kaybetmişliğimiz üzerine denemeler

entry10 galeri0
    1.
  1. özgün deneme dir,kişinin gerek kurgusal gerekse gerçek kaybetmişliğini deneme olarak yazabilme gayretidir.

    deneyelim görelim.

    hep kazanmak üzerine eğitildiğimiz çağımızda, pişmanlığın ne olduğunu öğretmeden yaşattılar bize gençliğimizi.

    kazanmak üzere, hırslanarak ödün verdiğimiz her an kaybettiğimiz anların geri gelmeyeceğini neden öğretmediler?

    neden onu da biz öğrenmek zorunda kaldık?

    aslında anlıyorsun gün geçtikçe amacını hırslanmanın.

    hedef zaten kaybedilmişliğe odaklamak bir kısmı, yalnız o bir kısım dünyanın %90'ı.

    sonradan sonraya öğreniyoruz, eğer biz kendimiz öğrenmek üzere çabalamak istiyorsak; yoksa yine bize eğitim verilemeyen öğretim

    sisteminde aklınızda kalacak bilgiler ile bilgi yarışmalarında ilk beş soruyu bile geçemiyorsun!

    ne zaman ki kendi eğitimine kendin karar veriyorsun, işte o zaman öğrenmeye başlıyorsun merak ettiğini; sana merak ettirilmekten öte

    bir bilgiye sahip oluyorsun. hayat deneyimi ile sistemsel eğitimi içimize sindire sindire yaşamadığımız bir on yıl daha geçerse

    şu anda bu sözlükte yazan yazarların hepsinin içeri atılması muhtemel bir sisteme gideceğimizin farkında olmamak bu , şu anda ki

    sistemin nasıl güzel bir sistem olduğunu ve kendilerine 20 yılda nasıl döndürdüklerini göstermektedir.

    kaybedildik ve

    kaybetmişliğimizle yaşamak mı isteyeceğiz. Hayır!
    7 ...
  2. 2.
  3. önemli olan düşünebilme becerisi:

    bu anlatılan bir eğitim sisteminde kaybetmişliğimiz üzerine denemeler e konu haline gelen gençliğimizin,

    eğitim becerisinin düşünme yetisinden yoksun olarak kuşaklar oluşturulmuştur.

    türkiye nin siyasi geçmişi ne bir göz atarsak, sıralamanın nasıl da bugüne yavaş yavaş, sindire sindire ve istenildiği

    gibi getirildiğini görebiliriz.
    2 ...
  4. 3.
  5. kaybetmişliğimiz henüz farkına varmadığımızdır.
    araçlarımızı amaç edinmişiz.
    1 ...
  6. 4.
  7. bir başlamayan aşkın kavgasıdır bu...

    birisi ile ilgili istediğin bilgiler sen ne istiyorsan o dur.

    sen bana desen ki ben bir ""porno yıldızıyım"" "aa diyeceğim ne güzel beraber film çevirirdik"

    takılacağız.. ancak birbirimizi anlayacağımız şeyler ise ben de ,benim yazdığım şiirler yorumlamalar, senin yazdığın cevaplar ve özel

    paylaşımla olabilir.

    sen bana " aa bugün muayyen günüm" diyebilirsin ben de sana "ii ne güzel işte her ay bakiremsi hissedersin kendini sevişirken"

    diyebilrim.

    ve benim senin üzerinde bir çıkarım olmadığı ve yaşanacaksa böyle yaşansın bir gitsin bakalım ı yaşamaktır.

    benim amacım kız düşürmek avlamak değil ki, işim de olmaz.

    sohpet güzel se devam yoksa uğraşamam...

    daha ne diyeyim ki;

    "seviyorum ulan seni aşık oldum ölüyorum senin için", dememi istiyorsan dedim farz et.

    benim amacım dünyada bir tane bile mutsuz bir insanı mutlu edebilirsem ne mutlu bana..

    bana en anlatılmaz özelini de anlatabilirsin, sır çıkmaz yol gösterir, belli mi olur belki bir aşk doğar.

    ne bileyim yaz işte güzelim, çirkin olsan ne yazar, göbekli olsan ne yazar...

    önemli olan sözlükte dahi olsa birbirimizi anlamamızdır azar azar...
    4 ...
  8. 5.
  9. okunmayan mektuplar1

    Bir daha düşün bence Şimdi akranların ile mi yoksa benim ile mi daha yoğun ve farklı şeyler konuşabilirsin? Duygulanabilirsin?
    Deneyim dediğimiz şey; zaman ile yaşadıklarımızın üstüne kattığı şeylerdir. Bazen bunu bire bir kendin yaşamak zorunda kalırsın. Bazen de ;bir deneyimlisinden tecrübe edinir, işine gelirse bir zaman kullanırsın.
    Şimdi inan senin olduğun bir zaman diliminde ben de olmak isterdim, ancak o zaman alacağım zevk ile şimdiki aldığım zevk benim için aynı olacaktı.
    Şimdi ki gibi rahat ve yakın hissedecektim kendimi sana karşı, senin aksine.!
    ama sen benimle görüşmeye devam edersen aramızda yaş farkı kalmaz, önemli olana; beyinlerin frekansına önem vermeye başlar ve mutluluğu bu noktada zevk ile aramaya devam edersin.
    belki ömür boyu ben senin yüzünü görmeyeceğim, bilmeyeceğim senin gülüşündeki tebessümü!
    ancak ben bileceğim ki sen diye biri var, sen oldun bir zaman bu hayatta.
    sen bir zaman geldiğinde önceliklerin benden uzakta bir yere odaklandığında üzülmeyeceğim yanımda olmadığın için,.
    sevindiğim şey ise senin de bir dünyan olduğu gerçeğini unutmayacağım, sen de unutmaz isen bu dünyada bir insan vardı ve ben onun ne kadar yüzünü görmesem de o benim bir parçam, o benim adını koyamadığım duygularımın türk dilinde ki telaffuzu dersin,
    gözlerimden öpermiş gibi düşünürsün
    soğuk grimsi bir metalin hissini alır gibi.

    kalırsın sağlıcakla bir daha hiç görüşülemeyecekmiş gibi.

    (bkz: okunmayan mektuplar)
    2 ...
  10. 6.
  11. bilinmeyene mektuplar 2

    hiç gülümsemediği kadar gülümsettiğimi söyledi bir gün bana,

    gülümsemenin zaten kendisine çok yakıştığını, benden dolayı gülümsediği zaman ise içinde karıncalanan duygularının kelebek

    kanat çırpışı gibi hissettiğini anlattı.

    biraz da tenini ısıtabilecek şekilde titreyen bacaklarına bir anlam veremediğini, tanımadığı bilmediği bir adamın kendini nasıl böyle

    etkileyebileceğini, korktuğunu, ancak boğazının kurumasına, teninin terlemesine, geceleri uyuyamamasına bir anlam veremiyordu ki

    rüyasında ne hikmettir bir bedene büründü o hayali sevgili.

    onu istiyordu içinde. içinde derken onun bedeni içinde onun acısını hissederek ona kendi sevgisini verebilecek bir duygu

    bir his verebilmek, hayatın anlamsız kargaşalarından uzakta bir hayat yaşamak arzusu ve eğer bu o olsa ne olurdu.

    neden bunlar böyle değilde, tanıyormuş gibi yaklaştığımız hayattan alamadığımız dersler ile hüzün çöker içimize.

    emin olmam için de yemen de etmişti. ancak yeminlere inanmadığımı unutmuştu yada o kadar bir büyük bir duygu ile anlatmak istiyordu ki

    bana bahsettiği gülümserken o gamzelerinin güzelliğinin üzerine ant içse inanırdım zaten.

    o güzel tarifi ise kendinden güzel bir anlatım ile erkekliğimi uyardı hiç istemesemde bu düşünce de onu böyle masum hissetmek isterken.

    ve sonra o da bu masumiyeti bir tarafa bırakıp yanında "ben" niyetine sarıldığı yastık ile uyuya kalmıştı ve rüyasında

    dokunan adamı düşündü o sabah kalktığında

    ve gül reçeli kahvaltısı ısmarladı kendisine tarihin eski yolculuklarına göndermeler yaparak...

    rüyasındaki son sözleri hatırladı çayını yudumlarken:

    "madem isterdin dur ben sana birazcık tarif edeyim;
    şöyle ki sol yanağımdakı sağ yanağımdakinden daha az,
    daha içten gülümseyince görülen gamzem bile çıktı şiirini okurken".

    rüya mıydı, gerçek miydi ? anlayamadan hayatına devam etti, bilinmeyen yolculuklara
    2 ...
  12. 7.
  13. Bir ortamda, farklı sebepler ile kavuşamadığın kadına yazılabilecek mektup, serzeniş ve duygulardır.

    "kadınım, ismininin anlamanı bildiğimden ve resmini gördüğümden beri sesini duyabilmek için bin bir uğraş verdim. Teninden bir isteğim yoktu, sarılıp koklamaktan başka.
    Senden bir haber alamamak beni kahretmekte. Ancak senin de kendine göre bir sevme, aşık olma biçimin var. Şimdi günlerdir uzaktan eğitim gibi girdiğin bu hikmetli yolda ufacık talepleri dahi yerine getirmemen sebebi neydi? Ya da şimdi o tuttuğun eller, kokladığın ten beni unutman, unutabilmen için yeterli gelebildi mi? Zannettiğin gibi kesip bırakmak o ilişkiden kopmak, sıyrılmak değildir sevgili.

    Yalnızca bir mutluluk kendi kendine olduğun zamanlarda yakaladığın masum anlar değil, öğrenmek istediğine karşılıklı bir beklenti ile ulaşabilirsin benimle, seni korkutan “ya ben onu hiç bırakamasam” duygusu mu? Onun için mi bu gereksiz kıskançlığın, sen benim, ben senin kullanılabilecek emtian olmayacağız ki hiçbir zaman, ya da olmayacaktık sen o bulduğunu zannettiğin sevgiliye ulaşana kadar. Ne demek lazım sözün bittiği yer burası, siz kavuşun kuytuluklarınızda kısa ve anlamlı?!

    Kadınım, inanmış olduğun sevginin, aşkın ve sana anlatmaya çalıştığımız yazışmalarda unutma:Tatmin oluyordun konuştuğumuz yazılardan sende. Ben de tatmin oluyor ve arzuluyordum seni. Ancak ne hikmetse sen kelimelerle sevişmelerimize dahi sansür getirdin, yüzün kızardı nar gibi ve bu yalnızca karşılıklı yazdığımız sevgi, aşk oyunlarınızdan aldığın zevk dokunduğun tenindeki şevkten daha mutluluk verdi dedin ve şimdi yoksun. Bu aşk, sevgi sensiz yoksun, sen “ yoksun” demiştim, ancak sen tüm haberlerden ve gelişmelerden yoksunsun. Şimdi de yok, senin olmamanla yanımda bir değer kazandı ilk defa yanımda.

    Sevgili kadınım, seni uzaktan böyle sevmişsem böyle kısıtlı imkânlarda daha fazlasında sevgimin sıcaklığından yanacağından korktun, anlıyorum seni. Şimdi bu olabilecek aşkı olmayacak bir ateşe attın. Bugün değil ancak yakın bir zaman da bir gün okuyup bakarsan yol farklılaşmış olabilir, senin için erken benim için geç olabilir.

    Sevgilerimle, sevgiyi paylaştığım.
    1 ...
  14. 8.
  15. bir yazarın kaybetmek ile ilgili "bir bildiği" var ise yaşanmışlıklar üzerine, kendi iç dünyasına veryansın yaftasıdır.

    bir bildiğim vardı,
    seninle olduğum zamanları güzel ve neşeli geçirmek istediğim,
    bunun olması için elimden ne geliyorsa yapmaya çalıştığım,
    gerekiyorsa kendimden ödün verdiğim ve alttan almak için dilimi kanattığım zamanlar için bir bildiğim vardı.
    klasik olacak ama değer vermek vardı içimde.

    değer vermek;
    yani sevmekten önce,
    seni tanımaktan öte,
    anlamak için seni gönlümce,
    hissettirmek, hissedilmek vardı bir gıdım, biraz, az.

    bir bildiğim vardı,
    her şey zamandan çalmıştı,
    zaman anlamadığımdı,
    an kabul etmediğimdi,
    yaşamı, bir an yaşamak vardı,
    bazen yaşam içimde var olsundu.

    sen bazen olmayabilirdin hayatımda,
    olmasını istediğim hayatın şiirleri,
    aşkın alfabesi ve öyküsü yazılmalıydı her zaman,
    böylesi daha az acıtırdı içimi.

    ben bu kendi küçük beynim, duygum, sevme becerim ile bir bildiğim vardı,
    bir gün gidecektin,
    gideceksin,
    gitme diyemeyecektim.

    ben o bildiğim ile yalnız klavye başında
    bir bildiğim vardı yı yazacaktım.
    1 ...
  16. 9.
  17. kapıdan çıkarken hafif bir aralık bırakmıştı.
    belli ki ona son kez bakmamı istemişti.
    hafif adımlarla topuklu ayakkabılarının çıkardığı ses haddimi aşıyordu.
    ne olursa olsun bir kadın kapıyı tamamen kapatmalı.
    ya hiç gitmeyecek ya da hepten kapatacak kalbini bütün duygulara.
    aşk ganj nehrine dönmüştü o gece.
    kirlenen soluğu orada alıyor o gecenin en katısında.

    "asaf hoşçakal" derken kelimelerinin gücünden tiksindim.
    ne de olsa gitmişti deyip hayatıma bakmalıydım ama o kapı aralığı...
    bütün o gece ganj nehrinde o aralığı düşündüm.
    aylardan eylül'dü.
    mevsim çitlembikti.
    utandım biraz kendimden.

    "ben aşağılık biri miyim asaf?"
    "öyle değilsin asaf sadece gerzeksin."

    durduk yere kapı aralıklara nehrin kıyılarına düşüyordu.
    ben baktıkça kör oldum ben o ayakkabı seslerinden irkildim.
    zeynep artık nihayet gitmişti.
    nihayet diyorum yoksa ikimiz de ölecektik.
    gitti.
    rahat uyu.
    0 ...
  18. 10.
© 2025 uludağ sözlük