katia ve maurice krafft

entry1 galeri0
    1.
  1. Volkan Adam lakaplı Maurice Krafft Ve karısı Katia bir bilim efsanesiydiler. Volkanların tanıtılmasında, son 20 yıl içinde volkan biliminin gelişmesinde, başrolde oynayan süper kişilerdi. Nerede bir yanardağ patlaması, Maurice ve Katia oradalar. Yanmaz elbiseleriyle, fotoğraf makineleriyle, kameralarıyla. Volkanolojinin savaş muhabirleriydiler. Çocukların volkan masalcıları. Bir darbeyle hayatın o anda, orada, hemen sona ereceğini bilerek, dopdolu yaşanan bir 20 yıl...

    Dünyanın en tanınmış, en popüler volkancısıydı karı koca Fransızlar Bugüne kadar 150 volkanı incelemişler, gezmişler, ateşin içine girmişler, lavların altında yürümüşler, filmler, fotoğraflar çekmişlerdi. Yüzbinlerce volkan fotoğrafı, binlerce volkan taşı toplamışlardı Evherinin altındaki kütüphanede, dünyada volkanlar üzerine yazılmış herşeyi bulmak mümkündü. Bir oda, dergi yığınlarıyla doluydu. Bir odada dia ve film ruloları vardı. Garajlarında yüzlerce, çeşit çeşit volkan taşları, naylonlara sarılmış, üzerlerinde kaynakları yazılmış Azor adaları, Madagaskar, Antarktis, Yedi tepeler.. duruyordu.

    Bir başka odada Maurice 18. kitabını hazırlıyordu gözlemleri, araştırmaları bilim dünyasına ışık tutardı Volkan biliminin gelişmesi, son 20 yılda onlara çok şey borçluydu. Çektikleri filmleri göstermek, konferanslar vermek için yılın iki ayını Fransa ve dünyanın diğer bölgelerini gezmekle geçirirlerdi. Film gösterisinden sonra, Maurice sahneye çıkar ve volkanları yorumlardı. Volkanlardan resimler gösterir, antik çağlardan beri volkanlar hakkında efsaneleri anlatırdı. Artık kükremesin diye bakire kız kurban edilen veya çiçek atılan volkanların fotoğraflarını gösterir, Orta Çağ'da din adamlarının yanardağların cehennem olduğuna dair kanıt olarak göstermelerinin öyküsünü anlatırdı. ''Avrupanın en tanınmış volkanoloğu geldi'' haberi küçük kentlerde dolaşır, öğleden sonra ve akşamları sinema, en yeni volkan filmini görmek için dolardı. Bir filmde karı koca, sözgelimi Endonezya'da Bromo volkanının yamacında dururken görülürdü. Kamera asit dolu volkan gölünü gösterirdi. volkandan yağan taşların altında yürürken perdeyi doldururlardı. Filmlerin arasında kitaplarını imzalayarak satarlar ve sorulan yanıtlarlardı:

    -Korkmuyor musunuz?
    -Hayır..
    -Peki tehlikeli değil mi?
    -Yatakta olmak daha tehlikeli, insanların yüzde 9O'ı yatakta ölüyor..
    -Sevdiğiniz renk?
    -Kırmızı!
    -Bundan sonra ne yapacaksınız?
    -Sıcağa dayanıklı bir kano yapacak ve akan lavların üzerinde dolaşacağım!

    Maurice arabasında çalan telefonu açtı. Ses "Selamat Pagi" diyordu. Endonezya Java'daki volkancı arkadaşıydı arayan. Krakatau yanardağı hakkında bilgi veriyordu; Krakatau şu sıralarda yeniden sessizliğe gömülmüş, uykuya dalmıştı. Gelmesine gerek yoktu. Ne zaman faaliyete geçeceği de şu sırada bilinmiyordu.

    "Volkan Adam" Maurice Conrad Krafft ve karısı Katia Krafft'ın hayatını aslında bu mesajlar yönlendiriyordu Dünyanın bütün aktif volkanlarından hergün haber alıyorlardı Gece evlerindeki faks tıkırdıyor, Katia kalkıyor ve sözgelimi Islanda'dan gelen mesajı okuyordu. Eğer evlerindeyseler, bir saat içinde yola çıkacak, dünyanın öbür ucundaki yanardağın patlamasını izlemek üzere havalanacak şekilde hazırdılar her zaman. Bu yılın Mayıs ayında volkan uzmanlarının mekkesi olarak bilinen Havaii adalarındaki volkanları ziyaret etmeyi planlamışlardı. Her haziranda oraya rutin ziyaretlerini yaparlardı. Kilauea volkanı o sıralarda çok aktifti ve patlamalarıyla gökyüzüne fışkırttığı lav ve ateşleri kıyaslamak iyi olacaktı. 1912 yılında kurulan Yanardağ Gözlemevi bütün dünyadan volkanologların buluşma yeri gibiydi ve yeni volkancılar ilk ateşi genellikle orada görürlerdi. Ancak haziran ayında Pasifik Okyanusundan yeni haberler gelmeye başlamıştı 200 yıldır faaliyette olan Japon Unzen yanardağı tilki uykusundan uyanıyordu. Bir önceki kasım ayında ilk duman bulutlarını dışarıya kusmuştu. Japon köylülerinin bildirdiklerine göre Mayıs ayında da yanardağın çevresindeki akvaryumlarda balıklar delice davranıyorlardı .

    Yeniden uyanan dev, onları ölüme çağırıyordu. 29 Mayıs'ta Krafft'lar her şeyi bıraktılar, Havai gezisini ertelediler ve Unzen'e koştular. Boşaltılan Shimabara bolgesıne geldiler. ilk büyük patlamayı iki saat gecikme ile kaçırmışlardı ve çok kızmışlardı. Sonrakı gunler de kotu geçtı Yağmur ve alışılmamış duman yoğunluğu dağ uzerınde çalışmalarını engellıyordu Unzen gri volkanların tıpık bır örneğiydi. Patlamaları bınlerce metre yukseğe çıkan tehlıkeli volkanlardandı. Maurice, bır Japon meslektaşına şoyle diyordu: ''Unzen blr katildir"

    Krafft'lar Siste el yordamıyla yollarını bularak 3 Hazıran'da bu vahşı hayvanın boynuna doğru tırmanmaya başladılar. Saat 16 00'da 17 dakıka suren şıddetlı bır patlama oldu. Unzen'den 50 km uzaklıktakı Nagazaki kentınde oturan yaşlı Japonlar, bu patlamayı seyredıyor ve atom bombasının patlamasıyla kıyaslıyorlardı. Ertesi gün, gazetelerde yayımlanan haberde, satır aralarında 18 kışının kayıp olduğu bildiriliyordu. 5 Hazıran'da ıse kayıp 31 kışı arasında Krafft'ların da ismi okunuyordu. Bir şok haberdi; bu Onları tanıyanlar habere inanamıyorlardı. Onlar bugüne kadar yuzlercesınden olduğu gibi, yine baca temızleyıcilerine dönmuş yüzleri ve elbiseleriyle, belki bu defa daha fazla hırpalanmış, birkaç yanık ve sıyrıkla dumanların, ateşın, sisin arasından çıkageleceklerdi. Her zamankı gibi Bır patlamayı daha atlatacaklar, çektıklerı dehşet fotoğraflarıyla olumun oyle kolay olmadığını kanıtlayacaklardı. 6 Hazıran'da beklenen olmadı. Yine kayıplar lıstesındeydıler Helıkopter onları arıyor, ancak duman ve ateş yuzunden yere konamıyordu. 7 Hazıran da gazetelerde korkulan haber okunuyordu. Maurice ve katia Krafft ölmuşlerdi. önce eşyaları, malzemelerı, sonra da kendılerı bulunmuştu.

    Dünyanın bu yaman insanları Unzen'ın 1972 yılında puskurttuğu lavların altında yaşamlarını yitiren kurbanlara adanan Shimabara'dakı ''Anyojl Tapınağı''na gömüldüler.

    3 hazıran günkü Krafft'ların acı ölümlerinden sonra, Dostları Fransa'daki evlerinin kapısına bir teşekkür afişi astılar. Yazı şöyleydi: '' Yeryüzü, hava, su ve ateş, bunlar hayatın 4 temel elementidir. Katia ve Maurice, siz, en hesap edılemez, en dizginlenemez elementi, ateşi ıncelediniz, araştırdınız. Yaşamınız, ınsanlığın hizmetine adanmıştı. Teşekkürler.''

    Maurice, volkanologlar ıçın ''onlar epiküristtir'' dıyordu. Yani yaşam o anda işte orada goruşuyle yaşarlar. Bır darbeyle hayatın o anda, orada sona erebıleceğinı bilirler.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük