tanıdık gelen her şeyin silinmesi, üzerinde durulacak bir zemin kalmaması, varoluş kıblesini bulamamak, bütün yol işaretlerinin belirsizliğe işaret edip, birinin diğerinden üstünlüğünü yitirmesi, ifadesi aynı olan yüzler arasında kalmak, kopyaların kopyalarının çölüne terk edilmektir.
Yıllardır yaptığımdır. Bilmeden bilerek fark etmeden seni ararken yaptığımdır.
bazen kendimde bazen güzel bazen ise telaşlı bir sokaktan giderken birden bire başıma geliverendir.
en kötüsü de ruhen, kendini kaybedip, benliğinde kaybolmaktır. kendine değer verememektir. çok felsefi oldu bu ne ya diyebilirsiniz ama, bazen öyle oluyor işte. hayat.
--spoiler--
bir tv kanalı güney doğu illerine belgesel
çekmeye gitmiş. köy köy dolaşacaklar, ahalinin halini, günlük yaşamını anlatacaklar. bir köyde yaşlı bir amca bulmuşlar, sohbeti kuvvetli.
- amca, sen bize en mutlu günlerinden birini anlat, biz de kaydedelim. alem görsün ne mutlu günleriniz var!"
amca başlamış;
-bi gün hamdo'nun eşegi gayboldi. daga gittik, eşegi aradık,aradık. eşegi bulduk, çok sevindik. o sevinçle hepimiz eşegi...."
yönetmen bir panik atlamış,
- kes, kes, kaydı kes!"
amcaya dönmüş;
- aman amca ne yapıyorsun? hiç öyle hikâye olur mu? eşekli filan. sen bize başka mutlu bir hikâyeni anlat"
amca başlamış;
-bi gün memo'nun garisi gaybodi. daga gittik, gariyi aradık. gariyi bulduk, çok sevindik. o sevinçle hepimiz..."
-aman aman amca, anlaşıldı! sen boşver mutlu hikâyeleri, sen en iyisi bize en üzüldüğün hikâyeyi anlat!"
amca başlamış;
-bi gün daga gittim gayboldim.
--spoiler--