zuhaha. evet linkler, ermeni isimleri, swf'ler tamam kaval dünyanın en güzel enstrümanı. oldu mu?
ya şu taşracılıktan, tezek hayranlığından kurtulun be. bu ne kendi halkını ne de kültürünü küçümsemektir. bu bir tespit. bir de cahil cühela diyenler var. ulan elinize düdük versem onu bile çalamazsınız.
konuşmaktan daha ziyade havlayan yaratıkların sözüdür. 1919 yılında da ingiliz lordları aynı şeyleri söylemişlerdi. kiminkini ağızlarınıza alıpta konuştuğunuzu bile bilmiyorsunuz yazık...
yanlış bir iddiadır. kime göre neye göre diye sorarlar adama!
bir şeyin aleladeliğin ölçüsü konçertosunun olup olmamasıyla ölçülmez. o dediğin zaten batı kültürüne ait bir olgu olduğundan kavalın konçertosu olmaz, dinletisi olur,zaten kendi kültürüne ait türküleri de dinlersen içinde bol miktarda kullanıldığını görürsün.
hep bu batı özentisi olmanın, ezik karakterler yetişmenin sonucu bunlar. kendinize güvenin, kendi kültürünüzle barışık olun.
saksafon da on numara enstruman değil ama adamların başkanları bile çalıyordu zamanında.
enstrumanlar toplumlar gibidir. her biri bir renk ve bir çeşitliliktir. kaval ne abi yaaaa ıyk demek ile kürt ne abi yaa ıykk demek aynı sıkıntılı kafanın aforizmalarıdır.
müzik, enstruman ve onun sınırları demek değil, duygu demektir. bir müzisyen olarak söylüyorum. ve serdar deli'yi falan en azından dinlemeyi tavsiye ediyorum kavala bok atmadan evvel.
dünyadan türlü türlü enstrüman var. kimi yaylı, kimi üflemeli, kimi vurmalı. hepsi kendine göre bir karaktere ve geçmişe sahipler. az çok bir tarz yaratmışlar. ne yazık ki bir istisnası var: kaval.
anadolu halkı -türk demiyorum.- müzikten nasipsiz bir toplum, bunu kabul etmeye mecburuz. kaval da bu beceriksiz ve müziksiz halkın eğlencesi olmuş. eğlencesi olmuş diyorum çünkü "enstrüman" ve "kaval" sözcüklerini tek cümlede kullanmaya dahi utanırım.
ne kadar basit ve alelade. bir ağaçtan koparılan sopaya açılan deliklerle üretilmiş, ne hesap var ne kitap; pespaye.
kavalın aleladeliği onun dinleyici kitlesinden anlaşılır. hiç kimse "haydi kaval konçertosu dinleyeyim." demez, "kaval konseri varmış, gidelim." cümlesini duyamazsınız. kaval sesini seven tek canlı, koyunlardır.
biz koyun değiliz, ilkel bir enstrüman olarak müzik tarihinde yerini almış olan kavala da artık muhtaç değiliz.
yapılması gereken ilkokullarda blokflüt eğitimine -ki blokflüt kavalın fabrikasyonudur.- son vermek ve öğrencilere klasik batı müziğini sevdirerek, kulak kirleten iptidai seslerden muhafaza etmektir.
bir düşünün. kaval müzikte yaya kalmamızın önemli bir sebebidir.