tam başlık: kavga ettikten sonra acaba ayrıldık mı diye düşünülerek geçen bir dakika'dır.*
kabus dolu dakikalardır. sıkı bir kavga, tartışma, didişme, hatta küfürleşmelerden sonra her iki taraf da inat halindedir. her iki taraf da kızgındır. aslında içlerinden biri alttan alınmayı beklerken aniden taraflardan biri elindeki kartı çıkarır, ya çeker gider ya da okkalı bir laf eder. öyle kalınır. (bkz: kal gelmek)
o saniyeden sonra ilk dakika başlamış olur. kafada bir sürü paranoya yol yol gezer:
+kesin ayrıldık...
+bu sefer beni terk etti.
+acaba bitti mi?
+gitme geri dön, giderse kesin biter
+biterse naparım.
en berbat zaman dilimlerinden biridir. kurbanlık koyun gibi akıbetini beklersin. zaman geçmez. akreple yelkovan olduğu yere mıhlanmıştır sanki. aldığın her nefes umudunun biraz daha azalmasına, acının aynı derecede artmasına sebep olur. beklersin, beklersin, beklersin... ama aramaz işte. inadım inat der. kahrolursun. herşey herkes üstüne gelir. gururunun hiçe sayarsın sen ararsın. telefonu meşgule düşürür. tekrar ararsın. yine aynısı. sonra bir mesaj gelir. seni artık görmek istemiyorum diye. dünya başına yıkılır. hayatta tek dayanağın olarak gördüğün kişi elinden uçup gitmektedir.
keşkelerle geçen dakikadır. keşke onu demeseydim. keşke konuşmasaydık. keşke o konuyu konuşmasaydık. keşke, keşke, keşke... sadece bu sözün arkasına sığınırsın.
eğer sıkı bir kavgaysa, kavga esnasında salgılanan adrenalinle hissetmediğiniz acılar ağrılar yavaş yavaş hissedilmeye başlanır. üzerinizdeki kanın aslında size ait olduğunu, suratınızın bir yerinin kanadığını fark edersiniz. kavga yani bittiği için ağrıyan elinizi ve acılarınızı yokmuş gibi göstermek için dimdik yürüyerek sakin bir yere gitme ihtiyacı hissederseniz. 1 dk içinde yanlız kalmayı başarabildiyseniz oturup ağlayabilirsiniz. *
adrenalin seviyesinin gitgide azaldığı, vücut ısısının düşmeye başladığı ve hasar gören yerlerinizin yavaş yavaş tatlı bir acıyla sizi uyardığı zamanlardır.