mavi alacalığında,
şafak karanlığın;
ey yüzünü görmez,
kalbini bilmez,
damar damar yol alan kahrolmaz,
yolunda da kendini bilmeyen aymaz!
aç gözünü,
dinle kalbini.
***
eğer başınıza gelmedi-deneyimlemediyseniz, eğer yakınınızdan duymadınız-hissetmedinizse, civarınızdan gözlemlemediniz-fark etmedinizse; sadece susun. susun ve dinleyin:
ihsan edilen izafiyetle donanmış bir ömür. damarları kanla bezenilmiş, vücudu etle kaplatılmış, bedeni ruhla örülmüş.
uzun bir yol ve içinde her şey; ve uzun bir yol içinde olan her şeyin kendisi insan olan bir birey. ama birey olduğunu bilmiyor son tahlilde!
bir hayat, mutlak ve muğlak; ve muğlaklığında anaç merak; meraktan doğan bir hayat ve onu bekleyen bir keşif. keşife ihsan olan bir insan. ama bahşedilmişliği bilmiyor son tahlilde! elinin tersiyle itiyor insan olan sadeliğinde...
ona ihsan edilen aşk, adem-havva deminde. koparmak ister cennetten evrilme elmayı işkille; aşk güzel ancak insana uyan tarafı sakil. armağanı bilmiyor son tahlilide! bunca ermişe, zerdüşte hayat veren hüsrevane hissiyat devşiriliveriyor eril eril !
ve bir kayıp, başında ve ucunda kem ağıt!
***
hakk'tan gelen,
ve sana giden, sen de kalan, senasında gizemi,
özünde bilinmemesi...