kav

entry42 galeri37
    42.
  1. Kibrit kutusu, yeni okumaya başlayan çocukların "anne, vasati ne demek?" Sorusuna kaynaktır. Zira bir çocuğun vasati sözcüğüyle başka bir yerde karşılaşması pek mümkün değildir.

    (bkz: vasati 40 çöp)
    2 ...
  2. 41.
  3. içinde sevdiğim dizeler olan Sezai Karakoç şiiri.

    --spoiler--
    sen tabiatın içinde tabiatla birlikte fakat tabiat üstüsün
    karla örtülü yüksek çamlar gibi ancak uçakla gözlenebilirsin
    sen leonardo da vinçi’nin ya van gogh’un kalemiyle çizilebilirsin
    aragon’un söylediği gözler senin gözlerindir
    sen her an bitmeyen bir pikniktesin
    bütün roma sütunları dikilmiştir senin için
    emperyal kahvesi akman yapıldı seni anmak için
    meydandaki anıt bile sen yanından geçtikçe alımlı albenili
    bir bakışta bulurum büyük halk tablosunda seni
    hıçkırıklarım çarpar her gün gök aynasına
    kendimi kaptırıyorum eski rüya oyunlarına
    insanlar parça parça geçiyorlar yollardan
    sarhoş katil namuslu adam
    ben bir köprü parmaklığına bağlı bekliyorum
    bir piknik dönüşü gelip bu köprüden geçersin diye bekliyorum

    --spoiler--

    Ayrıca (bkz: elsa nın gözleri)
    2 ...
  4. 40.
  5. ben kendimi bildim bileli, var olan bir kibrit markası.
    7 ...
  6. 39.
  7. Ateş yakmak için kullanılan, kurumuş otlardan oluşan bişey.
    1 ...
  8. 38.
  9. --spoiler--
    Kibritten evvel çubuk yakmak için kav kullanılırdı. Çakmak taşına çelik demirle vurularak çıkarılan şerare ile yakılırdı.
    --spoiler--
    1 ...
  10. 37.
  11. 36.
  12. 35.
  13. 34.
  14. 33.
  15. bir sezai karakoç şiiri.

    KAV
    Otomobil birden çıkıyor yoldan
    Bir deniz kıyısında duruyor
    Büyü bıçağı koparıyor onu gri harmanili kayalardan
    Yalnız sırtlarından sezilen haçlı erleri kayalardan
    Kayalar kapatıyor onun arkasını som
    Düşünceyle şekerlendirilmeden
    Günse eriyor yön yön Van Gogh'su bir kırmızılık
    Kirazların ve güllerin tifoya kardeş çıkan rengi
    Kokuları bile kıpkırmızı olan güllerin
    Ve otomobilden inen sensin iki avcunda deniz
    Çevrene üşüşen zeytin ağaçları
    Arkandan inenler o kimlerdir ki avuçlarına gülüyor
    Oluşa gülüyorlar kuşlara çocuklara
    Ki senin ellerini görmek bir kurtuluştur çocuklara
    Sen yüzünde Akdeniz memnunluğu sen Truvalı Helen
    Sana gelmiş bütün yunanlılar atlı arabalarla
    Atlarla otomobillerle uçaklarla
    Bütün kiraz yangını çocukları andıktan sonra
    Evrenin akşamından döndünüz evlerin parmaklarına

    Almışsın üstüne örtücülüğünü siyah kahverenginin
    Ağaç gövdelerinin kavların rengini
    Tabiat seninle canlı ve yeni
    Tabiatı duruşun ve bakışınla verimlendirmişsin
    Ey geçmez gençliğin telâşsız sesi
    Sesinle ölümü ürkütmüş terletmişsin
    Bir piknik yer altı gençliğine gözlerin
    Saçların bir başlangıç eski zaman leylâklarına
    Bir vakit gelse ki kapansam ayaklarına
    Geçen zamanı yanlış bir rüya gibi yorumlasam
    Resmini yunanlılardan kalma kayalara oysam
    Gitsem Bergama Tiyatrosunda seslensem ismini
    Benimle birlikte tabiat çağırsa seni
    Eski çağ çağırsa seni
    Yeni çağ çağırsa seni
    Her piknik gezintisinde yaptıkları gibi
    Çiçek kuş arı ve mavi gökte güneş
    Seninle donanırlar çocuk oyunlarında dağ düğünlerinde
    Ve kayalar ilk olarak atalardan arınmış
    Büyümüş denizden gelen sabırsız seslerle
    Sonbahar papirüslerini birer birer atmış
    Kentse yüzyıllarca ilerde ve ötede
    Sen halk ve çocuklar ve bir portatif çadır
    Ve kalakalmış bir oto uçurum kenarında
    Hafta içi gel gitleri denizde kanayıp ıslanış
    Güneş sevinçli yaşlarla kararmış
    Tabiatla konuşmaya başlarsın bardakların derinliğinde

    Çin çay bardaklarının
    Birbirinizi yitirirsiniz tabiatın sisinde
    Biriniz Kafdağında biriniz Çinseddinde
    Deniz yüreğinizin telâşsızlığından aydınlığını emer de
    Akşamın üstüne boşanır yanar beyaz gecelerde
    iyot kokulu yalnızlık panayırlarında
    Ben bir peri masalı gibi anılırım o anda
    Gelip geçen bir nöbet gibi o anda orada
    Saçılan eşya toplanır otomobil çalıştırılır dönüş başlar
    Tabiatla son alışverişi yapar çocuklar
    Deniz yavaş yavaş siyah bir kabuk bağlar
    Çayırlar üzerinde soğan yumurta kabukları büzülmüş kâğıtlar
    Sende kadınlığın o sonsuz gülümsemesi ve toparlanışı var
    Gözler hep arkadadır acaba unutulan bir şey mi var
    Mutlaka unutulan bir şey var
    Gün bir bomba gibi düşer ve batar
    Arkaya son bir göz atılır otomobile doluşulur
    Şimdi sizi tabiattan koparan geri alan bir asfalt
    Şehrin düşüncelerini yayınlayan kalorifer bacaları
    Oraya buraya koşuşan insanlar
    Ve bütün ışıklar yanar

    Sezai KARAKOÇ
    1 ...
  16. 32.
  17. Ne güzel günlerdi be. Sarı lacivert bir kutusu vardı. Hala var mı bilemiyorum.
    2 ...
  18. 31.
  19. bir sezai karakoç şiiri:

    "Otomobil birden çıkıyor yoldan
    Bir deniz kıyısında duruyor
    Büyü bıçağı koparıyor onu gri harmanili kayalardan
    Yalnız sırtlarından sezilen haçlı erleri kayalardan
    Kayalar kapatıyor onun arkasını som
    Düşünceyle şekerlendirilmeden
    Günse eriyor yön yön Van Gogh'su bir kırmızılık
    Kirazların ve güllerin tifoya kardeş çıkan rengi
    Kokuları bile kıpkırmızı olan güllerin
    Ve otomobilden inen sensin iki avcunda deniz
    Çevrene üşüşen zeytin ağaçları
    Arkandan inenler o kimlerdir ki avuçlarına gülüyor
    Oluşa gülüyorlar kuşlara çocuklara
    Ki senin ellerini görmek bir kurtuluştur çocuklara
    Sen yüzünde Akdeniz memnunluğu sen Truvalı Helen
    Sana gelmiş bütün yunanlılar atlı arabalarla
    Atlarla otomobillerle uçaklarla
    Bütün kiraz yangını çocukları andıktan sonra
    Evrenin akşamından döndünüz evlerin parmaklarına

    Almışsın üstüne örtücülüğünü siyah kahverenginin
    Ağaç gövdelerinin kavların rengini
    Tabiat seninle canlı ve yeni
    Tabiatı duruşun ve bakışınla verimlendirmişsin
    Ey geçmez gençliğin telaşsız sesi
    Sesinle ölümü ürkütmüş terletmişsin
    Bir piknik yer altı gençliğine gözlerin
    Saçların bir başlangıç eski zaman leylaklarına
    Bir vakit gelse ki kapansam ayaklarına
    Geçen zamanı yanlış bir rüya gibi yorumlasam
    Resmini yunanlılardan kalma kayalara oysam
    Gitsem Bergama Tiyatrosunda seslensem ismini
    Benimle birlikte tabiat çağırsa seni
    Eski çağ çağırsa seni
    Yeni çağ çağırsa seni
    Her piknik gezintisinde yaptıkları gibi
    Çiçek kuş arı ve mavi gökte güneş
    Seninle donanırlar çocuk oyunlarında dağ düğünlerinde
    Ve kayalar ilk olarak atalardan arınmış
    Büyümüş denizden gelen sabırsız seslerle
    Sonbahar papirüslerini birer birer atmış
    Kentse yüzyıllarca ilerde ve ötede
    Sen halk ve çocuklar ve bir portatif çadır
    Ve kalakalmış bir oto uçurum kenarında
    Hafta içi gel gitleri denizde kanayıp ıslanış
    Güneş sevinçli yaşlarla kararmış
    Tabiatla konuşmaya başlarsın bardakların derinliğinde

    Çin çay bardaklarının
    Birbirinizi yitirirsiniz tabiatın sisinde
    Biriniz Kafdağında biriniz Çinseddinde
    Deniz yüreğinizin telaşsızlığından aydınlığını emer de
    Akşamın üstüne boşanır yanar beyaz"
    0 ...
  20. 30.
  21. çocukken kibritli oyunlarda tercih ettiğimiz marka.ucundaki yanan yer daha kalitelidir diğer markalara göre.
    0 ...
  22. 29.
  23. içinde ortalama 40 çöp vardır. fakat bu sayı ortalamadır yani 40 çöp yoktur. her alındığında sayılmalıdır.
    0 ...
  24. 28.
  25. Ko'vi,Kavi,Kav,(Kayı) Asireti: KAVi Aşiretinden olduklarını söyleyenler, kelimenin telaffuz farklılığından dolayı Oğuz Boyu olduklarını bilememektedirler. KAVI kelimesinin aslının KAYI olduğunu, KAYI Boyu'nun da Oğuzlar'ın 24 boyundan biri olduğunu, asıl Osmanlı imparatorluğunun kurucularının kendileri olduklarını Kav,KOVi-KAVi ile KAYI'nın aynı boy olduğunu geçen yüzyıllar boyunca unuttuklarından bu konuda aşiret mensupları fikir yürütemiyorlar. Osmanlı imparatorluğunun kurucuları oldukları yapılan araştırmalarla kesin olarak tespit edilmiş osmanlı arşivlerindede bu konuyla alakalı pek çok bilgiye ulaşılmıştır.. Bizim görüşümüze göre KÜRTÇE konuşan Oğuz Kürt Boyları sonradan KÜRTÇE;Yi öğrenmiş değillerdir. Mesele Sadece Orta asya'da bir zamanlar konuşulan(Eski dil Türkçe) Eski Oğuz-Uygur-Özbek Dilinin BiR TÜR LEHÇESi;Ni halen muhafaza etmiş olmalarından ibarettir. DiL Bölümünde yayınlayacağımız Orijinal KÜRTÇE Kelimelerin kökenine indikçe, bunların ÖZ BE ÖZ TÜRKÇE olduklarını görmüş olacağız. Kısacası KÜRTÇE zannedilen GURANiCE-GURMANÇCA Lehçenin Eski TÜRKÇE olduğunu göreceğiz. Yabancı kelimelerin dışında, net kalan KÜRTÇE kelimelerin Anadolu TÜRKLERiNCE unutulan Orijinal ESKi ANA DiL TÜRKÇE olduğunu anlamış olacağız. Kürtçe konuşan Siverek Karakeçilileri, Söğüt;teki KAYI BOYU;NA bağlı bir aşiret koludur. KARAKEÇiLi'ler 'Osmanlı Devletinin Kuruluş Şenliklerine' her yıl katılırlar.Aynı şekilde aşiretin asıl büyük kolları (kav, kavi,ko vi, gibi aşiret isimleri altında)adıyaman, malatya,urfa,azerbeycan,ırak,iran,suriyede çok büyük guruplar olarak yaşarken iç anadoluda bazı illerde de daha küçük guruplar olduğu,da tespit edilmiştir. Cumhuriyet ilkelerine sıkı sıkıya bağlı bir aşirettir.( Kavimler ve Aşiretler;kitabından alınmıştır)
    0 ...
  26. 27.
  27. Kayilarin 9. asirdan itibaren Selçukilerle beraber Ceyhun nehrini geçerek Iran’a geldikleri konusunda bilginler hemfikirdir.
    Bir rivayete göre Ceyhun’u geçen kayilar Horasan’da Merv ve Mahan taraflarina yerlesmisler sonra Mogol baskilari üzerine yerlerini birakarak Azerbaycan’a ve dogu Anadolu’da Ahlat tarafina gelmislerdir. Bu kayitlara göre kayi boyu Selçukilerle beraber Horasan’a ve Mogollarin baskilari üzerine Celalüddin Harzemsah ile Azerbaycan’a ve dogu Anadolu’ya hicret eylemis oluyorlar. Muhtelif rivayetlerin tetkikine bakilarak Kayilarin Harzemşah kuvvetleri arasinda dogu Anadolu’ya geldikleri zanni kuvvetli olup meshur ananeye de uymaktadir.Bugün Adıyaman Şanlıurfa / Halfeti,Çorum,Sivas,Malatya, Suriye ,Irak ve iranda tahmini 100 den fazla köy ve kasabada kayı, aşireti mensupları),( kavi ,kav aşireti,) yoğun olarak yaşamaktadır. Türkiyede,ki en büyük aşiretlerden biridir,bu aşirette kılasik ağa mantığıyla hareket edilmez aşiretin geneli okumuş ve bilinçli insanlardan oluşmaktadır.Bu aşiret kurtuluş savaşında,da milli mücadeleye büyük katkısı olmuş olan bir aşirettir, aşiret halen güneydoğuda korucu olarak terörüstlerle çatışmaktadır.
    1 ...
  28. 26.
  29. 7 den 70 e herkesin çocukluğunun kibrit markasıdır...
    0 ...
  30. 25.
  31. kibrit markası olup , yıllarca yakıp yakıp ağzından duman çıkarmaya çalışan çocukların mağduru olmuştur.
    0 ...
  32. 24.
  33. ismini kav mantarından alması muhtemel kibrit. çünkü yıllardır kav mantarının iç kısmı ateş yakmak için kullanılmıştır.

    ps: yeterli bir bilgi olmasa da yol gösterici olarak wikipedia'ya bakabiliriz.
    0 ...
  34. 23.
  35. doluca nın özel kırmızı şarabının adı. 12 ay meşe fıçılarında bekletilmiş, aroması oldukça güzel bir şaraptır.
    1 ...
  36. 22.
  37. 21.
  38. 20.
  39. fiyatı yıllardır elli ile yüzbin lira (0,05-0,10ykr) olan üçyıldızlı kibrit markası.
    2 ...
  40. 19.
  41. en büyük rakipleri ucuz çalışmayan çin malı çakmaklardır.
    1 ...
  42. 18.
  43. Bir kibrit markasıdır. Kibritin arkasında e-mail adresi yazıyor. info@swedishmatch.com.tr
    Hangi ülkenin malı olduğu da belli oluyor galiba.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük