kaybedilen maç sonrasında herkesin spor hatta futbol yorumcusu kesildiği bir ülkede çatlak seslerin eylemleridir bunlar.
kaleci eleştirilir, diğer oyuncu, hakem eleştirilir, saha eleştirilir bunlar da olmadı allah ın bu macı kazanmak ıcın bizden yana olmadıgı vs tartışılır. süper boyutta saçmalamadır yani. ne kazanınca sevinmeyi ne kaybedince üzülmeyi biliyoruz.
tipik diyaloglar vardır böyle durumlarda genelde hakem üzerine olur:
"olm o kadar pozisyonu hakem bizede verse bizde alırdık a.q"
"hakemin verdiği kırmızı kartı gördün mü? neresi kırmızı karttı lan o hareketin!"
"O pozisyon penaltı değildi" "bizim sarı kartı vermedi"
gibi gibi gibi...
bugün tam tersini gördüğümüz durumdur. önder turacı kazanılan bir maçın ardından, maç içinde yaşadığı bir pozisyonla ilgili soruları yanıtlarken sınır tanımamak bir yana adeta kendini aşmıştır. pek iyi olmayan türkçesi de olayın tuzu biberi olmuştur. golu elle attım demek zor geliyosa soruları yanıtlamassın, yok kimseden çekinmiyorum doğruları söylicem diyorsan tüm türkiyenin gördüğü pozisyonu açıkca söylersin herkes seni takdir eder. ama çıkıp top göğsüme, omuzumun köşesine, bir parça koluma, 250 gram da kıçıma çarptı dersen kimse sana inanmaz. bal gibi elle attın işte ne inkar ediyosun, belki isteyerek olmadı ama benim de dahil olduğum bir çok fenerbahçelinin tadını tuzunu kaçırdın.
