kafasını bilgisayara cep telefonuna gömmemiş, hayatını sms paketlerini internet paketlerini harcamakla tüketmemiş şanslı nesildir. neyse lan yeter bu kadar ajitasyon demagoji; işsiz nesildir efem, net.
O zamanlar nerde her yerde kepçe, dozer, as 900 kamyon görmek. Uzaklardan duyduk mu o sesi peşinden gider, kazı bitene kadar bakkaldan aldığımız leblebi tozu, gazoz ile keyif alarak izlerdik. O kepçenin toprağı alması büyük bir özenle kamyona koyması, operatörün kahrama edası ile size göz kırpması... Ahhh nerde o eski dozerler...
o sırada ne hayaller kurar o nesil. kazı makinasını canavara benzetirdim ben mesela. bide kazı sırasında altınların mücevherlerin çıktığını düşünür dururdum. hangi ara bu kadar depresif olduk anlayamadım.
olgunlar yokuşu tam karşımıza düşerdi. şimdiki kocatepe camisi'nin bulunduğu tarafa doğru uzayıp giden, bahçelerinde kayısı, elma, armut ve erik ağaçlarının bulunduğu iki katlı bahçeli evler bir bir yıkılıp yerlerine kocaman apartmanların inşa edildiği 60'lı yıllar.
yığma tuğladan kalın duvarlı apartmanımızın geniş mermer denizliğinde bir minderin üzerine oturmuş salon camından olgunlar sokaktaki inşaat kazısını seyretmekteyim. hafriyatı taşıyan fargo kamyonların fren gıyırtıları mahalleyi inletiyor. ne kadar da büyük kamyonlar! dünyayı yüklesen götürecekler sanki.
hiç unutmam! 'cat 955 dozerler' damperli hafriyat kamyonunun kasasına silme sığarlardı ve bu nedenle de şehir içindeki temel kazılarında pek tutulurlardı. bir, bilemedin iki günde bir bina temelini kazar ve kamyonlara yükleyebilirlerdi. bir kamyonun sırtında gelip başka bir kamyonun sırtında giderlerdi.
3 tekerlekli arçelik triportörler bile çıkmamış henüz. ekmeğin bakkal dükkanlarına at arabaları ile dağıtıldığı 60'lı yıllar o yıllar. çevremizde çalışan bir makine görünce, modernleşiyoruz diye sevindiğimiz yıllar.