uluslararası diplomasinin vazgeçilmez sloganı olmuştur.
ortada bir sorun vardır ve bu sorunun devamı her iki tarafı da olumsuz etkilemektedir. dolayısı ile sorun çözülmelidir fakat bunun için gerekli özverinin minimumda tutulması için her iki tarafta karşılıklı çaba gösterir. görüşmelerin kesilmesi diplomatik bir başarısızlık sayılacağından, taraflar bunu arzulamaz lakin, ne denli zorlu bir süreç yaşandığının ispat edilmesi adına göstermelik restleşmelerin olması doğaldır. bu bağlamda, toplantılar terk edilebilir, otellere gidilip sıcak duşlar alınabilir vs.
sonuçta, aynı mekana dönülüp dünya medyası önünde ve sahte gülücükler eşliğinde karşılıklı el sıkışma fotoğrafları çektirilir.
bir zamanlar buna; 'ne şiş yansın ne kebap' stratejisi derlerdi. şimdilerde ise bu yeni ismi koydular: kazan-kazan.
paul giamatti nin oyunculuğuna sözüm yok ancak bu film çok sıradan ve klişe. 2 günde bölük pörçük zor tamamladım filmi, merak uyandıran bir yanı yok. 5/10
thomas mccarthy 'nin 3. filmi. orjinal adı win win. kazananlar kulübü olarak çevrilmiş.
aile dışından insanlarla da ailesel/ duygusal bir zemin oluşturulabileceğini ifadeleyen bunu spor ve özgüvenle bağdaştırarak kotaran (maneviyatı maddiyatın üzerine çivilemek derdi olan) ve alttan alta derinlikli olmayan iş stresi ve ekonomik yetersizliğin vurgusunu yapan eğlenceli fakat çok etkileyici olmayan vakit geçirtebilecek bir seyirlik.
elbet bir station agent değil ama eğlenceli olduğu kesin.
10 üzerinden 7!
edit: Bobby Cannavale , yıllar sonra the station agent 'teki rolüne hayli benzer bir oyunculuk sergilemiş. bu adama geveze dışavurumlar yakışmakta, buna kanaat getirmiş bulunmaktayım. fakat mccarthy durumu farklılaştırmalı artık, win win'den sonra.
yakında atv ekranlarında boy gösterecek olan yeni bir yarışmaymış kendisi.
yarışmacı olarak katılabilmem için yapmam gerekenleri içeren bir mail geldi bana.
lakin tek sıkıntı çift olarak katılabilinen bir program olduğu için partnerim yok henüz.
bakarsın zengin oluruz. ne dersin deneyelim mi tatlı kız?