kaybedecek hiçbir şeyi olmayan adam

    1.
  1. kaybedecek hiçbirşeyi olmayan adam dünyadaki en tehlikeli adamdır.
    3 ...
  2. 29.
  3. Kaybettirecek çok şeyi olan adamdır aynı zamanda. Hayatınızı mahveder umrunda olmaz. Yaklaşmamak lazım.
    1 ...
  4. 9.
  5. duvara sırtını yaslayıp diz çökmüş yüzünü avuçları arasına almış hıçkırarak ağlıyordu.

    - noldu tarrağım!! hani kaybedecek bi şeyin yoktu?
    + beni rahat bırak, git buradan git!
    - coolluk yapma olum, kulağına küpe olsun. hadi ağlama belki hakkından böylesi hayırlı.
    + !!!
    1 ...
  6. 13.
  7. bir kadın tarafında terkedilen adam değildir. ergenleşmeyin.
    1 ...
  8. 6.
  9. bu saatten sonra hiçbir şeyden korkmayan, zaafı olmayan adamdır.
    1 ...
  10. 5.
  11. imkansız bir hayatı yaşamaya çalışan insandır.
    1 ...
  12. 28.
  13. Bu şahsın yapamayacağı hiçbir şey yoktur. çünkü kaybetmek adına bir korku barındırmaz içerisinde. O korkmasa da siz korkun ondan.
    1 ...
  14. 34.
  15. öyle sanılan. 17 yaşının vermiş olduğu tüm bilgiçlikle. dik burnuna iki de bir dokunup, aynı cümleyi tekrarlıyordu: "hayata tesadüfen geldik, mecburen yaşıyoruz."
    sol elimi burnunun üzerine indirebilirdim. tanrı'nın kusursuz eserini boktan bir tabloya çevirebilirdim. sustum. sanki, sustuklarım da bana susayacaklarmış gibi sustum!

    olmadı. bıraktım kendisi o kitabevinde. eski kitapların arasında. arkamdan bağırışını duyuyordum ama. "ya beni öperken kulağıma fısıldadığın o güzel sözler. söylediğin şarkılar. ettiğin yeminler... "
    duymak istemedim artık kendisini. bilmiyordu çünkü. ve, bilemezdi:
    "ben aşık olabilseydim öptüğüm ilk kıza aşık olurdum!"

    karıştım şehrin kalabalığına. yırtık pardösüm. yırtık ayakkabılarım. dağınık saçlarım. sol elimdeki sigaram... yüzlere baktım. baktığım her yüz başka bir tarafa döndüğünde anlam aramaktan vazgeçtim. yuttum hepsini. anlamları, anlamsızlıkları, aşkı, sevgiyi, öpmeyi, öpülmeyi...

    gözlerimi yumdum bir anlığına. annemin silueti geçti gözlerimden. içimden denizler geçti. içimden ben geçtim. kalktım yerimden. koşmaya başladım. o genç kızın olduğu kitabevine doğru. teslim olmaya gidiyordum. bu düzene. bu düzenin savunduğu her şeye!

    "teslim oluyorum" diye bağırıyordum ana caddede. üzerimdeki pardösüyü çıkarıp, elimdeki sigarayı denize fırlatıp, eski ayakkabıları bir kaldırımda bırakıp bağırıyordum.

    "teslim oluyorummmmm!"

    insanlar geri çekiliyordu. deliliğimin korkusu ürkütüyordu her birini. durmak istiyordum. bir şeyler toslamak. kendimden korkuyordum ben de.
    kendime toslayacağımı bildiğim için, ana caddede bağdaş kurup oturdum. insan çemberine alınmıştım. bir anda, kafamı dikip yüzlere baktığımda o genç kızı gördüm. dudaklarımı hafifçe aralayıp söyledim.
    "teslim oluyorum."

    duymadı beni. duyamazdı. tedirgin bir şekilde saçlarını kulaklarının arkasına atıp konuştu. artık ağız okuyabiliyordum:

    "deli!"
    1 ...
  16. 22.
  17. elinde avucunda hiçbir şeyi olmayan adamdır. adam demek yanlış aslına bakarsanız. adam olsaydı adamlığını kaybederdi. o da yok demek ki. peki cesur mudur bu insan?

    herhalde ben; cesur olsaydım, kaybedecek bir şeyim olurdu. mesela cesaretim. cesur da değildir.

    eğer ki; bir insanın kaybedecek hiçbir şeyi yoksa, zamanında her şeyini kaybetmiştir, yenilmiştir, öz güven denen şeyden zerre kalmamıştır. böyle bir insandan cesur olmasını nasıl bekleyebiliriz? nasıl beklersiniz? bunu bekleyenlerin sayısı inanın hiç az değil. bu insan acizdir benim gözümde.

    evet vurucu yere geliyorum hazırlanın; kaybettiğinde hasıl olan o histerik duygular, bir zehri damara zerk etmek üzere yaklaşan bir hasım gibidir. tehlikesiz insandır. tek tehlikesi,

    kendinedir. şey, burayı ben de anlamadım , ama olsun.

    adam değildir.

    edit: 40 yıllık geyiğinizi bitirmişim ulan .
    2 ...
  18. 30.
© 2025 uludağ sözlük