Evini, işini, aşkını, sevgisini, yuvasını, cesaretini, özgüvenini, aklını, ruhunu, fikrini, zikrini ve daha onlarcasını kaybetmiş adamdır.
Tamamen sıfır noktasında olması nedeniyle araftaki kişi de denebilir. Sınırdadır. Seçim yapmak zorunda değildir pratik olarak. Dileği zaman eksiden artıya geçiş yapabilir. Tabii bu sürede bir takım aksilikler olması muhtemeldir de. Bunları hesaba katması gerekir. Çünkü bu adam kesinlikle aptal değildir.
Sadece risk almıştır. Ve hayatını her daim bu felsefe üzerine inşa eder. Alışmıştır buna. Kazandığı birşeyi tekrar kaybetmesi dejavu etkisi yaratır sadece. Sonuçları ağırdır ama bile bile ladesi sever.
Külli iradeye karşı kendi cüzi iradesiyle bir takım oyunlar oynar. Bazen acımasızca mücadele eder kaderinle. Ama her zaman pusudadır. Sırtını hiçbir vakit kimseye dönmemeyi yeğler.
Onun için sırtını duvara yaslamak demek
Aşık olmaktır. Ve bu yine başlı başına bir risktir.
O sadece bekler.
Çoğu zaman bir çanta parayı.
Bazen ansızın çalacak kapının zilini.
Bazen de zamanın ötesinden gelen bir telefonu.
Onun için beklemek demektir sahip olduğu tek şey.
Doğru zamanda, doğru yerde, doğru kişiye, doğru davranışı ıskalamadan gerçekleştirmek. Pek fazla şansı olmadığı için beklemenin süresini fazla uzatmak doğru ihtimalleri kaçırmakta olabilir. Sakin ve akıllı adımlarla hareket etmeli bu yüzden.
Belki bir belkide iki sıkımlık barutu olan adamdır zira bu adam.
Kendi hayatını da umursamayan, hayattan nefret etmiş, yozlaşmış ve alabildiğine yalnızlığa ulaşmış adamdır.
Zannımca bir orta yaş sendromu değildir.
Çünkü diğer bütün sendromların hiçbirinin bu kadar keskin ve net olmadığını söyleyebilirim. borderlinenin üst sınırlarını ifade ediyor gibi.
öyle sanılan. 17 yaşının vermiş olduğu tüm bilgiçlikle. dik burnuna iki de bir dokunup, aynı cümleyi tekrarlıyordu: "hayata tesadüfen geldik, mecburen yaşıyoruz."
sol elimi burnunun üzerine indirebilirdim. tanrı'nın kusursuz eserini boktan bir tabloya çevirebilirdim. sustum. sanki, sustuklarım da bana susayacaklarmış gibi sustum!
olmadı. bıraktım kendisi o kitabevinde. eski kitapların arasında. arkamdan bağırışını duyuyordum ama. "ya beni öperken kulağıma fısıldadığın o güzel sözler. söylediğin şarkılar. ettiğin yeminler... "
duymak istemedim artık kendisini. bilmiyordu çünkü. ve, bilemezdi:
"ben aşık olabilseydim öptüğüm ilk kıza aşık olurdum!"
karıştım şehrin kalabalığına. yırtık pardösüm. yırtık ayakkabılarım. dağınık saçlarım. sol elimdeki sigaram... yüzlere baktım. baktığım her yüz başka bir tarafa döndüğünde anlam aramaktan vazgeçtim. yuttum hepsini. anlamları, anlamsızlıkları, aşkı, sevgiyi, öpmeyi, öpülmeyi...
gözlerimi yumdum bir anlığına. annemin silueti geçti gözlerimden. içimden denizler geçti. içimden ben geçtim. kalktım yerimden. koşmaya başladım. o genç kızın olduğu kitabevine doğru. teslim olmaya gidiyordum. bu düzene. bu düzenin savunduğu her şeye!
"teslim oluyorum" diye bağırıyordum ana caddede. üzerimdeki pardösüyü çıkarıp, elimdeki sigarayı denize fırlatıp, eski ayakkabıları bir kaldırımda bırakıp bağırıyordum.
"teslim oluyorummmmm!"
insanlar geri çekiliyordu. deliliğimin korkusu ürkütüyordu her birini. durmak istiyordum. bir şeyler toslamak. kendimden korkuyordum ben de.
kendime toslayacağımı bildiğim için, ana caddede bağdaş kurup oturdum. insan çemberine alınmıştım. bir anda, kafamı dikip yüzlere baktığımda o genç kızı gördüm. dudaklarımı hafifçe aralayıp söyledim.
"teslim oluyorum."
duymadı beni. duyamazdı. tedirgin bir şekilde saçlarını kulaklarının arkasına atıp konuştu. artık ağız okuyabiliyordum:
elinde avucunda hiçbir şeyi olmayan adamdır. adam demek yanlış aslına bakarsanız. adam olsaydı adamlığını kaybederdi. o da yok demek ki. peki cesur mudur bu insan?
herhalde ben; cesur olsaydım, kaybedecek bir şeyim olurdu. mesela cesaretim. cesur da değildir.
eğer ki; bir insanın kaybedecek hiçbir şeyi yoksa, zamanında her şeyini kaybetmiştir, yenilmiştir, öz güven denen şeyden zerre kalmamıştır. böyle bir insandan cesur olmasını nasıl bekleyebiliriz? nasıl beklersiniz? bunu bekleyenlerin sayısı inanın hiç az değil. bu insan acizdir benim gözümde.
evet vurucu yere geliyorum hazırlanın; kaybettiğinde hasıl olan o histerik duygular, bir zehri damara zerk etmek üzere yaklaşan bir hasım gibidir. tehlikesiz insandır. tek tehlikesi,
kendinedir. şey, burayı ben de anlamadım , ama olsun.