insan doğduğu andan itibaren kaybetmeye mahkumdur zaten. çünkü bizim olan hiçbir şey aslında bizim değildir.
doğduğumuzda dünyaya değişik koşullarda geliriz. ana rahminden çıktığımız andan itibaren üzerimizde kıyafet bile yoktu. çıplaktık. sonra bir ailemiz oldu. anne, baba ve varsa kardeş. onların oluşturduğu, dayadığı döşediği ve bizim hiçbir şekilde dahil olmadığımız, emeğimizin geçmediği bir eve gideriz ve o ev bizim olur. daha sonra ise ölene kadar bunun gibi daha birçok şeye sahip oluruz (sahip olduğumuzu zannederiz), manevi birliktelikler olur (arkadaş, dost, sevgili) ve biz bunları kaybeder dururuz. hayata dair ne varsa, hepsi zaten sonradan kazanılan şeyler. ve yine kaybedilmeye devam edecekler. kaybetmediğimizi düşündüğümüz vakitler bile kaybetmeye devam edeceğiz durmaksızın. kesintisiz, her an, her saniye kaybedeceğiz. efkarımızı bir nebze tedavi etsin diye sigara alırken para kaybedeceğiz. para kazanmak için meşguliyet denilen işe büründüğümüzde ihmal ettiğimiz dostlarımızı kaybedeceğiz. bugünü kayıpsız kapattım diye moral verirken bile kendimize, en kötü ihtimalle ömrümüzden an kaybedeceğiz. ve kaybetmeye hep devam edeceğiz.
Bulutlara uzanıp gökyüzünde yıldızlarla kavga etmeye benzer..
Hatta,gecenin köründe boş boş hayallerle gökyüzünün karasında, anlamsız olduğunu bildiğin ışık taneleriyle kocaman bir kavgaya benzer..
Öylesine boş bir yenilgiye,
doğrusu sessizliğe benzer..
Belki Çabalamaktan yorulduğun için ,
Belki de kazanamayacağını bildiğin için..
"hep denedin,hep yenildin.olsun.yine dene , yine yenil.daha iyi yenil." yani samuel beckett abimiz diyor ki kaybetmekten korkma kaybede kaybede kazanmayı öğrenirsin bazen, sen denemeye devam et.
ben kaybedeceğim.. bu oyunu.. bütün oyunları kaybettiğim gibi.. fakat bir sorun var ki bilmiyorsun.. öyle kaybediyorum ki.. kimse kazanmış gibi olmuyor sonra..
sevdiğin her şeyi er ya da geç kaybedeceksin, ama sonunda sevgi sana başka bir surette geri dönecek.
kaybediyoruz, yitiriyoruz, acı çekiyoruz, kalbimiz hiç bu kadar kötü kırılmadı sanıyoruz. bu acı hiç geçmeyecek gibi hissediyoruz. ama işin aslı şu ki bu dünyaya sınavlardan geçmek ve birilerinin sınavı olmak için geldik. kayıplarımızın listesini tutup kazançlarımızı görmezden gelirsek mutsuzluk kaçınılmaz sonumuz. her şey biz insanlar için tasarlanmış. her acı, her kötülük, her iyilik, her mutluluk. bunlardan biri eksik olunca aslında biz eksik oluruz. mükemmel dengeyi bu zıtlıklar ayakta tutuyor. hepsine ihtiyacımız var. birini yaşamadan, tecrübe etmeden bir diğerinin kıymetini anlayamayız. kabullenmek bu dünyadaki tek lüksümüz. kabullenmek bir yetenektir. gelmek isteyene de gitmek isteyene de kapılarınızı sonuna kadar açın. elbet doğru misafir çalacak kapıyı. yeter ki misafiri ağırlayacak mecalimiz olsun. umut etmekten vazgeçmeyelim. çünkü yaralarımızın, hayal kırıklıklarımızın, huzursuzluklarımızın tek bir şifası var - umut.