Türkler isteyince gayet de diziler konusunda başarılı olabiliyorlar efendim.
Mesela en büyük örneği gerek kadrosu gerek can alıcı hikayesi ile kayıp şehirdir.
Jeneriği bile dizinin kalitesini gösterirken; senaryosu akıcı bir biçimde olup, insanın yüreğine dokunarak ilerliyordu.
Keşke şu salt aşk konulu, yengeli görümceli, aşiretli dizilerden çıksak. Aşsak kendimizi.
özgür akkuş'un yeni albümünde gökhan türkmen düeti ile perçinlediği şarkı.
damar mı damar. dinledikçe bunalıma giriyor insan.
ben gönlümü bir kere sana verdim
ömrümü uğruna heder ettim
son durak liman seni seçtim
vazgeçemiyorum
gururu kibiri evde bıraktım
en yalın halimle sana aktım
gözlerime bir kere ışık yaktın
vazgeçemiyorum
öle öle en kayıp şehirde
aşkınla sürgündeyim belki de
sürüne sürüne tutsağım gözlerine
delice delice tutkunum sadece
kızıyorum en zayıf halime
sevsen de sevmesen de umrumda değil
sev sevme, seni seviyorum
gözlerim doluyor gecelerde
en yalın en küçük hecelerde
dilimin ucuna geldiğinde
söyleyemiyorum
zaman öyle akıp gidiyorken
sana deli yüreğim biliyorken
şeytan diyor ki dök dilinden
söyleyemiyorum
oğlum orada ufak bi tane çocuk var, evin en küçük sempatik kuyusu var ya. Heh o işte, o çocuğa ne olacaksa evvelden malûm oluyor. Garibim her şeyin acısını günler evvelden çekmeye başlıyor...
Kadir karakterini canlandıran oyuncu (Nik xhelilaj) nasıl rol yapılmazın canlı örneği gibi.. iki ya da üç tane mimiği var bunları sahnelere eşit olarak dağıtarak oynuyo. bunun yanında irfanı oynayan (ilker kaleli) ise harikalar yaratıyo. ikisinin birlikte oldukları sahnede berbat oyunculuğu daha fazla göze batıyo.
karakterleri de öyle Kadir sıkıcı, tek düze, bayıkken irfan sempatik, serseri ve şeytan tüylü bir adet sevimlilik muskası *
kanal d'nin cuma günleri yayınlanmaya başlayan yeni dizisi.
çok hayatın içinden... epeydir kafamızı ütüleyen emsallerinden farklı. işlenen konular bilindik olsa bile sıradanlıktan uzak , gereksiz abartılara gerek kalmadan izleyiciye sunulmakta. epeyce sevdim ben..