ne dayak yemekten , ne de karşıda ki kavga edeceği tek bireyden korkan erkektir. korktuğu tek şey beladır. bela dediğimiz, tek dolaşırken, itlerini toplayıp gelecek olan birisinin olması hiçte az bir ihtimal değil, daha da belalı seviyesi olarak, sevdiklerine, sen onun yanında olmadığında, kahpece zarar verebilecek olan serseri itlerdir. alemin mert olduğunu bilen bir erkek kavga etmekten korkmaz. durduk yere de kavga çıkarmaz zaten. ama işin içinde kahpece, alçakça şeyler olunca , korkulur. bunun açıklaması budur bana göre.
ayrıca bir de şu tipler olur. ah ulan orada ben olacaktım, ağzını burnunu kırardım tipleri. orada olmadığı gibi, atıp tutmayı kolaydan atma olayı birazda.
Yediğim dayak ve attığım dayak neticelerinde,şunu açık yüreklilikle söylemeliyim ki(istatistik konuşuyor) kavga önce si diklenen %80 sopa yiyerek meydandan ayrılırken diklenmeyen %20 lik kesim den ağır dayak yeme ihtimaliniz yüksektir.korkmayın rakamlar ortada ben yine bi şansınızı deneyin derim.
bundan 3-4 yıl önceydi. lise sondayım o zaman. okula geliyorum servisle. ama bir gariplik var o gün. bakıyorum millet okula değil de ters yöne doğru ilerliyor. geldik okula. hiç olmadığı kadar sessiz, bir garip koca lise. hocalarda garip bakışlar, kıyıda köşede sessiz konuşuyorlar kendi aralarında.
hiç bir şey anlamadım inanın, sadece garipti okul o gün. sonra samimi olduğum bir hocama rastladım. hocam dedim, ne oluyor ? adam net konuştu, "ahmet'le cihan vurulmuş" dedi. anlamadım ki ben hiçbir şey. "birşey olmuş mu?" dedim mal gibi. adam yine net konuştu: "ölmüşler" dedi. "tamam" dedim sadece, sınıfın yolunu tuttum. derse girdim, oturdum arka sıradaki yerime.
bikaç kişi gariplik sezdi, ne oluyor ne bu hal diye sordular. konuşmadım. dank etti, arkadaşım lan bunlar benim. sonra durumdan haberi varmış gibi görünen bir arkadaşı gördüm. sınıftan çıkıp koşmaya başladık. inanmazsınız, okuldan hastaneye kadar ağlayarak, hiç konuşmadan koştuk iki tane lise çocuğu.
sonra hastaneye geldik, kalabalık çoktu bahçede. oturduk bi kenara, doktor gelecek falan dendi. ama herkes telaşlı.
sonra bir kadın geldi yanımıza, "cihan'ın halasıyım ben ne olmuş çocuklar?" dedi. onu da aramışlar demek ki. konuşamadık biz, tam o anda doktor geldi bahçeye. "yakınımısınız? başınız sağolsun" dedi doktor kardeşim ahmet'in halasına. öğrendik daha sonra, cihan da ölmüş.
zaman geçtikçe olayın neden olduğu konuşulmaya başlandı tabi ki. öğrendik.
bizimkilerle aynı yaşlarda orospu çocuğunun teki, burda açıklamama değmeyecek ucuzlukta bir mesele için eline silah alıp karşılarına çıkmış ahmet ve cihan'ın o gün okula giderken. cihan'ı ilgilendiren bir meseleymiş. ahmet'le cihan öyle samimi arkadaş falan değiller, okul yolunda karşılaşmış yürüyorlarmış sadece. neyse eli silahlı it dikilmiş karşılarına. ahmet'e "işim cihan'la, karışma yoksa seni de vururum" demiş. ahmet karışmış, yapma demiş. hangimiz demezdik ? 3 kurşun ahmet'e, 4 kurşun cihan'a. bir dolu da her aklıma geldiğinde bana sıkıyor o orospu çocuğu, ayrı.
ahmet o gün kavgadan korksaydı eğer, bugün yaşıyordu. 16 yaşındaydı ahmet, 17 cihan.
belkide korkan değil ancak çok zorda kalmadığı sürece mantıken seçmeyen, diğer seçenekleri kullanan erkektir. genelde yapacak hiçbir şeyi olmayan, kendisini kanıtlayabildiği tek şey kavga ve kaba kuvvet olan erkekler direktmen kavgayı seçerler.
Türkiye’de kavgadan korkmak gerkeli! Bazı alık kızlara kanıp ona buna sataşmamak lazım. Biri silahı çıkarıp sizi vurabilir ve hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam edebilir. Çünkü bir yerlerde dayısı vardır ya da çok parası vardır ve hiç ceza almadan normalce yaşayabilir, olan size olur. Kavgadan korkun, korkmayanları uyarın, onlar da korksun, bok yoluna ölmeyin.
korkan demeyelim de, ülkede insan hayatının çok ucuz olduğunu bilen ve akşam ailesine sağ salim ve yara almadan dönmeyi planlayan erkektir diyelim. türkiye'de trafikte kavgaya girip, aldığı yumruk darbesinin ardından hayatını kaybeden insanlar var. suç işlemek ve insanlara zarar vermek, peynir ekmek yemek kadar kolayken, kavga etmekten kaçınan adamlara korkak yaftasını yapıştırmayın. bir defasında bostancı sahilde kız arkadaşlarımızla beraber gezerken, motorlu iki dırzo, kız arkadaşlarımıza laf attı. "of yavrummmm bacaklara gelll." bunun üstüne "gel de orta bacağımı göstereyim." cevabını verdim ve motorlu dırzolar;"bekleyin ananızı ...meye geliyoruz" dedikten sonra devam ettiler. biraz yürüdükten sonra çimlere oturduk ve sohbet etmeye başlamışken önümüze iki tane renault kangoo dolusu ırzo ve motorda üç kişi ile önümüzde durdular. Hayvanlar motora üç kişi binmiş. Bizim kızlardan ikisi bayıldı, benim kız arkadaşım salya sümük ağlamaya başladı. kankalardan iki tanesi gözlerime bakıyor "b.kunu yiyelim bizi kurtar" dercesine. bu gibi kalabalık ortamlarda, kalabalığa hükmeden, sözü geçen bir abi mutlaka vardır. kalktım ve onların üstüne doğru yürümeye başladım ve o sözü geçen abiyi gördüm. geride kalan 13/14 kişiyi görmezden geldim ve onunla konuşmaya başladım:
"bak abi anlaşılan o ki sizden sağlam bir dayak yiyeceğiz, orası çok belli. ama dayak atmaya başlamadan önce olayın bir de bizim tarafımızdan nasıl gözüktüğünü söyleyeyim, ardından kararı siz verin burada. kız arkadaşlarımızla efendi efendi bir cumartesi akşamı çıkıp sahilde yürüyemeyecek miyiz? mutlaka yanınızda bulunanlar gibi birileri çıkıp huzurumuzu bozup, kız arkadaşlarımıza laf atmasına alkış mı tutalım? adam hem kız arkadaşlarımıza "offf yavrum bacaklara bak" şeklinde laf atacak, hem de aldığı cevabı beğenmeyerek bir de bunun üstüne dayak atmaya gelecek, iki manga kalabalığı adamla. bunun neresi erkeklikle, delikanlılıkla bağdaşıyor?”
bunu duyan sözü geçen abi, motorlu dırzoları öyle bir dövdü ki, adamlar laf attıklarına da, dövdürme amaçlı adam toplamalarına da pişman oldu ve üstüne benden ve diğer arkadaşlardan özür dileyip def olup gittiler. o kalabalığın arasından arkadaşların arasına gittiğimde ise bana kanka gözüyle değil, tanrı gözüyle bakıyorlardı. arkadaşlardan biri bana "kanka yanımızdan kalkıp, adamların üstüne gittin ya... ulan o ne heybetti, o ne ihtişamdı, o ne celaldi. konuşarak ikna edeceğini zaten biliyordum da, ben onların tamamını döveceğine de adım gibi emindim." tabi arkadaşım bu şekilde görmüş beni ama bense kendimi, bacakları titreyerek yürümeye çalışan yeni doğmuş bir ceylan gibi, tay gibi hissediyordum. demem o ki, kavgadan kaçınmakta, korkmakta ayıp değil. önemli olan bu gibi durumlardan sıyrılabilecek zekaya sahip olmak. bırakın korkak desinler ama akşam annenize, eşinize, çocuklarınıza ve ailenize sağ salim kavuşun.