o masa kırılalı 25 sene olmuştur. kırılan masanın tamiri mümkün değildir. şu saatten sonra hiçbir pkk terör örgütü üyesinin ben silah bıraktım sözüne de güvenmek cahillikten öte bir şey değildir. pkk köpek örgütü ideolojisine o kadar kaptırmıştır ki kendisini masa da isteyecekleri tek şey güney doğu anadolu bölgesinden başka bir şey değildir. ayrıca barış dediğin savaşta olur. biz savaşta mıydık ki? hadi canım sen de. Olabilecek en mantıklı önerme şudur. pkk silah bırakır ve hepsi müebbet kararı ile hapsi boylar. senin abini, diğerinin babasını, onun oğlu ve benim kardeşimi öldüren bir terör örgütü ile aynı masaya oturup onların şartlarını dinlemek hümanizm ise sokarım o hümanizimin ta dibine.
vatanını namus olarak gören kişiler tarafından kesinlikle kabul edilmeyecek düşüncedir. şöyle ki: vatan namustur ve namusa göz dikenlerle masaya oturulmaz. çünkü bir kişinin annesine tecavüz eden ve bundan hiçbir şekilde pişman olmayan ve hatta kendini haklı gören biriyle masaya oturup diyalog kurmaya çalışması nasıl mümkün değilse* pkk ile masaya oturmak da bu derece mümkün değildir.
bile bile eşeğe, eşeğin oturması durumudur. lakin söz konusu olan sözüm ona örgüt zamanında kendi çapında ateşkes ilan etmiş, -silah yok demiş- yüksekova da halk ayaklanması kışkırtmıştır.
hani olurda size bu cümle kurulur, "yüzme bilmiyorsan ağaçta ne işin var" denir halaya devam edilir.
pkk ile masaya oturulursa kazanan pkk olur sayın okuyucular. adamlar suçlu lan! kim kiminle nereye oturuyor. bunun hukuki niteliği çok büyük... lütfen.
masaya oturulması durumunda pkk'yı resmen tanımış olmamız söz konusu lakin terör örgütü olarak değil özgürlük savaşçıları adına. bu durumda da barış kazanmaz sadece vatanı milleti satarsın. kaldı ki uğruna savaştıklarını iddia ettikleri halkın yani kürtlerin bile ölümüne neden olan hayvanların barış sağlaması olasılık kapsamında mı? hiç sanmıyorum... bu yüzden rusya'nın sıcak sulara inme hayallerinden bile daha uzakta olan bu hayallerden uyanmak lazım. görünen köy klavuz istemez. ortada on binlerce ölmüş vatandaşımızın kanı varken bu milleti birkaç paçavraya satmak humanizme sığar mı? gerçi bunu diyen pkklı da olsa insan insandır da demişti. başka da bir şey demek yersiz.
hümanizm kokan bir siyaset anlayışı ile yoğrulan insanın bu sınırlar içinde sarfedeceği. ellerinde tuttuğu güvercinleri de havaya atar bunlar. barıştır tek istedikleri, özgürlüktür tek dertleri(!).
hemen yanı başlarında seçme, seçilme hakları bile bulunmayan suriye vatandaşı kürtler gösterilir, alınan cevap "ne yani ora gibi mi olsaydı" olur. at gözlüğü izin verdiği kadar görürler dünyayı bu sahte insan sevgisi besleyicileri.
çatışma kelimelerin bittiği yerde başlar. kabul edilemeyecek görüşler vardır.
özgür olmak bahanesiyle ülkemi bölmek isterler, içinde yaşadıkları ülkenin bayrağını yakarlar, kamu mallarını yakarlar, devletin elektriğini çalarlar, elinde bez parçaları ne dediği anlaşılmayan o sözleriyle ülkeme öfke kusarlar.
piyon olduklarının farkında bile değildirler oysa. tarih kitaplarında okutulan "ruslar, balkanlardaki slavları kışkırttı, onlar da osmanlılara saldırdı" ya da "ingilizler 1. dünya savaşında arapları kışkırttı, o cephe ihanetler sonucu çöktü" gibi gerçeklerde geçen -kışkırtılanlardan- yalnızca birisidir bunlar. önderim dedikleri adam maşa. altında yaşamak istedikleri adam amerikan köpeği. silah arkadaşım dedikleri adamlar vatan haini. içinde yaşamak istedikleri sözde ülke dört bir yanı her daim onları kabul etmeyecek ülkelerde dolu.
uzlaşı, karşılıklı tavizlerle yapılır. devlet, teröristlerle masaya oturmaz. çünkü teröristin isteyeceği şey bellidir; illegal ve fanteziye kaçan istekler. nasıl bir masadan bahsediliyor? masanın karşı tarafında ülkenin bölünmesi isteğini getirecek tipler olacak diyelim, karanfil mi uzatılacak şimdi? bu istek üzerinde konuşabilecek bir şey bile değil.
mikrop gibidirler ama hastalıktan şikayet ederler ne hikmetse.
barış mı istiyorsun? git o zaman bu ülkeden! geriye dönüp baktığında gerçekten barış olduğunu göreceksin.
--spoiler--
Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. istikbalde dahi, seni, bu hazineden, mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî, bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerait, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. istiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr u zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! işte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asîl kanda, mevcuttur!
--spoiler--
Mustafa Kemal ATATÜRK
başka söze gerek yok. şimdi defol nereye oturmak istiyorsan oraya otur.
yanlış yazılmış başlıktır.
(bkz: kazanan pkk olacaksa pkk ile masaya otururum)
kısacası "biz pes ettik, zaten biz türkler korkağız" düşüncesini belleyen kişinin utanılması görüşüdür.
kazananın barış olmasını en son isteyecek olanların akan kandan beslenen kan emiciler olduğunu herkesin idrak etmesi gerekir öncelikle. mevcut sistemi beğenmeyenler olabilir doğal olarak, sömürünün olmadığı, devleti soyanların dolayısıyla milleti de soymuş olanların cezasız kalmadığı, her türkiye cumhuriyeti vatandaşının eşit olduğu, eğitim ve sağlık hizmetlerinin kusursuz olduğu bir sistemi istemeyecek, terörün bitmesini istemeyecek hiç kimse yoktur sadece kan üstünden siyasi ve maddi rant sağlayanlar hariç tabii ki.
devleti ve kurumlarını yöneten kişiler değişir ama devlet baki kalır. içlerinde pkk terör örgütü ortaya çıktığı günden bugüne kadar yanlış hamleler yapmış, zaman zaman aşırıya kaçmış belki de masum insanlara zararı dokunmuş yöneticiler olmuştur ama akan kanın nedeni olarak bütünüyle devlet kurumlarını göstermek, terörün bitmemesinin nedeni olarak devleti suçlamak sadece art niyetle açıklanabilir.
geçen yıllar içinde kök salan pkk terör örgütü sadece terör örgütü olmaktan çıkmış aynı zamanda büyük bir organize suç örgütü olmuştur. avrupalı uzmanların tahminine göre pkk'nın uyuşturucu ticareti ve haraç gibi yasa dışı yollardan elde ettiği yıllık gelir 500 milyon dolar civarındadır ki bu rant kapısının kapanmasını istemeyenlerin olmadığını düşünmek sadece aptallık olacaktır. yıllık kazancı yarım milyar dolar olan, destekleyen ülkelerin istedikleri zaman türkiye cumhuriyeti'ne karşı koz olarak "kullandığı" terör örgütü ile masaya oturmayı siz isteseniz de, onların iplerini elinde tutanların istemeyeceği gayet açıktır.
kazanın barış olması ise amaç , bölgeye yollanan öğretmeni, doktoru, hemşireyi öldürmüş, sıkışınca şehirlerde sivillere yönelik eylem yapmış çoluk çocuk demeden kanını akıtmış canını almış, hala sivillere yönelik terör eylemi yapacağını açıkca ilan eden terör örgütünü desteklemeyeceksin, ondan barış, kardeşlik için medet ummayacaksın. terör örgütü olmaktan öte bir sıfatı yoktur pkk'nın, kürt kökenli vatandaşlarımızın sözcüsü değildir, eğer "kürt sorunu" varsa bunun çözümü pkk değildir, pkk ile masaya oturmak değildir çözüm kendi içimizdedir, kendi içimizde derken biz bize yani türk, kürt, çerkes, arnavut, boşnak, gürcü, zaza hep beraber masaya oturmaktadır. terörün dini, dili, milleti olmadığını bilir ve terörü dışlarsak kazanan barış olacaktır.
herhangi bir terör örgütü ile masaya oturmak demek onun sosyal ve siyasal olarak ortaya koyduğu tehditi kabul edip, eylemleri karşısında devletin gücünün yetersiz kaldığını kabul etmekdir.
sosyal devletlerin son derece açık ve kesin bir politikası vardır, o da, hiç bir terör örgütü ile masaya oturulmaz. dünyada hiç bi sosyal devlet yoktur ki, kendi ülke bütünlüğünü tehdit eden bir terör örgütü ile masaya otursun.
kazanan barış olacaksa masaya oturulması gereken kişilerin eli kanlı teröristler değilde barışın kazanmasını isteyen insanlar olduğundan bi haber bir insanın söyleyeceği sözden şuncacık fazlası değildir. devlet suçlularla masaya oturmaz denilerek nasıl da eli kanlı teröristler bir çırpıda masum suçlu sınıfına sokulabilir? suçlu bambaşka bir şeydir, terörist bambaşka. kim ister ki her gün beşer onar gencecik evlatlarının öldüğünü görmeyi? kim ister ki yurdunun bir parçasının sürekli kanamasını? kim ister ki askerinin, vatandaşının, çocuğunun, karısının, kızının her gün birer birer eksilmesini? biz çok istediğimizden mi pkk ile masaya oturulmasının teklif edilmesini rahatsız edici buluyoruz?
pkk ile masaya oturmak ifadesi açık söylüyorum abdullah öcalan ağzıdır, leyla zana, emine ayna ağzıdır ben o ağzı paylaşmak istemediğimden değil ben o ağzın kokusundan tiksindiğim için bu ifadeye karşıyım. ölen şehitler üzerinden timsah gözyaşları dökerek, dursun artık anaların gözyaşları gelin oturun masaya diye insanlardan olmayacağım. ne kadar üzüntü verici değil mi? analar, çocuklar ağlıyor, babalar göz yaşı döküyor niye? pkk yüzünden o halde gelin oturun masaya. bu kadar mı sizin eşiğiniz, kırıldı mı artık? niye bugün? bakın ahmet türk ile aynı ağız bunlar ne diyor ahmet türk; "tsk operasyonları durdursun, silah bıraksın, çekilsin" iyi güzel tamam ama neden ahmet türk'ün ağzından bunları söylerken bir kerecik olsun pkk da silah bıraksın, dağdan insin lafı çıkmıyor? neden hep seslendiği tsk, türk devleti, türk insanı? neden hep biz tolere etmek zorundayız?neden hep biz kardeşimizmişçesine bağrımıza basmalıyız? neden hep biz sakin, soğukkanlı, aklıselim olmalıyız? neden ahmet türk hiç kendisine seslenmiyor? neden emine ayna nerde pkk parmağı var anında oraya damlıyor ve provakasyonlara gelmeyin diyor? niye onlara göre provakasyona gelen hep biziz?
teröristle masaya oturulmaz arkadaşım. teröristle muhattap olunmaz. bu bir kural olduğu için değil insanlığın gereği olduğu için böyledir. tüm insanlığa kasteden birisine gel konuşalım denmez. bugün pkk ile masaya oturursun bir bakarsın yarın hizbullah sıraya girmiş, ibda-c yerini almış, el kaide beni unutma demiş. ne yapacaksın? eline her silah alıp dağa çıkana gel konuşalım mı diyeceksin? yıldık, yıprandık tamam gel konuşup anlaşalım mı diyeceksin?
kürt vatandaşımızın önderim dediği insanın terörist olması onların ayıbı değil midir? bu halk içinden çıkara çıkara korkak, ödlek, hain bir insan mı çıkarabilmiştir lider olarak. şöyle bir durup bakın kendinize benim kürt kardeşlerim, liderimiz dediğinizinsanlara bir bakın, biri terörist, öteki amerikan köpeği, öteki herkesin köpeği. yok mu sizin içinizde aklı selim, düşünce insanı? bu musunuz siz ya da bu olmayı mı istiyorsunuz? pkk kafanızda demokles'in kılıcı gibi sallanıyor ve siz koskoca halk silkinip atamıyorsunuz bu belayı üstünüzden. şimdi eminim birçok arkadaş yok efendim devlet baskısı yok efendim yatırım mı var yok efendim iş yok diye çullanacalar üstüme. bu sorunlar sanki sadece güneydoğunun sorunu gibi yazıp çizecekler. bunu düşünen arkadaşım giresun'a git, yozgat'a, uşak'a, niğde'ye git, git de gör orada nasıl yaşıyor insanlar. sanma ki onlar şato da oturuyor, sanma ki onlar hergün havyar yiyor hepimiz bu toprak bize ne veriyorsa onu yiyoruz benim canım arkadaşım.
atlaya zıplayayazdım biliyorum ama kıçıkırık lügatlerle yok şöyle yapalım yok böyle yapalım diye ahkam kesen insanlar sinirimi bozuyor. burada3-5 paragraf yazmakla dönmüyor işler. ne kadar basit değil mi pkk ile masaya oturalım demek? işte senin kafanı buraya çekmeye çalışıyorlar ama beni üzen bunlara inanan safların hala olması. bu ülke 30 bin kürt 1 milyon ermeni'yi öldürdü deyince ne yaptınız? doğru lan galiba demediyseniz beni de kainat siksin.
efendim evvela dünya'da türkiye'den onlarca kat daha güçlü, dünya siyasetinde çok daha fazla sözü geçen ülkeleri (ingiltere, ispanya...) kendi ülkelerindeki benzer olaylar için bu yöntemi uygulamışlardır. kötü mü olmuştur bu ülkeler için? mesela ingiletere'nin IRA ile diyalog kurması söyler misiniz bana ingiltere'yi "vay be bilekleri büküldü masaya oturdular.." konumuna mı itmiştir yoksa "sorumlu devlet" konumuna mı? tarihi "ya yener öldürürüz, ya da yenilir öldürürüz" gibisinden kara murat mantığı ile yaamak şimdiye kadar neyi getirdi ki, şimdi de getirsin?
efendim ikinci önemli fasılsa şudur: ben ölen insanlara üzülüyorum ve insan canının kutsal olduğunu düşünüyorum. buna ek olarak, 90'dan bu yana milyon kere "bu sefer bellerini büktük...", "la bu sefer başka cidden başka...", "olm bak yeminle bu operasyonla bitireceğiz..." cümleleri ile büyüdüm. kısacası silahla bu sorunun halledilemeyeceğini, "bir sınır ötesi operasyonla" daha sade ve sadece evlere ateş düştüğünü gördüm, hepimiz gördük... kendimce akıllı, mantıklı bir insanım da.. durum bu iken "yahu kazıyın şunların kökünü..." ya da "yok abi bitireceğiz, başka yolu yok" söylemi bana aptalca geliyor. bin kere denenmiş şeyi tekrar tekrar, bin bir umut pompayalarak yapmak sizce de mantıkla ilgisiz değil mi?
sona gelirsek: önümde kaba anlamda iki seçenek duruyor. birincisi "her yıl bine yakın insan ölsün, ekonomi hep buraya gitsin, bu konu yüzünden ABD'ye muhtaç olalım ama yine de ısrar edelim" dir. ikincisi ise "kürtler de varmış. kültürel, dilsel haklarını vereyim bunların. tv, radyolarını açabilsinler. gerek yok bu kadar insanın ölmesine" dir. hala birinci seçeneği işaretleyenlere allah'tan akıl mantık fikir izan diliyorum. başka da bir şey demiyorum.
bizler her gördüğü masaya oturan bir millet olsaydık şu an kim bilir kimin tohumlarından vücuda gelmiş olurduk. işgalci güçlerle savaşıp onları diz çöktüren atalarımız vardı bizim.. oturduğumuz masaya sonradan önlerini ilikleyip oturdular hatırlatırım.. cok mu arabesk geldi size. eger milliyetçi ruhunuz darbe aldıysa oturun azcık tarih kitaplarıyla bilgilerinizi tazeleyin. elde yok avucta yokken, okuma yazma dahi bilmeyen dedelerimiz bu vatan için şehit olduysa, üç beş çapulcuyla masaya oturmak ne oluyor efendiler! ne zamandan beri benim ülkemin insanları bebek katilleriyle aynı masada oturmayı düşünebiliyor? bu küçük beynim almıyor.
-kazanan barış olcaksa pkkyla masaya otururum
+ee
-sonra kazanan barış olcaksa bi konuşurum bakim ne istiyolar
+sonra
-kazanan barış olacaksa istediklerini yaparım
+mesela
-güneydoğuyu falan veririm belki. ama kazanan barış olcaksa
+olmazsa
-kazanan barış olana kadar her istediklerini yaparım
+orospu çocuğusun
-kazanan barış olcaksa olsun o da önemli değil