lincoln ün mimiklerinden anladığım kadarıyla şöyle bir diyalog olmuştur.
l: ya ondan sonra araba birden önüme çıktı. bende asıldım frene ama azcık dokundurduk işte.
c: vah vah. napcan peki?
l: sanayiye verdim ama adnan dan biraz para isteyeceğim. baya pahalı bunun parçaları. koca lincoln jip yani.
c: hayırlısı.
-ya carlos baksana şunlara daha dün milli takımda beraber sevinip üzülenler değil mi?
+evet ama ne arıyor ki akıl ya boşver, bu türkler böyledir abi ya şimdi biz araya girersek bizle kötü olurlar, hatırlasana volkan'ı seni yakalasaydı varya...
-evet ya amk kimse gelip tutmadı da volkan'ı ne halleri varsa görsünler. ben sezon sonunda gederim zaten banane ya.
+şu taraftara baksana ya kamera şakası gibi geliyor sahanın içerisine...
tüm yayın organlarında ve bireylerin ağzında yer alan tabirle profosyonel olmakmış. koca bir nah! profosyonel öyle mi olunuyor lan? ne yani şimdi ronaldinho'ya lampard'ın yaptığı hareket ve akabinde tüm dünyanın önünde yapılan kavga boşa mıydı? yani onlarda olan arkadaşlık ve kazanma hırsı değildi de neydi?
kimse boş yere geniş geniş profosyoneller yazmasın.
bu fotoğraf bu iki oyuncunun hiç bir şeyi sallamayıp, salla başı al maaşı modunda olduklarının göstergesidir. kimse kendini de kandırmasın, 35'inden sonra carlos mu fener'e yararlı olacak, yoksa dunya sikine minare götüne takılan lincoln'mu galatasaray'a faydalı olacak?
roberto carlos kavgaya neden karışmadı bilemem, zaten yapı olarak sakin bir mizaca sahip. ancak cassio lincoln kavgalara karışırsa başına neler gelebileceğini daha önce volkan demirel'den iyice öğrenmiş olsa gerek bir kez daha ceylan gibi sekmemek için suya sabuna dokunmamıştır kanımca.
carlos zaten karışmıyor etliye tuzluya, sakin bir adam. lincoln desen tırsağın önde gideni zaten orda volkan faktörü var istese de giremezdi aralarına volkan haşamat ederdi bu sefer. geriye uzaktan izlemek kalıyordu onlara bu saçma sapan kavgayı ki öyle yaptılar. yok biri birine arkadan dokunduruyor yok biri kendini yere atıyor olum delikanlıysanız harbiden iki tane çakın birbirinize tam olsun.
iki ucu boklu değnek durumudur.
lincoln ve carlos ayırmaya gitse arada ya dayak yiyecekler ya galeyana gelip dayak atacaklar ve her halükarda onlarında isimleri bu kavgada olumsuz anılacak!
adamlar en iyisini yaptı öyle uzaktan baktı. oraya gidip kavgaya girmeleri daha kötü olurdu.
ayrıca onlardan bekleyemeyiz ezeli rekabetin verdiği heyecanı. onlar bunu bilemez ki!
onlar sinirlenmez ki öyle kolay kolay. carlos ne anlar gs ve fb'nin 100 yıllık rekabetinden, lincoln ne bilir fener kelimesinin gs'liler üzerindeki olumsuzluğunu.
tahminimce şunu konuşuyorlardır;
linconl: baba durumlar nasıl
carlos: hamdolsun iyi
lincoln: yav bizde biraz kriz var, bide ceza verdiler bana hepten battık, biraz borç versene
carlos: ayıp ettin kanka bizde para bok gibi ne kadar istersin, hem ben sana dedim gs ye gitme diye dinlemedinki beni
lincoln: büyük sözü dinlemek lazımmış.
sen oraya kavga ayırmaya ya da etmeye çıkmıyorsun. ayrıca kimseyi sakinleştirme zorunluluğun da yok. ama diğer oyuncular çocukça davranmamak zorundalar.
doğru olandır. ulan adamlar kavgaya girse bu seferde heriflere bak ikiside dünyaca ünlü yıldızlar ama adam olamamışlar diye eleştirecektik. yani adamlar ne yapsalar yaranamayacaktı bize. biz şimdi bu ikiliyi takım ruhundan yoksunlar diye yerelim. aynı takımda oynamalarına rağmen semih ile arda'yı göklere çıkartalım. hakikaten takım ruhu budur di mi? semih, arda ve diğerlerinin ellerine sağlık bize çok sağlam bir kavga izlettiniz ve takım ruhunun ne demek olduğunu gösterdiniz.
yılda ortalama 3.5 milyon euro kazanan söz konusu şahısların sohbeti esnasında 132.427 işsiz genç babalarından utana sıkıla aldıkları üç kuruşla kahvede sıkış tepiş maç izleyip tırnaklarını yerken, 2.489.627 14 yaş altı çocuk mahalle maçlarında ismini aldıkları bu oyuncuların sırtlarında taşıdıkları forma için gözyaşı dökmekteydi.
utanması gereken, ayıplanması gereken kişiler; içlerinde takım olma, takım ruhu gibi en ufak bir duygu barındırmayan ruhsuz lincoln ve carlos'tur.
takım arakadaşı bu, defans ya da ofans yaparken yanında olduğun gibi kavga ediyorsa gideceksin sen de oraya. ayırmaya çalışacaksın, mesela carlos amca alıp semih'i uzaklaştırıcaksın oradan ve kırmızı kart görmesini engelleyeceksin.
hakan balta'nın çabaları olmasaydı mesela arda ve semih değil 3'er 5'er, 35'er maç ceza alırlardı.
ama aptal hakan balta, halbuki eli belinde izlemeliydi 50 mt öteden ve "ailevi birşeyler konuştum önder turacı'yla" demeliydi pişkin pişkin. ve biz de öykünmeliydik profesyonellik mavraları adı altında.
utanmaz, unprofessional hakan balta.
burası isviçre değil ya da avusturya. bu ülkede bugüne kadar ne yapıldıysa, ne başarıldıysa, bu başarıların altında yatan nedenler hep manevi ögeler olmuştur. profesyonellik bunu sadece kontrol edilebilir hale getirdiği ölçüde kabul edilebilir.
galatasaray, uefa kupasını kazandığı arsenal maçında kırık omuzla oynayan bülent profesyonel olmadığı için uefa kupası bugün galatasaray'ındır belki de.
farklı bir açıdan bakmak gerekirse de takım ruhuna aykırı bir davranıştur.* en azından gelip arkadaşını sakinleştirmeye çalışmak, olayların büyümesini engellemek için bişeyler yapmak da bir dayanışmadır.
12 nisan 2009 galatasaray fenerbahçe maçı'nda yaşanan, türk futbolunun yüz karası olaylar sırasında, iki vatandaşın, herkes kavga ederken sakin sakin sohbet etmesidir, işte görmemiz gereken resim budur, biz hala oturmuş fener cimbom muhabbeti yapıyoruz, allah aşkına bırakın artık şu didişmeyi, resme bakın !
kim bilir neler demişlerdir,
-lincoln napıyor bunlar yahu?
-aman carlos abi bırak pis türkler yesin birbirini...
böyle demiş olmaları muhtemel değil mi sizce?
o manzarayı gören her aklı başında insan, 'vay be şu adamlara bak, bizimkiler orda birbirini yiyor, bu adamlar, suya sabuna dokunmadan seyrediyorlar, işte içinde bulunduğumuz salak saçma durum' demiş ve türk futbolundan da, fenerbahçeden de, galatasaraydan da utanmıştır.
ama yok bizim insanımız hala, yok ardaydı, yok semihti... ne diyeyim ben size bilmiyorum ki...