olaylar lale devrinde geçer, patrona halil isyanını bir tarihçiden ziyade etraftan birinin bakışıyla anlatır. o günün şartlarını ve yaşam biçimini oldukça güzel betimler. sonu pek de önceden tahmin edilesi değildir. ara ara ağdalı dil sebebiyle konudan kopuşlar yaşansa da genel olarak sürükleyicidir.
güzel bir kitaptır.ama öylesi bir aşk tamamen kurgusaldır.gerçekte olmaz böyle bir şey.katre-i matem bir çeşit laledir.ve lale tohumundan üç tane vardır.bir tanesi hariç hepsi çalınıp hollandaya götürülmüştür.rengi koyu lacivert veya gece rengi olarak betimlenebilir.
akıcılığıyla dikkat çeken roman. okurken hem istanbul' un profilini tasvirleyebiliyor hem de olaylardan kopmamış oluyorsunuz. olayların soru cümleleriyle başlaması işe daha çok merak katmakta. okunası, ilgilenilesi kitap.
" Lahyarın çocukları!.. Burası baba yurdudur. burada senin benim yoktur. hepiniz kardeşsiniz bir anadan bir babadan olanlar birbirlerini boğazlarlar, oysa analarını babalarını bilmeyen lahyar'ın çocukları birbirini tek vücut bilirler. kardeşine iğne batırıldığında acısını kendi vücudunda duyacaksın. bu kefene sağlığında girenler ölünceye dek birbirini ayrı görmezler. bu ikilikte birliktir.Bu senin sağ elindir sende bunun sol elisin. biriniz sağınızı, diğeriniz solunuzu görürsünüz. vücudunuz bir, başlarınız ikidir. ömrünüzün sonuna kadar birbirinizi görür gözetirsiniz.burada bu senindir, bu benimdir yoktur. az, çoğu arttırır çok hepinizi besler. kazan birdir. hepinizi doyurur ..el-fatiha"..diye başlar katre-i matem..
kitapta "derkenar" olarak anlatılan hikayeler iskender pala'nın babil'de ölüm istanbul'da aşk kitabında da anlatılmış kısa hikayeler olduğundan dolayı; katre-i matem'i okurken "ben bu hikayeleri nereden biliyorum?" sorusu akla gelir. alışılmış bir iskender pala anlatımı ile akıcı bir kitap. kalın olmasına aldırmamak gerek bir yudumluk su.