zaman ellerimin arasından akıp giderken bir türlü tutamadım, sıkı sıkı saramadım. onun için hiçbir zaman "zamanı geldi" diyemedim. zamanı nasıl kullanacağımı zaman zaman düşündüm, ama bir yol bulamadım. bunun için hep kaybeden oldum.
aşık oldum, "şimdi zamanı değil", dedim. "daha zamanı var"... sanki nereden biliyordum ki aşk zamanının ne zaman geleceğini...
yazdım, çizdim, bir şeyler karaladım. kimi zaman beğenildi, kimi zaman yüzüne bakan dahi çıkmadı. bir zaman da fotoğraf çektim, zamanı dondurduğumu sandım. anladım ki, makinenin merceği göz bebeğimin önünden kalkınca her şey yine aynı hızla akıp gidiyor... yine de sanatı sevdim, tüm zamanımı ona verdim.
sanat içindeki naçiz hobilerime olan bu tutkum yüzünden işi olmayan adam olduğumu öğrenmem çok zamanımı aldı. zanaat öğrenmek için, çırak olmak için vakit geçmişti. okuyayım dediğimde ise, elimde okul denen şey kalmamıştı.
zamanın aman vermediğini, insanın gözünün yaşına bakmadığını çok geç anladım. anladığımda da zaman benim için fazlasıyla geçmişti.
keşke şu hayatta da futboldaki gibi kaybolan zamanlar sürenin sonuna eklenebilse....
kişinin boşa harcadığı zamandır örnek olarak;
yabancı diziler:
lost 116 bölüm
supernatural 141
dexter 72
fringe 79
prison break 80
the walking dead 24
carvivale 24
legeng of seeker 44
alcatraz 13
kyle xy 43
bu diziler ortalama 40 dakika desek 25440 dakika kayıp zaman, bu kadar sürede neler yapabilirdim in cevabı insanın içini ürpertmeye yetiyor, daha buraya yazmadığımız kurtlar vadisi, leyla ile mecnun, ekmek teknesi ve bunlar gibi onlarcası, evet gerçekten büyük zaman kaybı gibi görünüyor, bunlara ayırdığımız zamanı başka bir konuya ayırmış olsak şüphesiz uzmanlaşırdık.