pinokyo ve balkan gibi atası olan, gelişen teknoloji yardımıyla 16-20 inç tekerlerle 105 kg birisini bile taşıyabilecek, katlandığında toplu taşıma araçlarına sokabileceğiniz, araba veya evde yer kaplamayan bisiklet türüdür. en kaliteli markası dahondur.
(bkz: dahon)
Öncelikle arabanın mini cooperı diyebiliriz. Dahon ülkemizde ve dünyada aşırı popüler bir marka olmakla birlikte en ucuz bisikleti 1100 tldir. Benim kafamda 16 inc jant olan salcano folda almak var çünkü 20lik janta göre çok daha az yer kaplıyor. Metro, otobüs, tramvay, vapur vb ulaşımda emrimize amadedir. istanbul için isviçre çakısı da denebilir.
Yakında almayı planladığım bisiklet.
Fakat iki sorum var.
ilk başta türkiyede bir tek alüminyum kadrolularımı bulunuyor?
ikincisi biraz kalıplı birisi için en uygun marka hangisidir?(1.87-95)
Anafikir : En iyi bisiklet her zaman yanında olandır.
Yavaş gibi gözüküyor ama değildir, aynakola (yani pedal dişlisine) iyi bakarsanız normalden büyük, yaklaşık 52-48 diş olduğunu görürsünüz, normal boy bisikletlerde bu rakam çoğunlukla 44-42 falandır, yani küçük tekerin hız dezavantajı bununla bir nebze giderilmiştir. Hız ile ilgili kısıtlaması mekanik değil güvenlik, denge ve rüzgar direnciyle ilgilidir : lastikler küçük olduğu için bütün çukur ve tümseklere daha dik açıyla girer ve sarsılır, gidon küçük olduğu için kontrolü zordur ( zamanla alışılıyor ), daha dik oturulduğu için rüzgar direnci fazladır.
Bu teknik detayları bır yana atarsak, kendi tecrübemi paylaşayım : Hergün yaklaşık 45-50km yolu kendimi kasmadan 2 saatte alabiliyorum, kısacası 24-25 km/s gibi ortalama hızı kolayca tutturabiliyorum, Bu çok kişi için yeterin çok üzerinde bir rakamdır, sonuçta ekstreme (40+ km/s) çıkmadığınız sürece hızı belirleyen esas faktör bisiklet değil bizzat bacaklarınızın beygirgücü ve nefesinizdir.
Olmadık biryerde lastiğiniz patlarsa veya bir sebeple yolda kalırsanız veya sadece nefesiniz kesilirse, bütün taksiler sorun çıkarmadan bisikletinizi kabul edecektir. Yanınızda battal boy çöp poşeti olması koşuluyla otobüs metro vapur da emrinize amade, tenha saatlerde çöp poşetini de boşverebilirsiniz.
Diğer bisikletler gibi bunu da park edip kilitleyebileceğiniz gibi ortamın müsait olmadığı (kim kime dumduma semtler gibi ) yerlerde hiçbir lokanta, dükkan vs. bisikleti kabul etmezlik yapmadı. (bilakis çoğu işyeri sahibinin hoşuna gidiyor, merak uyandırıyor). Akşamları, aracınız varsa bagaj, yoksa asansör çok faydalı icatlar haline dönüşüyor. Seyehatte orta sınıf sedan bagajına 2 tane sığdırabildim, uğraşsam 3.sü de sığar gibi gözüküyordu.
Aynen diğer bisikletler gibi yokuş çıkıyor sonuçta bacaklarınızda ne kadar tork o kadar köfte. Yokuş çok dikse veya yokuşta ayağa kalkma ihtiyacınız olacaksa, gidon borusu öne eğimli modelleri tercih edin. ( aksi takdirde şaha kalkabilir )
Adam gibi katlanmayan model seçmeyin. Bısıklet katlandığında sele borusu yere değene kadar aşağı itilebilmeli, aksi takdirde hem sele dışarıda kalıyor hem de bisiklet katlı halde ayakta duramıyor. Unutmayın, kadro ve menteşeler (kat yerleri) dışında bütün parçalar standarttır (yani Shımano * ) ve sonradan değiştirebilrsiniz, alırken kadro ve menteşelerin sağlamalılığından emin olun.
* işbu muhabbetlerin hepsi 20 inçlik bisiklet üzerinedir.
şu aralar kafayı fena halde taktığım ama fiyatı çok pahalı olduğu için biraz çekimser kalmak zorunda olduğum harika düşünülmüş ergonomik ve taşınabilir hafif bir bisiklet. sürüşünün oldukça rahat olduğunu düşünüyorum. kullanan bilen varsa yeşillendirebilir.
Küçükken babam fatih alt geçitteki bisikletçiler çarşısından bir Pinokyo almıştı bana. Mutluluktan ölmüştüm. Hala 10 yaşımdaki mavi Pinokyo'mu düşününce içimi bir sıcaklık kaplar. Çocukluk dediğin hatırlanan güzel ve kötü anların toplamı sanırım. Gri kısımlar hiç yok hafızamda.
Neyse Pinokyo'mun üzerinden 25 sene geçti, kendime katlanır bisiklet aldım. iki gündür Pinokyo'ya bindiğim heyecanla biniyorum. Memnunum hem geçmişi hatırlatmasımdan, hem de yeniden anımsattığı özgürlük duygusundan.
Katlanınca bile bizim kutu kadar balkonda çok yer kaplayacağı için bir türlü almaya cesaret edemediğim bisiklet. Tabi trafikte bir densizin beni ezmesinden de korkmuyor değilim.
Çok Kolay çaldırılacak türden bir zımbırtı... namussuz Bir de pahalı ki, sormayın gitsin... resmen; Al götür beni buradan diye göz kırpıyor herkese amk..
toplu taşıma kullanacak ya da büyük bisikletini koyacak çok yeri olmayan bisiklet severler için en uygun bisiklet türüdür.
uzun yol yapayım, dere tepe dolaşayım diyenler için çok mantıklı değildir. özellikle çok dik yokuşların olduğu yerde kullanmayı düşünüyorsanız muhtemelen bisikleti ittirmek zorunda kalacaksınız.
eğer sahilde ya da düzlük şehir içinde binecekseniz, arabanın bagajına atıp çıktığınız tatillerde kullanacaksanız, toplu taşımaya yakın yerlere gidip gelecekseniz katlanır bisiklet gerçekten sizi memnun edebilir. keyfi çok başkadır, çok hızlı gitmez sağa sola bakarak sürersiniz. neredeyse dik pozisyonda sürdüğünüz için ağrınız sızınız da olmayacaktır.
ilk defa katlanır bisiklet alacak arkadaşlar için bazı tüyolarım olacak:
*ilk bisikletinizi ikinci el tercih edebilirsiniz.
*toplu taşıma çok kullanırım diyorsanız tern, dahon gibi hafif ve katlanınca gidonu içeride duran bisikletleri tavsiye ederim.
*yokuş var ama kondisyonum iyi derseniz carraro flexi 121 gibi vites sayısı fazla olan bir şey alabilirsiniz. yokuş yoksa önermem, katlanınca diğerlerine göre daha çok yer kaplıyor.
* yokuş olmasa bile vitessiz katlanır önermem.
* ilk katlanır bisikletim decathlon'daki btwin tilt 120 modeliydi ve sıfırı 600 liraydı. o da fazla gelmişti, gidip ikinci elini 400 liraya almıştım. genel olarak beğendiğim, sağlam bisiklet olsa da şu an ki fiyatı (2000 lira civarı) hak ediyor mu bilemiyorum. yine de ikinci el satmaya kalkarsanız btwin en bilindik markalardan biri.
* corelli, peugeot, kron, mosso gibi markaları kullanan çok fazla insan görmedim.
* bir ara çok fazla ümit marka katlanır alan olmuştu ama o da şu an fiyatı bayağı bir abartmış.
* şimdi bir bisiklet alacak olsam tern ya da dahon o da olmadı btwin markalarının ikinci elini düşürmeye çalışırım.
