kurduğu hayaller ile yaptıkları çelişen kaynanalardır. yıllarca hayalindeki gelini anlatarak ömrünün yarısından çoğunu tamamlamıştır bu eli öpülesi annemiz. hergün işten-okuldan gelen oğlunu , 'tanıştın mı bugün hayırlı bir kısmetle?' diyerek psikolojik baskı altına almaktadır. bu baskıdan sıkılan ve arayış içinde olan kardeşimiz , annesinin kriterlerine uygun olduğunu düşündüğü adaylarla gelir kimi zaman. lakin bu mükemmelliyetci annemiz , bu seferde oğlunu elinden alacağı korkusuyla , aday gelini bertaraf edip kendine özgü bahanelerini peşinden sıralar.
talihsiz kardeşimiz , Annenin tüm muhalif çıkışlarına rağmen günün birinde zor da olsa evlenmeyi başarır. fakat onu bekleyen yeni sorunlar olduğundan habersizdir. biricik evladını , elin kızına kaptırdım düşüncesiyle delirme noktasına gelen bu çılgın kaynana , stephen king'in bile aklına gelmeyecek gerilimler ve çirkeflikler yaratacaktır. tabi bu yıldırma politikasını izlerken yaptığı mantık hatalarından habersizdir.
gelin o mantık hatalarına beraber göz atalım ;
*hamarat gelin ister - 'mutfaktan çıkmıyor nasıl kadın bu?' diyerek eleştirir.
*bakımlı gelin ister - 'abuu densize sokağa böyle mi çıkılır?' diyerek eleştirir.
*genç gelin ister - 'evlilik çocuk işi oldu çıktı' diyerek eleştirir.
*orta yaşlı gelin ister - 'benim yaşımda ayol bu' diyerek eleştirir.
*sosyal gelin ister - 'bunun gözü dışarlarda' diyerek eleştirir.
*ev kızı ister - evden çıkmıyor ne sıkıcı bu' diyerek eleştirir.
*çocuk ister - 'daha bir çocuğa bakmayı beceremiyor' diyerek eleştirir.
*çocuk istemez - komşularına , 'çocuğu olmuyor bizim gelinin' diyerek eleştirir.
Efendim örnekler bu şekilde uzar gider..
birinizde istemeye gelen doktorlara veya mühendislere kızınızı verin kaynanalar. sonra benim kızımı ne doktorlar ne mühendisler istedi de vermedim' diye dövünürsünüz. kör mü verseydin...