ülkemiz insanının genlerine işlemiş olumsuz bir olgunun nedenleriyle haşır neşir olup onu tenkit etmek yerine katliamları alıp eğip büküp sınıflara kollara ayırma işlemi. tam bir aymazlık örneği...
adama madımak diyorsun o da katliam mı diyor? örnek olarak başbağları veriyor. böylece ışın hızıyla hümanizma yerine yeller esiyor etrafta. bir nevi katliamsal sidik yarışına giriyoruz. berkin diyorsun ölen başka bir gençle durumu eşitlemeye çalışıyor.üzüntü duyacağı yer de samimiyetle bu ölümlerin olmaması dileneceği yer de işi gücü bırakıp ölüleri ayrıştırıyoruz.
siyasi görüşüme hayli ters olsa da muhsin yazıcıoğlu ölümünü hazmedemeyenlerdenim. ya da kulağımızı tersten şöyle tutalım. yazıcıoğlu yerine rte düşseydi o helikopterden. bu denli ihmal edilir miydi durum? o dağlar taşlar karlar yollar jet hızıyla açılmaz mıydı? yani durum şu: kimsenin, dikta etmeyi alışkanlık haline getirmiş bünyeler de dahil ölümünü istemeyen bir zat olarak güçlülüğü, devletin imkanlarının sadece bazı insanlar için var olduğu sistemi sorgulamamız gerektiğini düşünüyorum.
bunun için de olumsuz vakaları yarıştırmak yerine nedenlerini tarafsızca irdeleyip işin biraz hümanizma ve adalet tarafına girip çıkmalıyız.