1 .Can veya mal kaybına,zararına sebep olan kötü olay.
2 .ilçe,kaymakamlık.
3 .Vaktinde kılınmayan namazı veya tutulmayan orucu sonradan dinî kurallara uygun olarak yerine getirme.
4 .Yargı.
5 .Kadılık görevi.
"bil ki, kazâ denilen şey, allah'ın eşyalardaki hükmüdür. ve allah'ın eşyalardaki hükmü; eşyalara ilişkin ve eşyalardaki ilmiyle sınırlıdır. ve allah'ın eşyalardaki ilmi de, bu bilinen eşyaların [eşyâ-yı ma'lûme] nefslerinde değişmez olarak bulundukları halden hakk'a verdikleri ilimle sınırlıdır." -ibn arabi-
kaza diye bir şey yoktur. kendimizi suçlamamak için kullandığımız saçma bir kelimedir sadece. kendinize hangi lanet yalanı söylerseniz söyleyin ölümün en büyük nedeni bizleriz, insanoğlu. ve bize karşı bir tedavi yok.
Ne çabuk unuttum
Dağları ırmaklarla ördüğüm geceyi
Ne çabuk unuttum
Nankör ve asi
ipsiz sapsız bir çocuk muydum
Kanımı dellendiren akşam güneşi
Alkol ve tütün
O kadar mıydım
Tek kişilik bir ayak izi
Şehrin sokaklarında dikiş diker gibi
Ve ayyaşa çıktı adım
Ne çabuk unuttum
Gözlerinden boncuklar fırlatan sevgilimi
Şimdi şehrin öteberisiyim sanki
Dolanır dururum
Masalara kazıya kazıya
Adımı unuttum
Karaya vurdum teknemi
Unuttum ki unutuldum..
kaza dediğimiz her şey kesinlikle kendiliğinden olan, bizim istemimiz dışında olan bir şey değildir. evrende insansız her şey nasıl durağansa kazanın sebebi de bizizdir. bu yüzden her türlü kazalarda bunu kadere yaslayan cümlelerin kullanılması çok saçma. mesela herhangi bir hastalık kader evet, sonuna kadar hem de. hastalığın bazılarını biz yaratmayız çünkü, kendiliğinden olur. ama kaza öyle değil, adı üstünde bir kere, biri kaza yapar ve sonucundan kendisi sorumludur. bunu bahane gibi başka şeylere itmenin bir manası yoktur. bu sadece kendi vicdanını rahatlatmaktır. tabi o kişi gerçekten rahatlıyorsa böyle bir düşünceye sahip olması * pek de anormal sayılmaz.
sabah 8,50 gibi yapmış olduğumuz,(abim ve arkadaşımız) beni şoka sokan ve sağ kaşımın yarılmasına elimin kırılmasına neden olan olay.
annemin ağlayışı beni çok üzmüştür.
Dikkatsizlik sonucu aniden oluşan, önceden olacağı tahmin edilemeyen, tedbir alındığında çoğunun önlenebilen, ölüm, yaralanma ve maddi
hasarla sonuçlanan olaylardır. Örn: ev kazası, trafik kazası
arapça kökenli bir kelime olup anlamı başa gelen demektir. başa gelen olumlu veya olumsuz her şey. yani türkiye'de ki kullanımıyla uzaktan yakından alakası yoktur. yanından bile geçmez. bizde yüzde doksan dokuz; motorlu tasıtların(hava-kara-deniz) birbirleriyle veya canlı-cansız varlıklarla olan olumsuz bütünleşmelerini anlatmak amaçlı kullanılır. anlamını kıçımızın kenarcığından salladığımız güzide kelimelerden sadece biri.
kazaları düşündüm; iş kazası-trafik kazası; başka var mı, varsa da aklıma gelmiyor.
insanları düşündüm
sonra
hayvanları düşündüm; konuşamadığını, düşünemediğini iddia ettiğimiz ve dönüp buna inandığımız mahlukatı düşündüm; bir serçeyi, pireyi, fili, arslanı, kediyi....
karıncaları en fazla düşündüm; çalışkan karıncaları; beden ağırlığının kat be katı ağırlığı taşıyan; uzun kuyruklarda sabırla ilerleyen; ilerlerken sağıyla soluyla koklaşan karıncaları; dünyanın belki en teşkilatlı yer altı faaliyeti yapabilen karıncaları düşündüm; mevsim gelince yer altından muntazam dehlizler açarak dışarı çıkan karıncaları; minik minik topraktan konicikler; piramitler yaparak aleme merhaba diyen karıncaları.
hayvanlar kaza yapmazlar; kazaya kurban giderler insanlı alemde.
insanlar hem kaza yaparlar, hem de kazaya kurban giderler aynı anda.
hayvan düşünmeyen mahlukat
insan "anthropos esti zoon logon echon" düşünen hayvandır-canlıdır.
övünebilirsiniz;
insan kaza yapar
insan "HAYVAN" değildir.
ters yönden gelen aracın arabama çarpması sonucu başıma gelen durum bir de utanmadan benim araba masrafını ödeyeceksin dua et kimseye bir şey olmadı yoksa kan parası isterdim diyen tipleri görerek doğuda olmaktan bir kez daha nefret etmemi sağlayan olay.
“Kaza” insanların suç, kusur, ihmal ve yanlışlarının üzerini örtmek için uydurdukları bir kavramdır. Türkiye’de bunlar “kaza” sözcüğü ile örtülemeyecek kadar büyük olduğunda “yayın yasağı” kullanılır.
