazılar yazıyor.

    Kırık Bej, Parça Tesirli Lacivert, Kırık Bej&Akis(Kırık Bej'in ikinci baskısı da diyebiliriz.) adlı şiir kitaplarının sahibidir. Temin etmek için;(bkz: http://www.kitapyurdu.com...zar/default.asp?id=244834)

    Okumak ayrıcalıktır adında bir internet dergisinde yazılar yazmaktadır. Takip etmek için(bkz: http://www.okumakayricaliktir.net/author/kyilmaz/)

    15 kasım 2013 tarihinde ''karafil'' adlı bir dergi çıkartıyorlar. Dergi 45 günde bir çıkacaktır. Büyük ses getireceğini düşünmekle birlikte edebiyat dergilerine zor anlar yaşatacaklardır diye tahmin etmekteyim.

    *** Suitselda I

    Ama susulmalıymış elbette
    konuşuldukça çoğalıyorsa bir vaka
    aynası kendisinden güzel
    ve kendisiyle müttefik sade birkaç oda
    büyülüyor işte yiten bir çok şey
    genişliyor iç
    dış yayılıyor
    tutup kendini koysan bir başkası gibi
    bir başkasının yerine
    tutup resmini yapıştırır gibi
    istediğin gibi çizilmeyen tüm tablolara
    kendini daha erişmiş sayman adına

    ama ben
    kıt akıllardan geçtim ışık hızında
    geçtim kıskanarak ağzımı kurşunlamasından
    bir şey gösterdim çocuklara hepsi ona büyüdü
    ahlakı olanlara göre bin kere sahi
    baliğ olanlara rüya

    suitselda
    yaşanım sivri topuğu
    vitrin camı
    ipinden bağımsız uçurtma
    değişmek ki şu sendeki boğaz boşluğu
    elementte asılsız bir hal
    kimyada usül bozukluğu
    yaşın kadar yaşadın buna dünya kırk küsür kere şahit
    dibe değin geriledin kırk kusurun hepsi sende sabit

    başlattın kendince
    kırık arzunu biraz daha onarmak için
    gölgede yüzen bir yarasanın
    konağa eğrilen boyun hareketinde
    yen içinde çatışma
    koştun atletin ter kiri
    boyununda yuvalanan şerden bir tasma
    tekliğin merkez noktasına

    ki ben
    sıyrılmış bir eti örterek
    gövdemin muhtelif kopan parçalarıyla
    kan sağladım yaralılara bileklerimi ittihat kesti
    yaşamdan can atanlara
    yaşama can atanlara
    ah unuttum sanma
    bu kimin gözüyleyse
    bir varlık farkıyla
    varlık
    azınlık yanların teminatı
    durmakla
    düşünmekle
    yoklukla
    ah...

    ''Suitselda II side var. Onuda okumanızı tavsiye ederim.(bkz: http://www.antoloji.com/suitselda-ii-siiri/)''

    *** Tekrir

    Benim en az senede bir kez tarif edilir yüzüm
    senede bir kez kırılır bakışlarım bakırlığından
    tutar duvarımı yerden tavana
    kin midir, kireç midir, kimdir bilmem

    koşuyorsunuz da bahar görmüş çiçekler gibi ellerimde
    dinlenmiş bir sesin önceki yorgun halinde
    herbiriniz çağrılısınız adınızla değil erkekliğinizle
    icap etmişsiniz üstelik bu yosma şenliğe
    her biriniz ayaklanmışsınız sırt üstü değil kadınlığınızla
    iradeniz kum olmuş
    insanlığınızın denizinde

    benim en az senede bir kez sayılır yaşım
    senede bir kez koyulaşır gölgem yıllandığından
    burasında irtifa kaybedilir
    burası en can alıcı yeri
    burasına not düşülür
    bir yanlışın bir doğruyla teyidi
    bilim midir, ilim midir, lisan mı bilmem.

    *** Yaşamak Yalanla Samimiyettir

    Zehra anneye...

    Ben ölüme yakınlığımla bilinirim
    gül sırtında konuşulan kırmızılar görülür
    bununla biraz aydın olan seçkinliğim
    öğütle, sıvazla müşterek
    ve akıl tarlamda inceldikçe çoğalan parmaklar
    şevkatle, süratle gelerek
    içimde oyuk gibi kalmış
    çocukluğuma erişir

    kırılır yakın bir gelecek
    o hiç doğrulanmayan
    izi temasıyla sabit gibi şahsına münhasır
    bir elem
    bir sevinç geçişiyle
    özüne direnen dizgin
    kendisidir duran at sırtında koşan
    akla miras kalan
    renksiz bir gece yarısı uyanmasıdır
    veya iştahsız bir gündüz uyuması

    ben ölümle ahbaplığımla bilinirim
    yaşamak yalanla samimiyettir
    birbirinin türevi günler sonra
    eteği gibi dağı da işgal eden arzu
    yarılanmış yüz atlasımda
    yeri bulunamayacak kadar gize gebe
    hiç solmayacak kadar vazife bilincinde
    bir makam tahsis eder
    ki bu merci
    doğmaktan veya doğurulmaktan
    biraz daha öte.

    Kazım Baran Yılmaz'ı takip etmek için;

    Facebook'dan takip etmek için (bkz: https://www.facebook.com/KazimBaranYilmaz?fref=ts)

    Twitter'dan takip etmek için (bkz: https://twitter.com/kzmbrnylmz)

    Şiirlerini okumak için (bkz: http://www.antoloji.com/kazim-baran-yilmaz/)
    0 ...
  9. 6.
  10. Amerikada ki Türk Edebiyat oluşumlarının hakkında dediği yazar gibi.
    Simgeçiliğin ustası Mallarme’nin şiiri, Şiir ne dünyayı taklit edecek ne de yeniden icat edecektir; dünyaya eksik olan düzeni getirecektir. Malarmé’de sözcüklerin düzeni dünyanın düzensizliğini örtbas eder, koşmosun kaos karşısında kendini kabul ettirdiği tek mekândir. Bu nedenle, söylemek değil var olmak zorundadır. Baudelaire gibi ustalara veya Verlaine’in 1884’te edebiyat çevrelerine tanıttığı Mallarmé, Cros, Çorbikre ve Rimbaud gibi ustalardan sonra pek fazla şiir okuru olduğum söylenemez; çünkü 1960'ların özgürleşme ortamında varolan; birikimi/sesiyle bugüne ulaşan 1960 Kuşağı şiiri/şairleri çağdaş Türk şiirinin oluşumunda önemli bir dönemeçtir. Yazın ve düşün yaşamımıza yenilikler getirmiş, yaşam-şiir-toplum ilişkisine farklı bir boyut kazandırmıştır...
    1980 sonrası şiirimizde modern şiirin bu hayati vasfının ona sağladığı estetik imkânlar bir mirasyedi edasıyla tüketildi ama o hayatı vasfın yitirilip yitirilmediği göz ardı edildi. Birkaç istisna bir yana bırakılırsa hemen her eğilimden şairler, Türk şiiri zemininde turfanda bir şiir yeşertmek yerine kendilerini modern sayarak ya da geleneğe modern nazarlarla bakarak hayatiyet taşımayan, görüntüden ibaret bir aksiyonun içinde yer aldılar. Yenilik ve ilerleme düşüncesinin mahsulü ama onun bir başka ürünü olan modern hayata karşı da en çetin mücadeleyi veren modern şiir, kendini yenileme endişesiyle kendini yineler bir hale gelip dönmüş ve böylelikle kendini feshetmişti. Ama bırakın 1980’leri, 1990’lar bile modern şiiri etraflıca konuşarak bu çengâver oluşunun peşinde oldukları izlenimini vermeye çalıştılar. Boylu boyunca yatanın hatıralarda yaşadığı belliydi ama o yatan ayakta gösteriliyordu. Konuşanlar da bu sayede onun izinde oldukları havasını veriyorlardı. Tüm bunlar şiiri türlü yollarla süsleme (estetize etme) yönelimini seçerek çeşitli eğilimlere giden şairler eliyle gerçekleşti. Dünya görüşleri ne olursa olsun, ister marjinallik ister gelenekçilik susunde kendilerini gizlesinler yaptıkları aynı idi. Modern şiir, “Modern şiir oldu, yaşasın modern şiir!..” şiarıyla defnedilmeliydi. Ama bu, 1980 sonrasında beliren ve yukarıda sıralanan eğilimlerin hiçbirince yapılamadı: “Nitekim nicedir modern şiir anlayışı gereğince uğurlanıp gömülmediğinden ötürü şiir bir zafiyet içindedir. Zafiyet içindedir çünkü şairler velut bir ömür süren bu büyük ölünün nasıl defnedileceği hususunda zaaf içindedirler. Şiir adına ortada dolanıp duran şeylerin yaydığı kokudan da anlaşılacağı gibi ölüm çok önce vuku bulmuş ama kraldan sonra ne yapacağını bilmeyen hanedan mensupları gibi olan şairlerde bir kıpırtı yok. Çünkü modern zamanların şairleri, kendilerinden önce gelen kuşakları öyle kolaylıkla harcadılar, öyle gaddarca öldürdüler ki Cengiz Aytmatov’un roman kahramanı gibi ölülerini nasıl gömeceklerini bilemez bir hale geldiler.

    Şimdi ise 1980 sonrası şiirinde ilk kez ciddi anlamda çıtasını yükselten bir genç şair var. Kırık Bej'ı okuduğumda 1960 dan günümüze kadar olan şiir sürecini şöyle bir taradım... Kazım Baran Yılmaz yüzyılımızın en iyi şairi olarak çıtasını yükseltiyor. Zarı atıyorum!
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük