kavı aşireti

entry5 galeri23
    5.
  1. :



    Ben aslen Adıyaman ilinin kömür ilçesindenim bizim köy kav aşiretindendir. Bizim burda kömür, artan, rezir, kınık, kalburcu, tetikan, axgavr, sımeli, kucak, gisrik, ismini suanda hatırlayamadığım daha pek çok köy kav aşiretindendir ailenin yaşlılarından bugune kadar duyduklarıma göre horosandan gelmiş kesinlikle türk kökenli ancak geçen yüzyıllar boyunca bulunduğu ortam itibariyle birazda mecburiyetten kürtlesmistir. Benimde tarihçi olmamdan dolayı yaptığım araştırmalarda kav isminin kovi, kavi, kayı, şeklinde zamanla telafuz ve lehçe farklılığından dolayı değiştiği hemen fark edilebilir. Bildiginiz üzere kayı boyu osmanlı devletini kuran boydur ayrıca kayı boyunun anadoluya gelmeden önce doğu ve güneydoguda kav ismine raslanmaması şu anda,da kayı boyu diye bir boyun hiçbir coğrafyada bulunmaması bunu kuvvetlendirmektedir kayseride kömür beledesindeki ahalinin kav aşiretinden olmasıda bunu destekliyor zira kayseri selcukluların önemli bir merkeziydi.

    YUNUS EMRE adlı Okuyucumuzun yorumu
    0 ...
  2. 4.
  3. kavi aşireti olarak isimlendirilenler bugün adıyaman, çorum, iran'ın türkiye sınırına yakın yerlerinde ve suriyenin muhtelif yerlerinde mevcuttur. türkiye'de yaşayan kavilerin bir kısmı alevi kökenli ve doğuda yaşayan kavililer kürtçe konuşurlar. ama ibadetlerinin çoğunu türkçe yaparlar bu nedenle arap kültürünü de taşımazlar. türkiye'dekilerin bir kısmı dersim ve civarından göçlerle dağıldığı bilinmektedir.
    0 ...
  4. 3.
  5. harzemşahlarmoğol sanan cin gibi zekî güruh. kendilerini kürt sanmalarıysa ayrı trajikomik.
    0 ...
  6. 2.
  7. Ko'vi,Kavi,Kav,(Kayı) Asireti: KAVi Aşiretinden olduklarını söyleyenler, kelimenin telaffuz farklılığından dolayı Oğuz Boyu olduklarını bilememektedirler. KAVI kelimesinin aslının KAYI olduğunu, KAYI Boyu'nun da Oğuzlar'ın 24 boyundan biri olduğunu, asıl Osmanlı imparatorluğunun kurucularının kendileri olduklarını Kav,KOVi-KAVi ile KAYI'nın aynı boy olduğunu geçen yüzyıllar boyunca unuttuklarından bu konuda aşiret mensupları fikir yürütemiyorlar. Osmanlı imparatorluğunun kurucuları oldukları yapılan araştırmalarla kesin olarak tespit edilmiş osmanlı arşivlerindede bu konuyla alakalı pek çok bilgiye ulaşılmıştır.. Bizim görüşümüze göre KÜRTÇE konuşan Oğuz Kürt Boyları sonradan KÜRTÇE;Yi öğrenmiş değillerdir. Mesele Sadece Orta asya'da bir zamanlar konuşulan(Eski dil Türkçe) Eski Oğuz-Uygur-Özbek Dilinin BiR TÜR LEHÇESi;Ni halen muhafaza etmiş olmalarından ibarettir. DiL Bölümünde yayınlayacağımız Orijinal KÜRTÇE Kelimelerin kökenine indikçe, bunların ÖZ BE ÖZ TÜRKÇE olduklarını görmüş olacağız. Kısacası KÜRTÇE zannedilen GURANiCE-GURMANÇCA Lehçenin Eski TÜRKÇE olduğunu göreceğiz. Yabancı kelimelerin dışında, net kalan KÜRTÇE kelimelerin Anadolu TÜRKLERiNCE unutulan Orijinal ESKi ANA DiL TÜRKÇE olduğunu anlamış olacağız. Kürtçe konuşan Siverek Karakeçilileri, Söğüt;teki KAYI BOYU;NA bağlı bir aşiret koludur. KARAKEÇiLi'ler 'Osmanlı Devletinin Kuruluş Şenliklerine' her yıl katılırlar.Aynı şekilde aşiretin asıl büyük kolları (kav, kavi,ko vi, gibi aşiret isimleri altında)adıyaman, malatya,urfa,azerbeycan,ırak,iran,suriyede çok büyük guruplar olarak yaşarken iç anadoluda bazı illerde de daha küçük guruplar olduğu,da tespit edilmiştir. Cumhuriyet ilkelerine sıkı sıkıya bağlı bir aşirettir.( Kavimler ve Aşiretler;kitabından alınmıştır)
    0 ...
  8. 1.
  9. kavi aşireti Erzincan yakınlarındaki Yassıçimen;de Moğollarla;la savaşan ve Anadolu Selçuklu ordusuna yardım edip, savaşın kazanılmasında rol oynamışlar ve Anadolu Selçuklu Sultanı;nın takdirini kazanmışlardır.

    O yıl Moğol ordusu Sivas;a doğru ilerlemekte idi. Nihayet Selçuklularla Moğol ordusu Sivas;ın Hafikkale civarında savaşa tutuştular. Ertuğrul bu harbi duyar duymaz kuvvetlerini alarak o tarafa gitti. Bir dağın yamacında iki ordunun çarpıştığını seyrettiler. Bunlardan Anadolu Selçuklu ordusu yenilmek üzere, diğer taraf tada Moğollar galip gelmek üzere idi. Bunu gören Ertuğrul Gazi maiyetindeki Koç yiğitlerine dedi ki:

    Yiğitlerim Savaşa Hazırmısınız,

    Derhal mağlup olmak üzere olan Selçuklulara yardıma karar verildi. Kayı),(bugün kullanılan adıyla kavi aşireti,kav aşireti,) yiğitleri dağdan bir çığ gibi harp meydanına daldılar. Kılıçlar oynadı, oklar çekildi, kavga yeniden kızıştı. Çok geçmeden galipler mağlup duruma düştüler. ilk mağlup olanlar Selçuklular kısa bir zamanda galip bir duruma geçtiler, Moğollar ise perişan bir halde kaçtılar.

    Kayıların bu yardımlarından Sultan Alaeddin çok memnun oldu. Kayı,(kavi) aşiretinin beyi olarak Ertuğrul;u tanıdı. Sultan Alaeddin. Ertuğrul Gazi;yi, Bizans hududuna uçbeyi tayin etti. Kayı kabilesine Söğüt kasabasını kışlak, Domaniç yaylasını da yaylak olarak verdi. Ertuğrul Gazi, Karacadağ;dan Kayı aşiretini alarak Söğüt&;e geldi.

    Ertuğrul Gazi, çok geçmeden, maiyetindeki kılıç erleri ile Bizanslılarla savaşa girişti. Bizanslılara ait, Sultanönü bölgesi ile Karacahisar;ı fethetti. Bu zaferleri duyan Anadolu;nun muhtelif bölgelerindeki kılıç erleri, Ertuğrul;un etrafında toplandılar. Hudut boyu serdengeçti akıncılarla doldu.

    Ertuğrul;un değerli kumandanları şunlardı: Akçakoca, Konuralp, Turgut Alp, Saltuk Alp, Aykut Alp, Samsa Çavuş, Hasan Alp, Karamürsel, Akbaş, Kocaoğlan... Bu kumandanlar kuvvetleri ile gece;gündüz demeden Bizans;a doğru akınlarına devam ettiler.

    Ertuğrul;un karısı Hayme Ana, bir oğlan çocuk doğurdu. Bu çocuğun adını Otman koydular. Sonradan Otman, ;Osman; adı ile anıldı. Ertuğrul;un diğer oğulları Sarubalı ile Gündüz Alp;tir. Küçük Osman, Söğüt kasabasında kılıç erleri arasında büyüdü. Beş yaşına geldiği zaman, bir gün babası onu, Konya;ya beraberinde götürdü. O gün Hazret-i Mevlânâ;yı ziyarete gittiler. Mevlânâ Ertuğrul;u ve yanındaki oğlunu görünce şöyle deki:

    Sultan Alaeddin, Baba ishak;ı kendine baba yaptıysa, ben de bu küçüğü kendime evlat edindim.

    Mevlânâ; Osman;ı sevdi ve ona hayır duada bulundu.
    Ertuğrul Gazi, Söğüt;te oturuyordu. Bir gün köyleri dolaşmaya çıkmıştı. Akşam olunca itburnu köyünde bulunan ulemâdan bir zâtın evinde misafir kaldı. Ev sahibi Ertuğrul;a fazlaca ikramda bulundu. Ertuğrul, gece yatacağı zaman rafta bulunan bir kitabı görüp,

    Bu kitap nedir ? Diye sordu.

    Ev sahibi:

    Bu kitap, Allah (c.c.) tarafından Hazret-i Muhammed vasıtası ile, insanlara doğru yolu göstermek üzere gönderilen Kur&;an-ı Kerîm;dir...dedi ve odadan çıkıp gitti.

    Ertuğrul, serilmiş yatağa yatmayıp, Kur;an-ı Kerim;in önünde el bağlayıp, sabaha kadar ayakta durdu. Ancak güneş doğarken yatağa girdi. Uyur uyumaz bir rüya gördü. Rüyasında bir pîr ona:

    Sen, Tanrı sözü olan Kuran-ı Kerîm&e halis bir kalp ile saygı gösterdin; bunun için sana mükafat olarak evlat ve torunlarına padişahlık verildi. Bütün neslin aziz olsun... dedi.

    Ertuğrul, bu sözlerin dehşetinden uyandı. Ev sahibine de bu rüyasını anlattı. Osmanlı Devletinin Kuruluşu adlı bir eser yazan ingiliz tarihçisi Gibbons, bu hadiseyi ele alarak, Ertuğrul Gazi;nin Müslüman olmayıp, Şaman dininde olduğunu yazmaktadır. Halbuki bu fikir yanlıştır.

    Ertuğrul Gazi, hudut boyunda Bizanslılarla durmadan savaştı. Fakat kılıcının hakkı olarak kazandığı bu yerleri Selçuk Sultanına verdi.

    Ertuğrul Gazi, bu savaşları ile Osmanlı Devletinin arsasını hazırlamıştı. Ertuğrul, artık iyice ihtiyarlamış, işlerini büyük oğlu Gündüz Alp;e bırakmıştı. Küçük oğlu Osman da, serhat boylarında düşmanlarla çarpışmakta idi.

    Bazı kaynaklarda da Söğüt&;ün Ertuğrul Gazi;ye veriliş tarihi olarak 1270 tür. yılını vermektedir. Bu tarih tartışma konusu olmakla birlikte kesin olan bir şey vardır. O da OSMANLI DEVLETiNiN TEMELLERiNiN SÖĞÜT;TE ATILMIŞ OLMASIDIR; Zira, Ertuğrul Gazi 1281 yılında 90 yaşında vefat ettiğinde, Osmanlıların bölgeye kararlı olarak yerleştiklerinin bir kanıtı olarak Söğüt&;e gömülmüştür. Bugün Adıyaman Şanlıurfa / Halfeti,Çorum,Sivas,Malatya, Suriye ,Irak ve iranda tahmini 100 den fazla köy ve kasabada kayı, aşireti mensupları),(bugün kullanılan adıyla kavi ,kav aşireti,) yoğun olarak yaşamaktadır. Türkiyede,ki en büyük aşiretlerden biridir,bu aşirette kılasik ağa mantığıyla hareket edilmez aşiretin geneli okumuş ve bilinçli insanlardan oluşmaktadır.Bu aşiret kurtuluş savaşında,da milli mücadeleye büyük katkısı olmuş olan bir aşirettir.
    Halen aşiretin çoğunluğu doğu ve güneydoğuda korucu olarak görev almaktadır.Tarihçilerin yaptıkları araştırmalarda o dönemden bu güne ulaşan tarihi vesikalarda kavi aşiretinin adına rastlanmaması bu dönemdede kayı diye bir aşiretin izine rastlanmamasıda kayı boyunun kesin olarak şu anki kavi aşireti olduğunu doğrulamaktadır,ayrıca aşiretin yaşlılarının dedelerinden duydukları kadarıyla horasandan geldiklerini söylemeleride Kayı aşŸiretinin menşŸei olan OğŸuz Han;ın soy kütüğŸü, ReşŸideddin&;in OğŸuzname&;sinde de horasandan gelindiğine dair bilgilerin olmasıda bu tezin doğruluğunu ispatlamaktadır.
    ( Türklerin Tarihi adlı kitapdan alınmışŸtır)
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük