1.
1907'de Fransa Kazablanka'yı işgal etti. Kent, Fransız protektorası olduğu sürede (1912-1956) Fas'ın en büyük limanı haline geldi.
Fasta her şehrin bir rengi vardır ve kasablankanın rengi beyazdır. sebebi ise portekizlilerin bu şekre "casa blanca" demesi yani beyaz ev.
2.
attila ilhan ın sisler bulvarı adlı şiirinde adı geçen şehir.
SiSLER BULVARI
elinin arkasında güneş duruyordu
aylardan kasımdı üşüyorduk
ağacın biri bulvarda ölüyordu
şehrin camları kaygısız gülüyordu
her köşe başında öpüşüyorduk
**********************
sisler bulvarı'na akşam çökmüştü
omuzlarımıza çoktan çökmüştü
kesik birer kol gibi yalnızdık
dağlarda ateşler yanmıyordu
deniz fenerleri sönmüştü
birbirimizin gözlerini arıyorduk
*************************
sisler bulvarı'nda seni kaybettim
sokak lambaları öksürüyordu
yukarıda bulutlar yürüyordu
terkedilmiş bir çocuk gibiydim
dokunsanız ağlayacaktım
yenikapı'da bir tren vardı
**********************
sisler bulvarı'nda öleceğim
sol kasığımdan vuracaklar
bulvar durağında düşeceğim
gözlüklerim kırılacaklar
sen rüyasını göreceksin
çığlık çığlığa uyanacaksın
sabah kapını çalacaklar
elinden tutup getirecekler
beni görünce taş kesileceksin
ağlamayacaksın! ağlamayacaksın!
**************************
sisler bulvarı'ndan geçtim sırılsıklamdı
ıslak kaldırımlar parlıyordu
durup dururken gözlerim dalıyordu
bir bardak şarabda kayboluyordum
gece bekçilerine saati soruyordum
evime gitmekten korkuyordum
sisler boğazıma sarılmışlardı
**************************
bir gemi beni afrika'ya götürecek
ismi bilmiyorum ne olacak
kazablanka'da bir gün kalacağım
sisler bulvarını hatırlayacağım
kırmızı melek şarkısından bir satır
lodos'tan bir satır yağmur'dan iki
senin kirpiklerinden bir satır
simsiyah bir satır hatırlayacağım
seni hatırlatanın çenesini kıracağım
limanda vapur uğuldayacak
*************************
sisler bulvarı bir gece haykırmıştı
ağaçları yatıyordu yoksuldu
bütün yaprakları sararmıştı
bütün bir sonbahar ağlamıştı
ağlayan sanki istanbul'du
öl desen belki ölecektim
içimde biber gibi bir kahır
bütün şiirlerimi yakacaktım
yalnızlık bana dokunuyordu
**********************
eğer sisler bulvarı olmasa
eğer bu şehirde bu bulvar olmasa
sabah ezanında yağmur yağmasa
şüphesiz bir delilik yapardım
hiç kimse beni anlayamazdı
on beş sene hüküm giyerdim
dördüncü yılında kaçardım
belki kaçarken vururlardı
**********************
sisler bulvarı'ndan geçmediğim gün
sisler bulvarı öksüz ben öksüzüm
yağmurun altında yalnızım
ağzım elim yüzüm ıslanıyor
tren düdükleri iç içe giriyorlar
aklımı fikrimi çeliyorlar
aksaray'da ışıklar yanıyor
sisler bulvarı ayaklanıyor
artık kalbimi susturamıyorum
3.
bir Nil şarkısının da ismidir. '' her zaman sen vardın sen vardın sen, ben daha küçücük kibritçi bir kızken... ''
4.
Nil karaibrahimgil'in yeni albümünden, ismine yakışır yaylılar içeren; "aşklar hiç bitmez terkedilir, bırakıp gidilir, sanmaki silinir" diye muhteşem sözlere sahip şarkı.
5.
M. Curtiz imzalı bu film (yapım yılı 1942) fonda II. Dünya Savaşı yıllarını kullanıyor. Aslında film hepi topu üç dört günlük bir zaman dilimini anlatıyor. Ve tabii ki kırık bir “yasak aşk” hikayesini. Tırnak içinde belirttiğimiz tamlama nedense bir film için kullanıldığında akla ilk elden “müstehcen” bir şeyleri çağrıştırıyor, nitekim yasak aşk temalı filmlerin büyük bir çoğunluğu da sırtını müstehcen olmaya yaslıyor. Fonda bir savaşın olması, film boyunca bir ikilemin peşinde sürükleneceğimizin de göstergesi aynı zamanda. Evli bir kadın, onu seven iki erkek ve fedakârlık… Hangisi üstündür; aşk mı, insanlık onuru mu?
6.
+ Sana iki kelimelik, sonunu bilmediğim bir hikaye anlatayım mı?
- Evet.
+ Seni Seviyorum.
7.
(bkz: baslik ve nick uyumu )
hayir hayatimda hic gitmedim, ama umarim yakin zamanda atlas okyanusunda yüzerim.
8.
Direkt donuza eklenmesi gereken saçmalardan bir seçme.
9.
özelden hakaret eden yazarçık.
10.
Benim için fevkaladenin fevkinde bir Nil Karaibrahimgil şarkısı. Seviniz, sevdiriniz.
12.
fas'ın ünlü tatil beldesi.
giden gören var mı ? deniz, kum, güneş ve kızlar nasıl ? gidilir mi free takılmak için ?
13.
Fas ve kızlar hahahaha git ve gör.
14.
yönetmenliğini Michael Curtiz'in üstlendiği Hollywood klasikleri arasında özel bir yere sahip film.