Anlamı allahtan gelen ilk iyilikmiş. Şarabın büyük bir nimet olduğu kesindi, fakat işin içine allah girince işler değişti. Destur demeden içilmez bu meret.
unisex isim. anlamı ise allah'tan gelen en büyük iyilik.
çoğu kayra isimli insan hak ediyordur adını. ben hayatımda bir kayra tanıdım, nitekim o da bana allah'tan gelen en büyük iyilikti.
lise 1'de tanıdım kayra'yı. okulun ilk günü gelmemişti. birkaç kişi bana kayra diye seslenince "kim ulan bu kız?" dedim kendi kendime, "kim de bana benzetiyorlar?". meğersem kız iki senelikmiş. geri zekalıdır herhalde dedim. hadi erkekleri anlıyorum, dışarıda takılıyorlar devamsızlık falan sınıfta kalıyorlar. ama bir kız neden sınıfta kalır ki? kayra'nın ne kadar zeki olduğunu sonradan anladım ama. tanıdığım en zeki insanlardan biriydi.
okulun ikinci günü geldi kayra. güzel bir kızdı. alımlı fakat bir o kadar egolu gibi gelmişti bana. maddi durumları çok çok iyiydi. dedim ya güzeldi zaten, herkes severdi kayra'yı. bir süre uzaktan izledim, aynı sınıftaydık. ara ara da muhabbet ediyorduk. hep nereleri gezdiğini anlatıyor fotoğraflar gösteriyordu. biraz burnu havada gibi geldi bana. ailesi tarafından pohpohlanan evin küçük kızı gibi.
sonra git gide daha samimi olduk kayra ile. lise 1, 2, 3 ve dörtte hep aynı sınıftaydık. 4 yıl boyunca sıra arkadaşım oldu kayra. hayatım boyunca kimsenin bana göstermediği ilgiyi gösterdi. başım ne zaman sıkışsa hep yardımımı koştu. her derdimi anlattığım insan oldu, o da her derdini bana anlattı. geceleri ağlayarak sokaklarda dolaştığımda o gelirdi yanıma, alır evine götürürdü.
hiç unutmam, bir keresinde lafta değil de ciddi ciddi hastalandım, yattığım yerden kalkamayacak hale geldim. okula da gidemedim. normalde birbirimize haber vermeden gitmemezlik yapmazdık. ben gelmeyince merak etti kayra, aradı "neredesin" diye.
"hastayım, kalkamıyorum yerimden" dedim.
"yalnız mısın?" dedi. yalnızdım. çıktı okuldan yanıma geldi kayra. ikimizin de devamsızlığı 18,5 idi ama geldi. bizim evin anahtarı vardı onda zaten, açtı kapıyı girdi. portakal suyu sıktı bana. çorba yaptı. biraz toparlandım. sonra kaldırdı sağlık ocağına götürdü. annem gelinceye kadar başımda durdu. eklemlerimi sirkeyle ovdu mesela. ılık duşa soktu. hakkını helal etsin, annem gibi ilgilenmişti benimle.
herkes kayrayı orospu sanırdı. her gün dışarı çıkardı kayra. saçını boyatmayı çok severdi mesela. çevresi de çok genişti. piercing yaptırmayı da çok severdi. dövmeleri de vardı kayra'nın. bundan öyle sanıyorlardı galiba.
fakat kayra 19 yaşında bile bırak sigarayı, ağzına alkol sürmemiş bir insandı. 19 yaşında ve hiç sevgilisi olmamıştı. arkadaş edinmeden önce insanları ince eleyip sık dokurdu, fakat hiç insan ayırmazdı, kimseyi aşağılamaz, hor görmezdi. tanıdığım en zengin insandı. hem mecaz, hem de gerçek anlamı ile. gönlü bu kadar zengin insan tanımadım ben hayatımda. çok mütevazi idi kayra. kibardı, hiç küfretmezdi. edilince garip karşılardı. deli kız, ben küfredince ağzıma vururdu.
okulda 100 erkek varsa 80'i gelirdi bana, "kayra'yı ayarlasana" derdi.
kıçımın kenarıyla gülerdim.
kayra aşık olabileceği birini arıyordu. buldu da şimdilerde. çok mutlu. mutlu olmayı en çok hak eden insanlardan biri o.
velhasıl, allah'tan gelen en büyük iyiliktir kayra. lütuftur. herkesin hayatında bir kayra olması dileğiyle..
anlayamazsın. isimli bir parça yapmak istediğim bir konu olsa, başrolde kullanırdım. Duruşunu, saygısını, pişmanlıklarını.
Böyle sunulabilecek bir arkadaş, müzisyen. Uzaktan tanıdık. Öyle bir insan. Tek sorunu, ekonomik kaygılı işlere karşı çıkarken nerede olması gerektiğine karşı problem yaşaması.