daha fazla para ödemektir. arkdaşın başından şu olay geçmiştir. arkadaş ayakkabı almak için tanıdığı bir kimsenin mağazasına gider. alacağı ayakkabının fiyatı 230 milyon civarındadır. ve o sırada bir ayakkabı daha almaya karar verir alacağıda 140 milyon civarındadır. kasaya giderler ve sadece 100 milyon ödeyerek mağazadan çıkar ve elinde begendi iki ayakkabı da vardır. kazıklanmak budur.
maddi kazıklar, belki yıllar sürse de telafi edilebilir. manevi kazıklar, ömür boyu yürek yarasıdır. herkese şüpheyle bakan, manen yapayalnız bir insan olunur.
çocuk iken neredeyse her oyun alışımda yaşadığım olay. büyük bir heyecan ile kopya oyun satan mekana gidilir. özenle oyun seçilir. "abi bu çalışır mı?" diye sorulur. onay alınca, çok değerli olan kendi paranız verilir. eve gelinir, cd takılır, oyun yüklenir. ekran kartı desteklemez, gidip ağlanır.
değişiklik olsun diye her zamanki berberini bırakıp afilli erkek kuaförüne gitmektir. Her zaman 3 ytl ödediğim kredili yurtlar kurumu kuaförünü terk ettim. Saçımı kötü mü kesiyordu? hayır. tam istediğim gibi; ama para cepte durunca rahatsız oluyor insan. Aylık saç tıraşımı oldum. Kuaför saçımı yıkadı. Jölesini sürdü. *. işlem tamamlandığında güzelim saçlarıma baktım. hayıııııııııııır.
Velhasıl kelam 200 metre uzaklıktaki evime başımı nereye koyacağımı bilemeden gittim. Maalesef ki yüksek teknoloji ile donatılmış sensörlü kardeşime yakalandım odama girmeden önce. bu kısma yüreğim dayanmıyor artık.
Komşular da bahçede çay demlemiş beni çağırıyorlar. Maalesef katılamayacağım. Üzerimde bir kırgınlık var nedense!
ilk kez gittiğim ankarada kaldığım yere dönerken taksi şöforünün hiç olmadık yerlerden dolaştırıp beni düşürdüğü durum. nerden anladıysa yeni olduğumu.
tanım: bir malı oldugundan yüksek fiyata almak. argoda kazıklanmak.
bu gün başıma gelmiş olaydır efenim. aslında kazıklanma denmez tamamen benim aptallığım demek daha doğru olayı anlatalım da tam olsun. *
efenim pazartesi günü hastaneye yatacagım ve bilgisayarımdan uzak kalacagım 1 hafta. mp4 üm var benim böyle çok teknolojik bir şey zengin işi * onun kulaklığı bozuktu dedim bari gideyim kulaklık alayım da hastane de 1 hafta sıkılmayayım. yüklerim sagopa kendimden gecer müslüm gürses ile alem yapar tarkan ile hemsirelere nanik yaparım diye düşündüm.
neyse efenim düştüm yollara o dükkan senin bu dükkan benim dolaşıyorum o kısa süre icerisinde kız bile ayarladım ama bir kulaklık satan yer bulamadım koca brükselde.
girdiğim dükkanda kişilere soruyorum aglıyorum acitasyon yapıyorum ''kulaklık acil nolur'' diye yalvarıyorum. acıyorlar bana ''ileride bir dükkan var eloktronik malzemeler satıyor orada vardır belki'' deyü yolluyorlar oraya. oraya gidiyorum aynı olayla baska dükana gidiyorum yok yok yok amk bir kulaklık bulamıyorum.
neyse efenim en sonunda birisi bir yer tarif ediyor gidiyorum oraya avreka kulaklık var.
gözüm dönmüş efenim kulaklıgın üstüne atlıyorum sokuyorum içime dükkanın icinde oley cektiriyorum tezgahtar kıza. bir tane yavsak satıcı yanıma geliyor kızla arama giriyor. bunu mu alacaksınız diye rahatsız ediyor.
lan diyorum kızla anlasıyorduk sen kimsin? ben onun nişanlısıyım diyor yenge cok güzelmiş eki eki eki diye sırıtıyorum. adam kulaklıkları cıkartıyor bana gosteriyor hangisi? diye soruyor. ben o sevinç ile en güzelini begeniyorum. böyle rengi sarı eşek kadar bir şey. üff diyorum havaya bak. zenginim amk öyle fakir işi kulaklıklar bana ters deyüü en güzelini seciyorum. kutusundan cıkartıyorum takıyorum mp4 e dinliyorum sagopayı tezgahtar kıza ''selam yenge arkadasın var mı? beni tanıstır'' diyorum. oralı olmuyor ırıspı.
neyse efenim o sevnçli halimi yavsak satıcının pis sırıtışı bozuyor 25 euro diyor ben diyorum lan yavşak hani nişanlındı o diyor yok yanlış anladın kulaklık 25 euro. bir kulaklığa bakıyorum bir mp4 e bir tezgartar kıza mp4 ü 20 euro ya almıştım o aklıma geliyor o arada başım dönüyor bayılmışım ayıldığımda tezgahtar kız üstümde oyeah yaparak tokatlıyor dükan senleniyor hepimiz o tezgahtara saldırıyoruz falan ama kulaklığın kapağını acmısım amk diye veriyorum ibneye parayı. ve kazıklanmanın getirdiği rahatlama duygusu ile müslüm gürses dinleyip kafa yapıyorum..
2 gb internete 50 euro vermek en büyük kazıklardan birisidir. acısı kolay kolay cıkmaz. hele birde bulunduğunuz yer stadyumun yanında ise ve stadyumda mac olduğu zaman internetiniz kesiliyorsa küfürlerin en büyügünü edersiniz.
Yapıların temelinde kullanılan, toprağa çakılan veya toprak içine giren tahta, maden veya betonarmeden silindir, prizma vb. biçimindeki uzun parçayı insan öldürmek için yere dik çakılmasıyla meydana gelen hadise ki kazıklanan insan ölen insandır tabi ki. ya da çarsıdan ne amaçla alınır bilinmez ama kazık alan bir kişinin kazığa sahip olduktan sonra kendine yüklediği sıfat.
istanbul'da bana meyi balaban diye satan adamın yol açtığı olay. adam cahil cühela. ama bu olayın benim istediğim sesi vermediğini düşünüp tokat'tan takas yoluyla 50 lira farkla balaban almam, evet bu kazık.
aslında tam 50 tl değil. 35 falan, ama kazık kazıktır.
edit: aslında bende de vardır balaban hususunda bir cahillik, evet.
Eski sevgilinin, senden sonra kim olursa olsun ben seni unutamam sözünü hatırlarken. Bir başkasıyla seninle olduğundan daha mutlu görünürken resmini görmek bu duyguyu uyandırır.
Yada dost sandığının seni bırakıp gitmesi...