tüketemeden tükenmiş duruma geldik; sonrasında keşkeyle başlayan cümleleri kurduk...
bir başlangıcın erken bitişine imza attık kimbilir. kaybedileni değeri ölçüsünde yitirdik tükendik, korkularla sarıldık. acının keskinliğine göz açtık, ızdırabın kesinliğine imzamızı attık... umutları azad ettik...
siyahlar giymiş olan cellada, idamın infaz zamanını haber veren gong seslerine yelken açtık. olasılıklar içinde yaşarken en kötüsüne zihinde yer açtık, kaybettik... fecidir.
dostunu/sevgilini, sevdiklerini... değer verdiğin herhangi birini kaybetmek, işini kaybetmek, kendini kaybetmek, aklını kaybetmek, hayatını kaybetmek... hepsinin gerçek ve yan anlam olmak üzere içerikleri var. ama en kötüsü hepsinin kaybedildiği, o dibe vurulan an olsa gerek.
Bir doktorun ağzından duydum, 3 ay önce “anneni kaybettik”.
Tepki veremedim kaldım öyle, annemi kaybetmişiz, güçlü annemi, bir virüs bahanesiyle kaybetmişiz, saçlarıma, tırnaklarıma kadar acı çektim, hayatımda hiç yaşamadığım bir duyguyu yaşadım. Sanki aynı anda o odadaki bütün duvarlar üzerime yıkıldı.
3 aydır her gün kulaklarımda o ses.
Sadece annemi mi bıraktık geldik toprağın altına?
Annem. Canım annem. Ah annem.