aç gözlerini karanlıklara birden
sen heykel...hamuru ışıkla yoğrulmuş
dördüncü buuttan sesler...kim...nereden
''görünme zamanın geldi... haydi konuş!''
''şu sümüklü adamlar...beyinsiz oba!''
bir kürdan... sayfalar...ve üşüten soba
boşluğa bak uykulu pencerelerden
gergin an... elde kibrit... dumanlı oda
daha erken... daha erken... biraz daha
yorgun yarasalar dönerken sabaha
küf kokusu... kereste yığını.... çürük
kart piliç... şeyhi şeytan... ''sığın allah'a!''
uykuyla uyanıklık arasında ne sanat
el verişli kumaşa resim çiziyor nakkaş
avucumda o manâ incecik iki kanat
renkten renge süzülür görünür yavaş yavaş.
göklerde kanat açmış, güya gönlümce hür kuş,
ben değil mi yine ben, kedere hedef durmuş,
saklanıyor bildiğim saklambaç oyununda,
benim gölge alemde, kendisine kaybolmuş…