türkçe dublajının orjinal seslendirmesinden daha çok sevdiğim ilk (ve muhtemelen tek olacak) filmdir.
bir de dory karakteri vardır ki balıklara gelmiş geçmiş en esprili yakşımın olarak nitelendirebilirim... ironinin dibine vuran bu balığımız kısa süreli hafıza kaybı vardır ve 3-5 saniye sonra yakın zamanda yaptığı şeyleri unutmaktadır. izleyin diyorum sadece *
üç yeğenimle seyre başladığım ve az önce tek başıma bitirdiğm animasyon. bir çizgi filmin taşıması gerektiğinden kat kat fazla koyu kasvetli dramatik bir tema işleyen adeta esir alan kıpırdamaya izin vermeyen bir film. hele hele yavrusuyla kavuştuğunda baba balığın çok şükür demesi var ki adeta balık olasım geldi.
an itibariyle show tvde yayınlanmaktadır. 23 yaşındaki ben 15 yaşındaki kız kardeşimi büyük bi hevesle çağırıp şunların sevimliliğine bak lütfen diye resmen yalvardım. şöyle göz ucuyla bakıp, ben dışarı çıkıyorum dedi. yeni nesil için üzülüyorum.. *
Nemonun annesinin bir balık tarafından yenmesiyle başlaması ve Nemonun kendini öğretmenine tanıtırken annesinden söz ederken kekelemesi dramatiktir. Çocuklardan ziyade, büyüklere hitap eder, hem komedi, hem dram, hem aksiyon vardır içinde, severek izlenendir.
ilk andan itibaren kin güttüğüm, isminin 'alık balık nemo' olması gerektiğine inandığım animasyon şeysi. zaten 3 saniyelik hafızan var ne bu gurur, yurdunu bulma çabası. sanki karaya çıktı amına koyduğum, her yer derya deniz gir bir süngere otur.
Kaybolurken bana mı sordu götveren bide oturup onu düşünücem işim gücüm yok... Siktirsin gitsin ne hali varsa görsün oç.
Dipnot: Liseli değilim beyler zor bi gün geçiriyorum küfredesim var... Vurmayın yeter...
bu film hakkında o gün çok garip bir bilgi edindim. dişi japon balıkları öldüklerinde erkekler cinsiyetlerini değiştirir ve kendi neslini devam ettirmek için üremeye çocuklarıyla devam ederler. bizde bu film'de marlin'in neden nemo'yu bu kadar çok bulmak istediğini anlayabiliyoruz.